31 Mart yerel seçimlerinde partilerin adaylık konusundaki isimlerinde belirsizlik sürerken, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, gazeteci Fatih Altaylı'yla yaptığı röportajda parti ittifakları ve adaylık konularında önemli açıklamalarda bulundu. Röportaj sonrası CHP cephesinden ilk yanıt gecikmedi.
Akşener, Altaylı'yla yaptığı röportajda yerel seçimlerde herhangi bir ittifak düşünmediklerini belirterek, İstanbul ve Ankara dahil 81 ilde ayrı seçime gireceklerini açıkladı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, Sözcü TV'de Akşener'in ifadelerine yanıt verdi.
Kuşoğlu, Akşener’in ifadelerine ilişkin, “Her partinin en doğal hakkı seçime ayrı girmesi. CHP olarak bu seçimde de mevcut 11 büyükşehir belediye sayısını artırmak için çalışıyoruz. Şu an ittifak görüşmemiz yok ama kapımızı çalan olursa kapımız açık.. Ayrı ayrı girme kararına saygılıyız” dedi.
Altaylı’nın İstanbul’un kaybedilmesini göze alıyor musunuz sorusunu ise Akşener, “Hepsini alıyoruz. Belki de bizimki seçilecek” diyerek yanıtladı. İzmir örneği üzerinden devam eden Akşener, “İzmir’de CHP ceketini assa kazanır diye bir algı var. İzmir’de Ümit Özlale çalışıyor. ‘Ben adayım’ dedi bize. Bugün buradan ilan ediyorum” dedi.
Fatih Altaylı’nın “’İstanbul’da 5 de alsak 10 da alsak aday çıkaracağız, Ankara’da 5 de alsak 10 da alsak aday çıkaracağız’ diyorsunuz” ifadelerini onayladı ve “Evet, ben bunu GİK’e getireceğim. Arkadaşlarımızdan aldığımız geri bildirimler bu. Benim de kanaatim budur. GİK’ten geçtiği anda nihai karardır” diye konuştu.
Yerel seçimlerdeki olası bir başarısızlık için de Akşener, “Bedelini ödeyeceğim, tüm sorumluluk bana ait. Bana ‘Tayyip Erdoğan’a yanladı’ diyenler dahil herkes istediğini söyleyebilir. Umurumda değil. İki; biz bu partiyi CHP’nin adaylarını seçtirmek için kurmadık. Bitti” dedi.
Akşener, 2023 seçimlerindeki aday belirleme süreci hakkında:
"3 Mart günü ben bekliyorum ki yöntemi konuşacağız. Bir iki arkadaş çok önde olduğu için ben bunların isimlerini söyleyeceğim, diğerleri de aklındakileri söyleyecek. Her partinin güvendiği bir şirketin araştırma yapması ve oradan çıkan isim de aday olsun. Enteresan bir şey oldu. Birden konuşma 'kim aday olsun'a evrildi. İlk sözü Gültekin Bey'e verdiler. 'Kemal Bey' dedi. Ali Bey'e söz verildi, 'Kemal Bey' dedi. Davutoğlu'na söz verildi, şimdi Allah var ben düzgün anlatayım. 'Sayın Akşener aday olmadığına göre Kemal Bey' dedi. Bana geldi sıra, 'Ben böyle böyle aldım geldim yetkiyi, bunu doğru bulmuyorum. Siz 'Kemal Bey' dediniz, benim ona saygım sevgim sonsuz. Ama bu iki arkadaş var. Bunlar benim babamın oğlu değil. Bunları meşhur eden de ben değilim. Ama böyle oldu. Benim yetkim şu, 'siz de adaylarınızı söyleyin.' Bir yöntem önerdim. Sonra bu yöntemle böyle bir gökyüzüne bakma oldu. Sonra Sayın Kılıçdaroğlu dedi ki; Meral Hanım imzalamıyorsa imzalamasın. Biz beşimiz imzalayalım çıkalım' dedi. Ben de aldım dosyamı, 'o zaman size başarılar diliyorum' dedim. Denildi ki; madem bu yetkiyi aldınız. O zaman partinize Kemal Bey'i götürün. Öyle bir duygu ki çok dürüst söylüyorum... Bir tarafta yani içi titreyerek bize bakan sizin kızınız yaşında çocuklar, bir tarafta içimizden geçen bambaşka bir şey. Sonuç itibariyle 'peki' dedim. Meşhur kağıdı imzaladık... Derhal arkadaşları topladım. Olanı anlattığımda arkadaşlarımız çok sert bir tavır koydular." ifadelerini kullandı.