CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, Türkiye'nin, KKTC'yi tanıtmadığını, özel temsilci atamadığını, Maraş'ı yerleşime açmadığını savunarak, "Siz bunları yapmayınca elin oğlu Akdeniz'de gaz, petrol arıyor, bütün alanları işgal ediyor. KTTC ve Kıbrıs'ın deniz alanlarının taşeronların, petrol baronlarının eline geçmesi, buradaki çözüm perspektifini tamamen zayıflatacak, Türkiye'nin aleyhine döndürecektir." dedi.
Yılmaz, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, KKTC'de parlamento seçimleri sonrası yeni hükümet oluştuğunu, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde de cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldığını anımsattı.
Kıbrıs sorunuyla ilgili bugüne kadar en açık ve net tutum belirleyen bir parti olduklarını belirten Yılmaz, müzakerelerin geçen yıl Rum Yönetimi'nin hataları ve uzlaşmazlığı nedeniyle çöktüğünü, Kıbrıs'ta müzakere edilmiş bir çözümün kolay kolay olmayacağının da ortaya çıktığını söyledi.
Yılmaz, Türkiye'de hükümetin, "Bu artık son seçenek. Biz B planımızı uygulamaya koyacağız. Siz merak etmeyin." dediğini ifade ederek, Kıbrıs konusunda geçen süre içinde hükümetin hiçbir somut adım atmadığını, vaat ettiği sözleri yerine getirmediğini öne sürdü.
Yılmaz, Kıbrıs konusunda Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin uzlaşmaz tutumunun, Kıbrıs'ı lime lime etme, Kıbrıs'taki Türkleri azınlık görme anlayışının bitmeyeceğini dile getirdi. Rumların, Kıbrıslı Türklerle eşit ortak olarak çözüme yanaşmayacaklarını söylediklerini anlatan Yılmaz, söylediklerinde de haklı çıktıklarını belirtti.
Yılmaz, hükümetin sürekli işi alttan alması, sanki ileride bir çözüm perspektifi ortaya çıkarsa ona da razı olacak görüntüsü vermesinin, uluslararası toplumda da "İşte bu sondur, bundan sonra B seçeneğini uygulayacağız" sözlerinin inandırıcılığını zedelediğini ileri sürdü.
Kimsenin, Türkiye'nin yakın vadede bir B planının olmadığını gördüğünü iddia eden Yılmaz, şöyle devam etti:
"Önümüzdeki günlerde, Kıbrıs'ta yeniden müzakerelerin başlaması, kaldığı noktadan yürümesi yönünde seslenişler gelecektir. Böyle olunca da iş bırakıldığı yerden tekrar başlayacaktır. Kıbrıs konusu, tekrar Türkiye'nin ve Kıbrıs Türklerinin manevra alanını daraltarak devam edecektir. Zaten Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan'ın istediği budur. Plan harfiyen, onların istediği şekilde tıkırında işlemektedir."
Yılmaz, kapalı Maraş bölgesinin, uluslararası toplum tarafından hayalet şehir olarak gündeme getirildiğini, alay konusu yapıldığını, Türkiye'nin işgali ve zorlaması nedeniyle bu şekilde bırakıldığı algısının yaratıldığını bildirdi. Yılmaz, Maraş'ı, KKTC'nin iradesinde belli bir plan çerçevesinde yerleşime açabileceklerini belirterek, KKTC ile Türkiye arasında zaman zaman farklı gerekçelerle gündeme gelen bazı olumsuz uygulamaların, tansiyonu artırdığını, KKTC'deki yönetimde bile tam anlamda uyum sağlayamaz bir görüntü ortaya çıktığını savundu.
-"Elin oğlu Akdeniz'de petrol arıyor"
Türkiye'nin, KKTC'yi tanıtmadığını, özel temsilci atamadığını, B planı dediği şeyi devreye sokmadığını, Maraş'ı yerleşime açmadığını öne süren Yılmaz, "Siz bunları yapmayınca elin oğlu Akdeniz'de gaz, petrol arıyor, bütün alanları işgal ediyor. KKTC ve Kıbrıs'ın bütün çevreleri, petrol ve doğalgaz aramalarına konu oluyor. Uluslararası şirketler, buraya yöneliyor, gaz arıyorlar." dedi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin, Mısır, İsrail, Lübnan ile anlaşmalar yaptığını, deniz alanlarını, tek taraflı olarak Kıbrıs Türklerinin onayını almadan araştırmaya, sondaja açtığını vurgulayan Yılmaz, bunun devam edeceğini, burada ekonomik bir rant olduğuna değindi.
Yılmaz, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bunu engelleyemeyeceğiz. Çünkü uluslararası petrol baronları, siyaset tezgahçıları artık Akdeniz'e ve Akdeniz'deki bu alanlara yöneliyor. Biz adım atmazsak, KKTC'yi tanıtmasak, sadece onlar aramaya başladığında durdurmaya yönelik, pasif politika takip edersek hiçbir sonuç elde edemeyiz. ABD'nin gemileri Akdeniz'e geliyor. Yarın burası enerji savaşlarının yaşanacağı bir alana dönüşecek. Enerji Ortadoğu'nun karasında vardı, şimdi Akdeniz'in dibinde aranıyor. Türkiye, kendi deniz alanlarında, tartışmalı bölgelerde arama, sondaj faaliyetlerine girişmiyor, başkası yaparsa engelleyebileceğini söylüyor ancak çoğu da engellenemiyor. Bu proaktif politikayla çözülebilir. KKTC ve Kıbrıs'ın deniz alanlarının, hidrokarbon kaynaklarının bu taşeronların, petrol baronlarının eline geçmesi, buradaki çözüm perspektifini tamamen zayıflatacak, Türkiye'nin aleyhine döndürecektir. Bu şirketler, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin verdiği izinlerle geliyorlar. Bunların bağlı olduğu ülkeler, Rum Yönetimi'nin tezlerini destekliyor. Bu iş birliği derinleştikçe bu şirketler üzerinden Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, kendi versiyonu olan Kıbrıs planını, Türkiye'ye empoze edip dayatacaktır, dayatıyor da. "
Yılmaz, Ege'de ada, adacık, kayalıkların tek tek işgal edildiğini, işgalin devam ettiğini, Akdeniz'de deniz alanlarının uluslararası petrol baronları tarafından araştırıldığını söyledi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, şirketlerin bölgeye yerleşmeden, manevra alanını daraltmadan, arkasındaki ülkelerle sıkıştırmadan Türkiye'nin adım atmasını istedi.
Yılmaz, şunları kaydetti:
"Eğer bunlar olmazsa BM Genel Sekreteri, adadaki iki tarafa mektup gönderecek, tekrar müzakereleri başlatacak. Yine bir oyalama taktiği, biz oyalanırken bu şirketler aramalarını hızlandıracak, başka şirketler gelecek. Göz göre göre Kıbrıs, KKTC ve Türkiye'nin hakları erozyona uğramaya devam edecek. Bu şirketlerin arkasında Güvenlik Konseyinin önemli ülkeleri var. Bunlar Kıbrıs sorununu bir taraftan da masada görüşmek istiyorlar. Bunlar Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile petrol pazarlığı yapıyor, araştırma yapıyorlar. Siz yol yakınken, bölgenin yeni bir Suriye, Irak olmasını, Akdeniz'in böyle olmasını istemiyorsanız, gücünüzü, kuvvetinizi bölgede kaybetmek istemiyorsanız adım atın, atarsanız desteğiniz tamdır."