CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı. Toplantı sırasında, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak basın toplantısı düzenledi.
Öztrak, Urla Belediye Başkanı Burak Oğuz'un tutuklanmasıyla ilgili "Dosyada gizlilik kararı var, o nedenle içerik hakkında çok fazla konuşabilmemiz mümkün değil. Ama bakıldığında savcılık kendisini FETÖ üyeliği suçlamasıyla sulh ceza hakimliğine sevk etmiş. Aslında belediye başkanımız savcının daveti üzerine avukatıyla birlikte İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gitmiş. Yani bir yere kaçmaya çalışmamış. Yasada yazılı 'delil karartma', 'gizleme', 'yok etme' gibi tutuklama sebeplerinden hiçbiri bu olayda mevcut değil. Hakkında kesinleşen bir hüküm de yok" dedi.
Öztrak, Urla Belediye Başkanı Burak Oğuz’un son yerel seçimlerde yüzde 67,5 oy aldığını hatırlatarak, "Belediye başkanımız hakkındaki bu karar demokrasiye darbe vurmaktır. Millet iradesini hiçe saymaktır. FETÖ ile kimlerin birlikte yol yürüdüğü, kimlerin yağan yağmurlarda birlikte ıslandığı hepimizin bilgisi dahilinde olan hususlardır. CHP dün de FETÖ’nün karşısındaydı bugün de karşısındadır. Kimse bu karardan kendisine siyasi manevra alanı çıkarmaya heves etmesin. Buna fırsat vermeyiz. Başkanımızın yanındayız ve hukuki sürecin takipçisiyiz. Hukukçularımız gerekli çalışmaları yapıyorlar. Başkanımızın en kısa zamanda özgürlüğüne kavuşarak bu suçlamalardan aklanacağına inanıyoruz. Bizim görüşümüz seçimle gelen seçimle gitmelidir. Hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı olmayan seçilmişlerin idari kararla görevden alınmasını doğru bulmuyoruz. Bunu sadece kendi partimizin belediye başkanı için söylemiyoruz. Zorla görevinden istifa ettirilenler için de söyledik, görevden alınan ve kayyum atanan diğer belediye başkanları için de söyledik söylemeye de devam edeceğiz. Demokrasiye inanıyorsak buna karşı çıkmak zorundayız" diye konuştu.
Öztrak, Türkiye'de ekonominin kötü yönetildiğini ve bu sebeple işsizliğin daha da arttığını ifade ederek, "Kötü yönetim nedeniyle işsizlik giderek daha yapışkan bir hal alıyor, milletimizin üzerine bir karabasan gibi çöküyor. Türkiye'nin en büyük firmaları dahil bir çok işletme ya iflas ediyor ya da üretime ara veriyor. Krizden eğitim kurumları da nasibini alıyor. Batan özel okullarda öğretmenler, öğrenciler ve veliler endişe ve öfke içinde ne yapacaklarını bilmiyorlar. Çiftçiler, esnaflar, ailelerimiz borç yükü altında eziliyor. Çekler ve senetler ödenmiyor, çekini senedini ödeyemeyen pek çok esnaf ve iş adamı hapse girme noktasına gelmiş durumda. İşsizlik ve pahalılığa esir düşen ve borçlarını ödeyemeyen yurttaşlarımız büyük bir umutsuzluk içinde" dedi.
Öztrak, Kanal İstanbul tartışmalarına da değinerek, şöyle konuştu:
"2011 yılından bu yana 'Kanal İstanbul' deyip duruyorlar. Bir de baktık ki Kanal İstanbul dedikleri iktidarın rant ve hafriyat projesi çıktı. İstanbulluları depremin kucağına atacak, Marmara’yı Avrupa’nın çöplüğüne çevirecek, ekolojik ve diplomatik dengeleri bozacak, dünyada bugün atıl durumda olan dev iş makinelerinin sahiplerine para kazandıracak, milletin çocuğunun parasını Londra bankerlerine yedirecek bu projeden derhal vazgeçilmelidir. Biz özümüzde çevrenin ve İstanbul’un düşmanı olan bu projeye kredi verecek olanlara şimdiden uyaralım; İstanbulluların düşmanı olan bu projeye verilen kredileri iktidara geldiğimizde geri ödemeyiz. Bu kredileri açan finans kurumlarını da kara listeye alırız."
14 Aralık 2019 tarihli resmi gazetede Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı olan Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’na ait bir kurul kararı yayımlandığını söyleyen Öztrak, "Kararda faizsiz finans kuruluşlarında bağımsız denetim yürütülen denetçiler için etik kurallar getirilmiş. Bu denetim elemanlarının uyacağı etik kurallar tamamen fıkha dayandırılmış. Denetimin etik ilkeleri ile fıkhın ne ilgisi var? Yoksa Türkiye ikil hukuk sistemine geçti de milletimizin mi haberi yok? 'İnanç esaslarına göre davranma' diye bir bölüm var. Diyor ki 'denetçilerin tutum ve davranışları, fıkhı ilke ve kurallardan kaynaklanan inanç değerleri ile tutarlı olmalıdır'. Bağımsız denetçi ya Müslüman değilse? Böyle ayrımcılık mı olur? Bu yapılan dini ve inancı istismar etmektir. İktidar oy kaybettikçe bu tür sonuç getirmeyecek olan istismarlara yeltenmeye kalkmaktadır. Bunu son derece yanlış buluyoruz" dedi.
Kaynak: DHA