CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "24 Kasımlar dert günü oldu. Öğretmenler Günü'nde öğretmenlerin sabah akşam dert yandığı bir toplum haline döndük" dedi.
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Konferans Salonu'nda düzenlenen "Öğretmenlerin sorunları ve ataması yapılmayan öğretmenler" konulu konferansa; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu Sözcüsü Hasan Basri Ekici ile çok sayıda partili katıldı.
Konferansın açılışında konuşan Kılıçdaroğlu, 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde her yıl, politikacıların çıkıp 'öğretmenlik mesleğinin ne kadar önemli olduğunu ve öğretmenlere övündükleri' yönünde açıklamalar yaptıklarına dikkat çekerek, "Öğretmen kardeşlerime söylüyorum; herhalde siz de bunlara inanmıyorsunuz. Eğer öğretmeni seviyorsanız, oturacaksınız adam gibi öğretmenin sorununu çözeceksiniz. 'Öğretmen toplumu uygarlığa taşıyor' diye söyleyecekseniz, oturup adam gibi öğretmenin sorununu çözeceksiniz. Hem sorun çözmeyeceksiniz, hem de öğretmen hakkında parlak laflar edeceksiniz. Yıllardır söylenen şeyler bunlar" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlı, eskiden bir toplumun uygarlık ölçütü olarak kişi başına düşen gelirine bakıldığını ancak durumun günümüzde değiştiğini söyledi. Örnek olarak, kişi başına düşen gelirin en yüksek olduğu ülkelerden olan Suudi Arabistan'ın çağdaş ülke olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Demek ki gelir tek başına yetmiyor. Bir toplum uygar mı, değil mi, eğitim sistemi sorgulayan bir eğitim sistemi mi, eğiticinin önündeki sorunlar çözülmüş mü? Eğer yapı böyleyse o ülke uygar bir ülkedir" dedi.
"ÖĞRETMEN DÜNYASINA YENİ BİR ANLAYIŞLA BAKMAK LAZIM"
Öğretmen dünyasına yeni bir anlayışla bakmak gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bu anlayış çağdaş, uygar, bilimsel ve insani bir anlayış olacak. Ve öğretmen dünyasına, öğretmenle beraber bakacaksınız. Öğretmene 'sen bir köşede dur, ben bu dünyaya bakayım' derseniz yine sorunu çözemezsiniz. Sorunun içinde olan, odağında olan öğretmeni toplumun onurlu bir bireyi haline getireceksiniz. Eğer öğretmenlik mesleğini bu noktaya taşırsanız Türkiye'yi çağdaş uygarlığa taşıyorsunuzdur" diye konuştu.
"BİR İKTİDARIN GÖREVİ ÖĞRETMENİ İTİBARSIZLAŞTIRMAK DEĞİLDİR"
"Bir siyasal iktidarın görevi öğretmeni itibarsızlaştırmak demek değildir" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Öğretmene toplumun saygı duyabileceği bir konumu sağlamak durumundasınız. Öğretmenin görevi bizim çocuklarımızı, bizim geleceğimizi hazırlamaktır. Çocuklarımız dünyaya bakarken sorgulayıcı bir anlayışla bakacaklar. Öğretmen aklın özgürleşmesini sağlayacaktır. Eğer aklın özgürleşmesini sağlayamazsak, o zaman bir uygar bir toplum olamayız."
"NEDEN TÜRKİYE'DE ATAMASINI BEKLEYEN ÖĞRETMEN KAVRAMI VAR"
Eskiden 'atama bekleyen öğretmenler' kavramının olmadığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Eskiden böyle bir kavram yoktu. Bir kişi değil, yüz kişi değil, binlerce kişi bekliyor. İntihar eden atamasını bekleyen öğretmenlerden söz etmiyorum, o farklı bir dram. Neden, Türkiye'de 'atanamayan öğretmen', 'atamasını bekleyen öğretmen' kavramı var. Okuyacak çocuğumuz mu yok, var. Onlara ders verecek öğretmenimiz mi yok, o da var. Ama eğitimin tabanını oluşturan bu iki temel unsuru yanyana getirecek bir siyasi irade yok" dedi.
"EĞER EĞİTİME YETERİ KADAR YATIRIM YAPMAZSANIZ, ÜLKENİN GELECEĞİNDEN ÇALIYORSUNUZ DEMEKTİR"
Kılıçdaroğlu, 'atama bekleyen öğretmen' kavramının 21. yüzyılın Türkiye'sinde olmaması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
"Milli Eğitim Bakanlığı, adı üstünde 'milli', adı üstünde 'eğitim', adı üstünde 'bakanlık'. Gerçekten de bu bakanlık milli eğitim bakanlığı işlevini mi görüyor. Bu bakanlığın yatırım bütçesi ne? OECD üyesi ülkelere bakın; dersliklerdeki öğrenci sayısı ortalama 22, biz de bunun iki katı. Yatırıma yeteri kadar zaman, para ve emek ayrıldı mı? Hayır. Eğer eğitime yeteri kadar yatırım yapmazsanız, ülkenin geleceğinden çalıyorsunuz demektir."
