İZMİR - GÜLCAN KAPLAN - Foça Açık Ceza İnfaz Kurumu'nda mahkumlar, organik sebze meyve yetiştirmekten, mobilya üretimine, hayvan besiciliğinden, mandıracılığa kadar farklı meslek gruplarında uzmanlaşarak, cezaları bittiğinde meslek sahibi bireyler olarak topluma kazandırılıyor. Türkiye'nin en büyük cezaevlerinden Foça Açık Ceza İnfaz Kurumu'nun diğer cezaevlerinden farkı henüz kampüsün girişinde göze çarpıyor. Söz konusu cezaevi, Adalet Bakanlığı'nın “ceza infaz kurumlarının sadece cezayı uygulayan değil, kişiyi tekrar topluma kazandırmaya çalışan kamu kurumları olma hedefi”ni tam anlamıyla yerine getiren tarım cezaevlerinden biri. Kalın duvarlarla örülü olmayan bu cezaevi, temiz havası, doğal ortamı, yeşil alanı, seraları, atölyeleri, spor sahaları ve güler yüzlü çalışanları ile her ne kadar "cezasını çekmekte" olsa da bilindik mahkumlardan uzak "geçici misafirleriyle", tam bir "topluma kazandırma" projesi olarak örnek teşkil ediyor. Mahkumlar, bir yandan hapis cezalarını çekerken, diğer yandan adeta bir işkolu gibi çalışan atölyelerde, üzerlerinde “Fo-Ce” amblemi bulunan mavi renk gömleklerini giyerek üretim yapıyor. Daha önce meslek sahibi olmayan mahkumlar burada meslek öğrenirken diğerleri de üretime katılıyor. 12 farklı dalda üretim yapan atölyelerde üretilen ürünler, "Fo-Ce" markasıyla satışa sunulurken, yoğurt, peynir, ayran gibi süt ürünleri ve yumurtaları, katkı maddesiz, doğal olması ve kalitesiyle başta hakim ve savcılar olmak üzere adliye çalışanlarından ve adliyeye işi düşen vatandaşlardan büyük ilgi görüyor ve kısa sürede tükeniyor. - "Geçen yıl 2 milyon lira kar etti" Foça Açık Ceza İnfaz Kurumu İkinci Müdürü Yusuf Fidanoğlu, 12 dönüm araziye kurulu cezaevinin 1963 yılında jandarmadan alındığını, şu anda 500 hükümlünün bulunduğunu söyledi. Adalet Bakanlığı'nın “ceza infaz kurumlarının sadece cezayı uygulayan değil, kişiyi tekrar topluma kazandırmaya çalışan kamu kurumları olma hedefi” doğrultusunda 400 kadar hükümlünün atölyelerde çalışıp meslek öğrendiklerini kaydeden Fidanoğlu, 100'ünün de İzmir Adliyesi'nin hizmet ihtiyacını karşıladığını, adliyenin sosyal tesis, kafeterya, otopark ve kantinlerinde çalıştığını anlattı. Fidanoğlu, mandıra, demir, mobilya ve ziraat atölyelerinde yapılan üretimin yanı sıra, 500 büyükbaş, bin küçükbaş hayvanla besicilik yaptıklarını ve kurumun et ihtiyacını karşıladıklarını, hatta Kurban Bayramı'nda 100 kadar küçükbaşı da sattıklarını dile getirerek, “Amacımız hükümlüleri rehabilite etmek. Bir yandan cezalarını bitirirken diğer yandan meslek öğrenip harçlık alıyorlar. Birçok hükümlü geçimini bununla sağlıyor. Ortalama 200 lira alıyorlar. İş riskine karşı sigortaları yapılıyor” dedi. Fidanoğlu, günlük yaklaşık 20 ton işleme kapasitesi bulunan mandırada yoğurt, ayran, peynir çeşitleri ve tereyağ üretimi yaptıklarını, 24 bin kapasiteli iki tavuk çiftliğinde doğal yumurta üreterek günlük toplayıp, ceza infaz kurumlarına ve satış noktalarına gönderdiklerini belirtti. Mobilya atölyesinde ise genelde kamu kuruluşlarına ya da adliyelere sipariş üzerine üretim yaptıklarını anlatan Fidanoğlu, kampüsteki zeytin ağaçlarından toplanan zeytinlerden katkısız, sızma zeytinyağı ürettiklerini, kampüste ayrıca çam fıstığı, nar, incir, ayva gibi ağaç çeşitlerinin bulunduğunu dile getirdi. Ürünlerinde düşük de olsa kar marjı bulunduğunu ifade eden Fidanoğlu, “Piyasadaki özel sektör gibi değil tabii. Geçen sene yeni mandıra tesisi gibi yatırımlar yaptığımız halde 2 milyon liranın üzerinde kar elde ettik. Hedefimiz bunu ikiye katlamak. Yeni yatırımlara da devam edeceğiz. Yapımı devam eden sürü sağım tesisi inşaatımız var, bitince yenisini yapacağız” diye konuştu. - Dışarıda da mesleklerini devam ettirmek istiyorlar Oturma grubu, kitaplık, masa, sandalye gibi mobilyaların üretildiği atölyede çalışan mahkum Mete B, daha önce mobilyacılıkla ilgili hiçbir bilgisinin olmadığını söyledi. Atölyede mobilyacılığa dair her şeyi öğrenmeye başladığını belirten Mete B, "Dışarı çıkınca bu mesleği yapmayı düşünüyorum" dedi. Sebze meyve yetiştiriciliği ve ağaç bakımı işinde çalışan Metin P. de daha önce herhangi bir mesleğinin olmadığını, burada meslek öğrenmeye çalıştığını belirterek, “Boş durmaktansa meslek öğrenmemizi sağlıyorlar. Tarıma başladım. Ağaçlara bakım yapıyor, toprağına gübre atıp sulamasını yapıyorum, ekim zamanı ekim yapıyorum. Çıktıktan sonra da devam ederim bu mesleğe" ifadelerini kullandı. Üretmenin mutluluk verdiğini vurgulayan Metin P. ise “Koğuşta boş oturmak insanı sıkıyor. Ürettikçe hoşumuza gidiyor. Harçlığımızı da alıyoruz” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz