Chp Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın:

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın, "Diyanet'i kuran parti olarak, bu kurumun amacına uygun bir şekilde yürümesinden ve hizmetlerini vermesinden yanayız" derken, İmralı görüşmeleri ve sağlık çalışanlarına yönelik saldırıları değerlendirdi.

Genel Başkan Yardımcısı Günaydın, Bursa İnegöl’e bağlı Kurşunlu Belediyesi'ni ziyaretinde gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kuran partinin CHP olduğunu söyledi. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın amacının vatandaşın dinini öğrenmesine yönelik gerekli eğitim çalışmalarının yürütülmesini sağlamak olduğunu belirten Günaydın, "Diyanet'i kuran parti olarak, bu kurumun amacına uygun bir şekilde yürümesinden ve hizmetlerini vermesinden yanayız. Dolayısıyla bu alandaki görüşümüzü daha evvelden ifade ettiğimiz şekilde muhafaza ediyoruz" diye konuştu.

Gökhan Günaydın, İnegöl'de sağlık çalışanlarına yönelik saldırı hakkında görüşlerinin sorulması üzerine de şunları kaydetti: "Türkiye'nin her tarafından, her gün dayak yiyen bir doktor, bir hekim, bir hemşire görüntüsü televizyon ekranlarına yansıyor. Bu, tesadüf değildir. Vatandaşla doktorun arasını bozmaya yönelik bir propaganda bizzat Başbakan ve Sağlık Bakanı tarafından yıllardır yürütülmektedir. Doktoru hastaya düşman olarak gösteren ve doktorun özlük haklarıyla sağlık politikası arasında bir çelişki varmış gibi tanıtan anlayış, bugün ortaya çıkan sağlık terörünün de başlıca sorumlusudur. Sağlıkta özelleştirmeyi teşvik etmek, özel hastaneler üzerinden kamunun yükünü sürekli artırmak ve sorumluyu da doktor olarak göstermek anlaşılabilir bir tutum değildir. Dolayısıyla yalnız Sağlık Bakanı'nı değiştirerek bu alanda bir mesafe almak asla mümkün de değil. AKP'nin yapması gereken bu alanda bir öz eleştiriyi ortaya koymak ve sağlık çalışanlarından özür dilemektir. Çünkü doktora o yumruğu atan o şahıs değil, o politikaları yürüten Başbakan ve Sağlık Bakanı'dır."

İmralı görüşmelerini de değerlendiren Günaydın, “Tarafların adını net koymak lazım. Masanın bir tarafından Recep Tayyip Erdoğan vardır, diğer tarafından ise Abdullah Öcalan vardır. Biz CHP olarak; bu sorun ancak TBMM çatısı altında grubu bulunan siyasal partilerin, ellerini taşın altına sokmasıyla çözülebilir. Eğer bu inisiyatifi meclis kullanmazsa, bu başkalarının eline geçer. Oslo görüşmelerini koordinatör ülke temsilcisinin eşliğinde PKK ve KCK ile birlikte yürüten AKP hükümeti, bu görüşmeleri yapıyorsunuz dediğimiz de, bizi şerefsizlikle itham etmişlerdi. Ben şimdi siyasetin düzeyini bu noktaya çekip, şeref-şerefsizlik tartışmasına girmek istemiyorum. Ama aradan geçen 1.5 yıllık süre, kimin bu alanda zafiyet içerisinde olduğunu açıkça ortaya koymuş durumdadır. Buralarda ne görüştüğünüzü bilmiyoruz, kamuoyuna açıklamıyorsunuz, bize açıklamıyorsunuz, millete tutamayacağınız bir taahhüt verip vermeme konusunda en ufak bir bilgimiz yok. Ayrıca gizli bir ajandanızın olup olmadığı konusunda yine kamuoyunun bilgisi dahilinde olan bir somut olguya sahip değiliz. Bu çerçeve içerisinde süreci kaygı ile izliyoruz. Bu sürecin AKP'nin dış politikada Türkiye'yi getirdiği nokta gibi iç politikada da barışta da kardeşlikte de, daha kötü bir duruma neden olmasına yönelik kaygımızı ifade ediyoruz” dedi.