Formula 1, benzin sarfiyatının yüksek olduğu, finansal olarak takımların kasasını hortumlayan bir spor imajından kurtulmak için kolları sıvadı. Motorsporlarının zirvesinde olan F1'i önümüzdeki yıllarda çevre dostu, daha yeşil teknolojilerle göreceğiz. F1'in önde gelen isimleri de geçen ay Almanya'da bir araya gelerek bu yöndeki en önemli adımı atmış oldu.
Hem Uluslararası Otomobil Federasyonu (FIA) hem de önemli otomobil üreticileri, F1'deki kalıplaşmış şablonların bırakılarak, çok daha çevreci geleceği kucaklayan yeni teknolojilere geçme zamanının geldiğini yineledi.
FIA Başkanı Max Mosley ve BMW Yönetim Kurulu üyesi Burkhard Goeschel, Münih'te düzenlenen basın toplantısında, tarafların Formula 1'in yönetim ve finans haklarıyla ilgili bazı kritik konularında mutabakata vardığını açıklamıştı.
Mosley ve Goeschel'in F1'in gelecekteki yol haritası üzerinde anlaşmaları, uzun süredir beklenen siyasi istikrarın yanı sıra başka önemli kazanımları da beraberinde getirecek.
Bunlardan bir tanesi de önümüzdeki yıllarda 20. yüzyıl teknolojisinden 21. yüzyıl teknolojisine geçiş yapılmasının planlanması. Buna göre, artık Formula 1 çevreye daha fazla önem verecek ve yakıt, para, enerji ve diğer kaynakların tasarrufu öncelikli maddeler arasında yer alacak.
FIA'nın açıklamasına göre, otomobil üreticileri, ısı kaybından dolayı büyük miktarda enerji israfı yapan yüksek devirli motorlar için yılda 1 milyar dolardan fazla para harcıyor.
Mosley geçtiğimiz haftalarda yapılan basın toplantısında, dünya kamuoyunun küresel ısınma ve çevresel meselelere hassasiyetinin arttığını belirterek, "Kamuoyunda bu yönde belirgin bir hareket mevcut. Yapmakta olduğumuz değişikliklerle, kamuoyunun bu hassasiyetine hitap ediyoruz" demişti.
Bu değişikliklerin yapılmaması halinde bu trendin dışında kalacaklarını ifade eden Mosley, "Bunu yapmamış olsaydık, F1 geride kalmış olacaktı. Gittikçe kamuoyunun gündemine daha yabancı hale gelecek ve sonunda da ölecekti. Ancak yeni teknolojilere kucak açarak ve üreticilerle sözkonusu değişiklikleri yaparak gündemi yakalayabilir ve bununla devam edebiliriz diye düşünüyorum" ifadelerini kullanmıştı.
Bununla birlikte bu sorun sadece Formula 1 araçlarını ilgilendirmiyor. Bilindiği gibi karbon dioksit (C02) emisyonu, otomobil endüstrisinin hava kirliliğinin önüne geçilmesi konusunda karşı karşıya olduğu en büyük problem. Otomobil firmaları bu yönde çalışmalarını sürdürürken, Formula 1 takımları da genel itibarıyla daha çevreci adımlar atıyor. Mesela Renault'nun Enstone'daki fabrikası enerji ihtiyacı yenilenebilir güçle karşılanıyor. FIA da karbon dioksit üretimine karşı Meksika'da her yıl on binlerce ağaç dikimi gerçekleştiriyor.
Ayrıca normal bir 2.0 litre Renault Megane motorunun 100 km'de 8.8 litre benzin yakmasıyla kıyaslandığında, çevreci çalışmaların ardından, 2.4 litrelik bir F1 V8 motoru da yaklaşık 50 litre benzin yakmış olacak. Bu rakam aslında litre başına üretilen bhp açısından çok kötü görünmüyor. Fakat normal bir binek otomobilin motoruna 300 bin kilometre ömür biçilirken, Formula 1 aracındaki motor, daha fazla gitse de, bin 400 km'lik ideal bir ömre sahip.
Yol güvenliği konusunda Avrupa Birliği'nin ilgili komisyon üyelerince yakın işbirliği içinde çalışan Mosley'in de konunun politik boyutunun da gayet farkında olduğu ifade ediliyor. Mosley, teknoloji değişikliğine duyulan ihtiyacı çeşitli platformlarda dile getirerek bunun gerisinde kalınmaması yönünde dolaylı uyarılarda bulunmuştu.
Bu arada FIA ile üreticiler arasında varılan anlaşmayla Formula 1'in kazanacağı yeni ivmenin ve yapılacak yeniliklerin otomobil endüstrisine ve dolayısıyla da yol araçlarına yansıyacağı belirtiliyor.
F1'de motor teknolojisini donduran FIA, ilave beygir gücü sağlamak için hafif sıklet sistemlerin 2009'da hayata geçirilmesinin ardından 2011'e kadar yüksek yakıt randımanlı motorların kullanılmasını istiyor.
FIA'nın motorun israf olan ısısının yeniden kullanımı ve bunun önüne geçilmesi için 2010 yılına kadar bir düzenleme yapması bekleniyor. Uzun dönemde ise tümüyle yeni ve daha küçük turbo motorların kullanılması gerçekleşecek. Hatta otomobil endüstrisiyle paralel olarak bio-yakıtların kullanımı da mümkün olabilecek.
Bu arada takımların bütçe ve personel sayısında da bir düşüşün yaşanabileceği ifade ediliyor. Goeschel de son açıklamasında buna değinerek tüketimi azaltmak için tüm alanların gözden geçirilmesi gerektiğini vurgulamıştı.
Goeschel, "Bir taraftan F1'in dinamiklerini korurken diğer taraftan tüm alanlarda tüketimi azaltmak zorundayız. Bu bir çelişki gibi görünüyor olabilir ama öyle değil" demişti.
Sonuç olarak önümüzdeki yıllar pistlerde daha yeşil, daha hafif, yakıt tasarrufu sağlayan yeni teknolojiler göreceğiz. Bunun gerçekten bir tezat olup olmadığına ise hep birlikte şahit olacağız.
TurkiyeF1.Com