"HEM KOLTUĞUNDA OTURACAKSIN, HEM DE ŞİKAYET EDECEKSİN"
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın "TOKİ'deki yolsuzlukları açığa çıkardım" yönündeki açıklamalarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Hem koltuğunda oturacaksın, hem eğitime yatırım yapmayacaksın, hem birileri malı götürecek; sen oturacaksın şikayet edeceksin. Sorun çözmesi gereken noktada bulunanlar eğer şikayet ediyorlarsa, onların bu ülkeye vereceği bir şey yoktur" dedi.
"24 KASIMLAR DERT GÜNÜDÜR"
Herkesin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde öğretmenlerin mutluluğunu kendi dilinden dinlemesi gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Ama 24 Kasımlar hep dert günüdür, öğretmenlerin dertlerini dile getirdikleri gün. Öğretmenler Günü'nde öğretmenlerin sabah akşam dert yandığı bir toplum haline döndük" dedi.
"Atama bekleyen öğretmenler Sayın Başbakan'dan randevu bekliyorlar, vermiyor" diye konuşan Kılıçdaroğlu, "Veremez ki zaten. Ne söyleyecek, 'atamanızı yapacağım mı' diyecek. Hayır. Sorunun çözümü demokratik yollardan sizlerin elindedir" ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, bir öğretmenin ortalama aylığının bin 750 lira olduğuna dikkat çekerek, bu eğitim düzeninin toplumu geleceğe sağlıklı taşıyacağını söyledi.
Ataması yapılmayan öğretmenlere seslenen Kılıçdaroğlu, "Bunu unutmayın, başarıyı yakalamak sizin elinizdedir. Eğer Türkiye bugün demokrasiyi yeteri kadar geliştirmemişse öğretmene yatırım yapılmadığı içindir. Bunu herkesin bilmesini isterim" dedi.
"ÖĞRETMENE İYİ PARA VERECEKSİNİZ Kİ TÜRKİYE'Yİ GELECEĞE EMİN ELLERDE TAŞIMIŞ OLALIM"
Siyasete yeni atıldığında, kendisine "ileride yönetim mevkiine gelirseniz, kaynağı nereye harcarsınız" şeklinde bir soru sorulduğunu anlayan Kılıçdaroğlu, "3 yere harcarım' demiştim. Bir, öğretmenler. Öğretmene iyi para vereceksiniz ki Türkiye'yi geleceğe emin ellerde taşımış olalım. İki yargıçlar, şikayet etmeyecekler çünkü adaleti sağlayacaklar. Adalet duygusunun zedelendiği yerde toplum geleceğe umutla bakamaz. Üç maliyeciler, çünkü parayı topluyorlar, az para verirseniz topluma maliyeti daha pahalı olur. Aynı düşünce gene var. Öğretmenler düşündüklerinden daha fazla para vereceksiniz. Öğretmen her istediğini alacak, çünkü öğretmen toplumun lideri olacak" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Eğer bu ülke Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında 1921'de Çocuk Esirgeme Kurumu'nu kurmuşsa, 1925 yılında Kayseri'de uçak fabrikasının temelini atmışsa, 1934 yılında Kayseri'den kalkan uçak Ankara'ya inmişse ve o uçağı biz yapmışsak. Ve o yılların öğretmenin asla ve asla paraya ihtiyaç duymayan bir konumdaysa ve ülkenin o yoksul koşullarda öğretmene verdiği değer bilinirken, 21. yüzyılda 'ben öğretmene para vereceğim ama benim param yoktur' diyorsa buna kesinlikle inanmayın. Bu bir siyasi tercih meselesidir. Biz bunu kabul etmiyoruz. Öğretmenlerin de kabul etmemesi lazım."
"GÜÇ BİRLİĞİ YAPIN"
Kılıçdaroğlu, öğretmenler çok parçalı bir yapı sergilediklerini ve bu durumun kabul edilemeyeceğini söyledi. Öğretmenlerin ülkenin çıkarları, çağdaşlaşma, uygarlaşma ve Batı'nın egemen güçlerine karşı onurlu bir Türkiye konusunda görüş birliği içinde olmaları gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Parçalı yapı, 'böl, yönet'e zemin hazırlar. Bölerseniz, istediğiniz gibi yönetirsiniz. Öğretmenlerin bölünmemesi, güç birliği yapması lazım" dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz