HABER

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: (2)

"Nerede terör örgütü varsa müdahale edilmeli. Türkiye'nin çıkarları neyi gerektiriyorsa o yapılmalı. Burada en ufak bir tereddütümüz yok" - "Bugün eğer biz Afrin'e giriyorsak, Esad izin verdiği için giriyoruz. Rusya izin verdiği için giriyoruz oraya. Yoksa nasıl gireceğiz?" - "(Saadet Partisi ile ittifak) Onlar demokrasiyi savunuyor biz de demokrasiyi savunuyoruz. Dolayısıyla zaman zaman birlikteliklerimiz olabilir ama bu birliktelik bir ittifak mı başka bir şey mi olur bu ayrıntıları göreceğiz" - "Bazı yerlerde belediye başkanı adaylarımız gayri resmi olarak belirledik zaten. O adaylarımız şu an çalışıyorlar. Yüksek Seçim Kurulu takvimi açıkladıktan sonra isimleri bildireceğiz"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Nerede terör örgütü varsa müdahale edilmeli. Türkiye'nin çıkarları neyi gerektiriyorsa o yapılmalı. Burda en ufak bir tereddütümüz yok." dedi.

Kılıçdaroğlu, CNN Türk televizyonunun canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

"İslamiyette güncelleme tartışmaları ve CHP'nin dine bakışına" ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Müslümanlık'ta güncelleme olmaz. Kur'anımız var, temel ilkeler ordadır, bitti. Mezhepler sonradan çıkmıştır zaten. Ama ana dayanağımız Kur'an-ı Kerim'dir. Dolayısıyla ona bakacağız, orada ne yazıyorsa inanacağız ve ona göre yolumuza devam edeceğiz. 'Yalan söylemeyin. Hırsızlık, yolsuzluk yapmayın' diyor. Daha ne desin. 21'nci yüzyılda siyasetçinin buna uyması lazım." ifadelerini kullandı.

George Washington Üniversitesi'nde iki Müslüman akademisyenin, 160 ülke arasında "en İslami ülke neresi?" diye bir araştırma yaptıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, ilk 33 ülke arasında tek Müslüman ülke olmadığını belirtti.

Kılıçdaroğlu, 34'ncü sırada Malezya'nın bulunduğunu, Türkiye'nin ise 130'ncu sırada çıktığını vurgulayarak, "İslami kurallara uymayan bir ülkeyiz biz. Siyasetçi yolsuzluk yapıyor. Kul hakkı yiyenler var. Yalan söylemek artık siyasetin bir parçası haline geldi. Bunlardan toplumun kurtulması lazım. CHP iktidara geldiğinde yapacağı ilk şey siyasi ahlak yasasını çıkarmak. Siyaset temiz olmalı." diye konuştu.

Siyasete atıldığında mal varlığını CHP'nin internet sitesine koyduğuna değinen Kemal Kılıçdaroğlu, siyasetçinin şeffaf olması gerektiğini bildirdi.

"CHP dinsiz partidir" diye pek çok çevreden eleştiriler yapıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Biz dine saygılıyız, herkesin inancına saygılıyız. İnancın siyasete alet edilmesini doğru bulmayız, bu en büyük günahtır. Siyaset ayrıdır, din ayrıdır." dedi.

- Zeytin Dalı Harekatı-

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "CHP daha önce Afrin'in merkezine girilmesi yanlış demişti, bunu bir açıklayabilir misiniz? Bundan sonra nasıl devam etmeli?" sorusu üzerine, Zeytin Dalı Harekatı'nı en başından beri desteklediklerini vurgulayarak, "Afrin merkezi yerleşik bir merkezdi, orada 100 binin üzerinde insan yaşıyordu. 'Afrin merkezine girerseniz, kim sivil, kim terörist ayırt edemezsiniz, dolayısıyla saldırılar olabilir, bu konuda dikkatli olmak lazım.' Söylediğimiz buydu." açıklamasını yaptı.

Bunu dile getirirken Afrin merkezini kastettiklerini belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye'deki çukur operasyonlarını hatırlattı.

Bu operasyonların 265 gün sürdüğünü, 3 bin 583 teröristin etkisiz hale getirildiğini, 355 güvenlik görevlisi, 285 de sivilin şehit olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Şimdi biz hiçbir askerimizin burnunun kanamasını istemeyiz. Eğer YPG çekilmeyipte yine orada şehir içi çatışmalar olsaydı pek çok sorunla karşılaşacaktır. Biz bu endişeleri dile getirdik. Çünkü ben kendi askerimin burnunun kanamasını istemem. Benim askerim niye şehit olsun? Benim topraklarım değil ki? Bir süre sonra geri geleceğiz. Asıl üzerinde durulması gereken şu: Biz Afrin'e niye gittik? YPG nasıl oldu geldi oralara konuşlandı. Suriye'yi bu hale getiren kim? Amerika silah verdi. Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye, Türkiye üzerinden silah götürdüler. Müslümanı Müslümana kırdırdılar. Silahları kim verdi? Bir kısımını ABD, bir kısmını Rusya verdi."

Türkiye, İran, Suriye ve Irak'ın bir araya gelerek konuşması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin istihbarat birimleri aracılığıyla zaten Esed rejimi ile görüştüğünü anlattı.

"Önemli olan Esad mı, Suriye'nin toprak bütünlüğü mü?" sorusunu soran Kemal Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Ben Türkiye'nin çıkarlarını savunmak zorundayım. Zaten görüşüyorlar ama kamuoyuna 'biz görüşmüyoruz' diyorlar. Yalan söylüyorlar. Görüşüyorlar zaten. İstihbarat örgütleri zaten görüşüyorlar. Bugün eğer biz Afrin'e giriyorsak Esad izin verdiği için giriyoruz. Rusya izin verdiği için giriyoruz oraya. Yoksa nasıl gireceğiz? Terörle mücadele ediyoruz. Biz Suriye topraklarını almak için değil, kendi ülkemizin güvenliğini sağlamak için oraya giriyoruz. Dolayısıyla Suriye'yi bu hale getiren hükümet, açık ve net söylüyorum, Suriye'de iç çatışmaları kışkırtan oraya benzinle giden hükümet, Türkiye'yi koruyan da ordu. Biz niye 'kahraman ordumuz' diyoruz? Hükümetin yapmış olduğu bütün hataları ordu düzeltmeye çalışıyor. Nasıl düzeltmeye çalışıyor? Şehit vererek düzeltmeye çalışıyor. Emin olun bunların yatacak yeri yoktur. Senin ne işin var Suriye'de, Ortadoğu bataklığında? Hangi gerekçeyle sen bunları getirdin, YPG'yi başımıza bela ettin, IŞİD'i başımıza bela ettin, oraya silah gönderdin. Sonra kalktı dedi ki 'Amerika bizi terketti, bizi aldattı.' Egemen güçlerin telkinleriyle dış politikayı oluşturursan, işte burnun bu hale gelirsin sen."

- Kandil'e operasyon-

Münbiç, Kandil gibi hedeflere operasyonların devam edeceği yönündeki bilgilerin sorulması üzerine ise Kılıçdaroğlu, "Nerede terör örgütü varsa müdahale edilmeli. Türkiye'nin çıkarları neyi gerektiriyorsa o yapılmalı. Burda en ufak bir tereddütümüz yok. Benim isyanım Suriye'yi bu hale getirip, bizim askerlerimizin olayı düzeltmek için hayatlarını feda etmesi. Benim içime sindiremediğim konu o." dedi.

ABD ve Rusya'nın bölgede egemen güç olarak ortaya çıktığını, Türkiye Cumhuriyeti'nin egemen güçlerin oyununa geldiğini, bu oyunda kaybedenin sadece Türkiye olduğunu anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, "Kazanan ise İran, Rusya, Çin gibi ülkeler." ifadesini kullandı.

"ABD ile ilişkilerin düzelebileceğini düşünüyor musunuz?" sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, bu tür söylemlerle dış politikanın düzelmeyeceğini savundu.

Dış politikanın ayrı bir dili olduğunu ve hamasetle yürümeyeceğine işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Bütün bu süreçte devre dışı bırakılan tek bir kurum var: Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı. Tek kurum. Dışişleri Bakanlığı tamamen devre dışı. Kim yapıyor? Dış politikayı kim oluşturuyor? Dışişleri Bakanı mı? Hayır. Binali Bey mi? Hayır. Hükümet mi? Hayır. Saray ve sarayın sözcüsü olan İbrahim Kalın şu anda fiilen dışişleri bakanı. Bizim Dışişleri Bakanı hiçbir şey yapamıyor. Devre dışı bırakılmış."

- HSK'ya eleştiri

Hakim ve savcı atama törenine ilişkin soruyu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün kızı Gonca Hatinoğlu'nun önce Elazığ'a ardından da Yargıtay Tetkik Hakimliğine atanmasına tepki gösterdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"HSK sarayın emrinde olan bir kurum. Kimse kusura bakmasın. Benim davalarıma bakan hakimleri görevden aldılar. Kim yapıyor bunu? HSK. Enis Berberoğlu'nun hakimi değiştirdiler, başka bir hakim. Kim yapıyor? HSK. 'Kura çektik, efendim Danıştay Başkanı'nın kızı Elazığ'ı çekti. Ne oldu? Elazığ'a gitmeden, Ankara'da Yargıtay'a gitti.' Neymiş? Böyle 27 tane varmış. Niye bunlar kura çekti o zaman? Deyin ki 'bunlar eş durumundan buraya atanacaktı.' Kimin için yapıyorsunuz bunu? Danıştay Başkanı için. Ne için? Danıştay Başkanı çay toplamaya gitti. Ne için? Danıştay Başkanı, adalet yürüyüşüne 'sözde yürüyüş' dedi. Danıştay başkanı hakim değil ki. Danıştay Başkanı, düğmesi olmayan cübbesini iliklemek için düğme arıyordu. Düğme arayan bir Danıştay Başkanı mı olur Allah aşkına? Kendisini siyasal iktidara ipotek etmiş bir insan yargıç mı hakim mi olur? Danıştay Başkanı falan yok ortada. Bildiğiniz sarayın bir temsilcisi var orada. Talimat alıyor, talimata göre açıklama yapıyor. Bir yargıç siyasi açıklama yapamaz. Hakim kararı ile konuşur."

Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesinin verdiği kararları alt mahkemenin uygulamadığını belirterek, bu durumu eleştirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç gibi gazetecilerin serbest bırakılması gerektiğini bildirdi.

"Haksız yere elinde kalem tutan bir kişinin, yazı yazan bir kişinin hapse atılmasını ben içime sindiremiyorum." diyen Kılıçdaroğlu, saydığı bu kişilerin CHP lehine bir tek yazı bile yazmadıklarını, demokrasiyi savunduğunu belirterek, "Eline silah alır, gider birini vurur, ben anlarım ama yok öyle bir şey." dedi.

- MİT tırları davası-

Enis Berberoğlu'nun tutuklu kalmasına da tepki gösteren Kılıçdaroğlu, ortada bir devlet sırrı olmadığını, MİT tırlarıyla ilgili tutanakların, fotoğrafların herkes tarafından bilindiğini vurguladı.

Kemal Kılıçdaroğlu, "Neresi devlet sırrı? MGK kararı var mı? Yok. Bu silahlar giderken önce valiye haber verilir. Haberleri var mı? Hayır, yok. İhbar geliyor, savcının da haberi yok. Oda gidiyor bakıyor. Siz kalkıyorsunuz bunu devlet sırrına sokuyorsunuz. Ortada bir Erdoğan sırrı var. Devlet sırrı falan yok. Amerika'dan geliyor silahlar Suudi Arabistan ve Katar'a. Buradan Türkiye'ye geliyor burdan yüklenerek Suriye'ye götürülüyor. Ne için? Müslümanlar bir birini öldürsün diye. Egemen güçler Ortadoğu'ya yerleşsinler diye. Yaptılar mı? Yaptılar. Türkiye oyuna geldi aldatıldı. Eğer bir yönetici çıkar da 'ABD beni aldattı derse' o gün görevini bırakması lazım...Gelen şehide sevinilir mi Allah aşkına. Şehit sayısı arttıkça hükümet sevinmeye başlıyor. Kahramanlık edebiyatı üretiyor bundan. Bizim topraklarımız değil onlar, yarın ordan geri geleceğiz. Dikkatli olun diyoruz." değerlendirmesini yaptı.

Başka bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Enis Berberoğlu'nun siyasi tutuklu şu anda. Karar verilmesi lazım. Anayasa Mahkemesinin karar vermesi lazım. Bunların serbest bırakılması lazım. Böyle saçmalık olmaz. Milletvekilleri hapse atılamaz. Suç işlemişse dönem sonuna bırakırsınız, dönem sonu gider yargılanır." diye konuştu.

- İnternete RTÜK denetimi

İnternete, RTÜK denetimi getiren tasarının Meclis'te kabul edilmesine ilişkin değerlendirilmesi sorulan Kılıçdaroğlu, şu görüşlerini paylaştı:

"Darbe dönemlerinde doğaldır. 20 Temmuz sivil darbesinden sonra kanun hükmünde kararnameler ile her şey dizayn ediliyor Meclis devre dışı bırakılarak. Beni üzen asıl nokta, Meclis Başkanı'nın buna itiraz etmemesi. Medya, yazarlar zaten kontrol ediliyordu. Beğenilmeyen kişiler tutuklanıyordu, haklarında soruşturma açılıyordu. Şimdi RTÜK'e bu yetkiyi verdiler. RTÜK şimdi sosyal medyayı da kendine göre denetleyecek. Ne yaparlarsa yapsınlar bu ülkenin halkı demokrasiyi sonuna kadar savunacaktır."

- Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi

Kılıçdaroğlu, şeker fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin soru üzerine, bugün Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı ile görüştüğünü aktardı.

Sendika yetkililerinin, "Şeker fabrikalarıyla ilgili üzerimize düşen bir özveri varsa yapmaya hazırız, yeter ki satmasınlar. Ücretlerimizi bile düşürmeye hazırız" dediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, "Türk Şeker İSO 500 listesinde en çok kar eden kuruluşlardan birisi. Niye zarar etsin? Nişasta bazlı şekere her türlü imkanı sağladılar. Kotayı yüzde 15'e kadar çıkardılar. Fransa yüzde 1 bile kullandırmıyor, halkının sağlığını düşünüyor. Hani bunlar milleti düşünüyorlardı." değerlendirmesini yaptı.

- 2019 seçimleri

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "2019 seçimleri cumhurbaşkanı adayınız ve yerel yönetimler adaylarınız için seçmeniniz sizden somut işaret ve mesajları ne zaman beklemeli?" sorusu üzerine, "Bazı yerlerde belediye başkanı adaylarımızı gayri resmi olarak belirledik zaten. O adaylarımız şu an çalışıyorlar. Yüksek Seçim Kurulu takvimi açıkladıktan sonra isimleri bildireceğiz. Bu konuda örgütlerimiz çalışıyor. Demokrasiyi savunan, tek adam rejimine karşı çıkan diğer partilerle de diyaloğumuz devam ediyor." dedi.

Saadet Partisi'nin ittifaka katılıp katılmayacağına ilişkin soruya da Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

"Onu bilmiyorum. Ben diğer partilerle ilgili bir şey söylemek gibi hadsizlik yapmak istemem. Her partinin düşüncesine, duruşuna, saygı gösteririz. Onlar demokrasiyi savunuyor biz de demokrasiyi savunuyoruz. Dolayısıyla zaman zaman birlikteliklerimiz olabilir ama bu birliktelik bir ittifak mı başka bir şey mi olur bu ayrıntıları göreceğiz. Saadet Partisi, İYİ Parti, Demokrat Parti, Vatan Partisi, Özgürlük ve Dayanışma Partisi, DSP var. Artık demokrasi koalisyonu mu başka bir şey mi? Burada da herkesin üzerinde ittifak edeceği bir isim, deyim, slogan bulmak gerekiyor."

(Bitti)

En Çok Aranan Haberler