Sevilay Yılman, Kemal Kılıçdaroğlu'nun karşısında duran delegeler hakkında yorum yaparken "Muharrem İnce’nin 8 puan altında oy almak delegenin fena halde moralini bozmuş ama bardağı taşıran asıl mesele Eren Erdem meselesi olmuş" ifadesini kullandı.
Yılman'ın bugünkü (17 Temmuz 2018) yazısının ilgili bölümü şöyle:
24 Haziran’dan hemen sonra katıldığım açık oturumlarda olsun ya da yazdığım tüm yazılarda hep kısa bir zaman sonra CHP’deki parti içi muhalefetin harekete geçeceğini söyledim… Kimi tarafından kabul buldu, kimi tarafından bulmadı ama nihayetinde ben haklı çıktım.
Gördüğünüz, duyduğunuz üzere değişim isteyen muhalif partililer dün olağanüstü kurultay için imza toplamaya başladı. İlk gün toplanan imzaların partiyi olağanüstü kurultaya götürecek imza sayısının yarısından fazlası olduğu iddia ediliyor. Dün eski Milletvekilleri Gaye Usluer ve Erdal Aksünger bu sayının 353 olduğunu deklare ettiler ancak şöyle söyleyeyim; benim aldığım kulislere göre bu rakam biraz daha fazla!
Dün yazıyı yazmadan evvel; “ Hakikaten CHP’de neler oluyor”u öğrenmek için telefonlarda asılı kaldım. Hem Muharrem İnce’ye, hem de Kemal Kılıçdaroğlu’na yakın isimlerle görüşme yaptığımda her iki tarafın da iddialı olduğunu gördüm. Muhaliflere göre olağanüstü kurultay için gerekli olan imza sayısının çok üzerinde bir sayı ile süreç tamamlanacak…
Genel Merkez taraftarlarına göre ise muhalifler 550 civarında imzayla başarısız olacak. Şimdilik tam olarak ne olacağını söylemeyeceğim çünkü bu büyük bir iddia ama şunu diyeyim; Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi büyük hüsran yaşayacak! Hiç ummadıkları isimler kurultay için imza vereceğinin sözünü vermiş ve hatta notere gidip imzayı basmış bile!
Bu arada bu görüşmeler sırasında Kılıçdaroğlu’nun bu kadar kan kaybetmesinin nedenlerine dair ilginç bilgiler de edindim. Evet. Seçimden zaferle çıkamamak, Muharrem İnce’nin 8 puan altında oy almak delegenin fena halde moralini bozmuş ama bardağı taşıran asıl mesele Eren Erdem meselesi olmuş.
Bildiğiniz gibi eski milletvekili Eren Erdem 24 Haziran’dan hemen sonra gözaltına alındı ve sonra da tutuklanıp, cezaevine gönderildi. Görüştüğüm delegelerin bir çoğu buna isyan ediyor mesela. Aynen şunu diyorlar; “Davaları olduğu ve bu davalarının sorunlu olduğu ve iktidarın Eren Erdem’in tutuklanması için bu davaları kullanarak illa ki bir girişimde bulunacağı biliniyordu. Bunu bile bile Eren Erdem’i milletvekili yapıp korumaya almadı genel başkan ve adamı resmen AK Parti’nin önüne attı! Bu büyük bir vefasızlık ve bu vefasızlık benim canımı çok acıtıyor. Bugün Eren Erdem’e yarın ise bizlerden birine aynı vefasızlığın yapılmayacağını nereden bileceğiz!”
Daha da vahim olanın partinin eski vekilinin tutuklanmasının ardından tamamen sahipsiz bırakıp ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu konuda hiçbir açıklama yapmamasının olduğunu ekliyorlar. Yalan yok dikkatimden kaçmış fakat dün görüştüğüm partililerden bu yöndeki serzenişi duyunca interenete girip biraz bakındım. Ve gerçekten de CHP’nin eski vekili olan Eren Erdem’in tutuklanmasının ardından Sayın Kılıçdaoğlu’nun hiçbir açıklama yapmadığını gördüm.
Sahi neden? Eren Erdem 24 Haziran sabahına kadar CHP’nin bir vekili değil miydi? Peki bu CHP’li vekil gasp, hırsızlık ya da cinayet gibi adi bir suçtan dolayı mı tutuklandı ki partisi bu kadar sahipsiz bıraktı? Yoksa partisinin genel merkezi onu tutuklayan gerekçelerin haklı gerekçeler olduğuna inandığı için mi üç maymunu oynuyor? Hangisi açıklanabilir acaba?