CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın son zamanlarda cumhuriyet tarihinde görülmemiş biçimde din eksenli bir siyaset yaptığını savunarak, "Kültürü parçalarsanız, bunun içinden sadece dini alıp, bununla toplumu bütünleştirmeyi ve bir arada yaşama kültürünü sağlamayı düşünürseniz, milleti parçalamış olursunuz. Milleti oluşturan ana harcı Sayın Başbakan yeniden karmak istemektedir. Bu harcın içinde milleti oluşturan bütün diğer manevi değerler bir kenara atılarak, sadece ana malzeme olarak din konulmaktadır" dedi.
Hamzaçebi, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Erdoğan'ın son 2 aylık siyasetine bakıldığında cumhuriyet tarihinde eşi benzeri görülmemiş şekilde din eksenli bir siyaset yürüttüğünü ileri sürdü. Toplumun din, inanç konularında kutuplaştırıldığını savunan Hamzaçebi, "Sayın Başbakana göre dinin sahibi sadece kendisi ve AK Partililerdir. Din eksenli bir siyaset Türkiye'ye damgasını vururken Adıyaman'da Alevi vatandaşların kapılarına işaret konulmaktadır. Bunlar din eksenli kutuplaştırma siyasetinin sonuçlarıdır. Sayın Başbakan hiçbir bahane aramasın, bu tablonun sorumlusu kendisidir" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın çözüm olarak elindeki Kuran'ı Kerim'i gösterdiğini belirten Hamzaçebi, özellikle milli eğitim yasasının gündeme gelmesi ve TBMM'de son şeklini almasından bu yana Başbakanın ağzından Kuran-ı Kerim'i düşürmediğini söyledi. Alevi vatandaşların evlerine işaret konulmasıyla kendini gösteren ayrıştırma, kutuplaştırma siyasetinin sonuçlarına karşı Başbakanın çözüm olarak sunduğunun 'din' olduğunu belirten Hamzaçebi, "Elinden Kuran-ı Kerim'i düşürmeyen Sayın Başbakan bununla ayrıştırma,
kutuplaştırma siyasetinin önleneceğini söylemektedir. Yani bir yandan neden olduğu bir konuyu, öte yandan aynı nedene dayanarak çözmek istemektedir" diye konuştu.
"BAŞBAKAN MİLLETİ OLUŞTURAN HARCI YENİDEN KARMAK İSTİYOR"
Milleti kültür denilen kavramın oluşturduğunu ve kültür kavramının içerisinde, din ve diğer bütün değerlerin bulunduğunu vurgulayan Hamzaçebi, "Kültürü parçalarsanız, bunun içinden sadece dini alıp, bununla toplumu bütünleştirmeyi ve bir arada yaşama kültürünü sağlamayı düşünürseniz, milleti parçalamış olursunuz. Milleti oluşturan ana harcı Sayın Başbakan yeniden karmak istemektedir. Bu harcın içinde milleti oluşturan bütün diğer manevi değerler bir kenara atılarak, sadece ana malzeme olarak din konulmaktadır" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın kendi siyasetini aklayabilmek ve topluma iyi olarak sunabilmek amacıyla CHP ve tarihini hedefine koyduğunu belirten Hamzaçebi, Erdoğan'ın tarihten verdiği örneklerin çarpıtmalarla dolu olduğunu savundu. Başbakan Erdoğan'ın, İsmet İnönü'nün cumhurbaşkanlığı döneminde İtalya'ya gidecek bir heyetle ilgili Bakanlar Kurulu kararında imzası var diye, İnönü'yü faşistlikle suçladığını belirten Hamzaçebi, "Sayın Başbakana bugüne gelmesini öneriyorum. Sudan Cumhurbaşkanı olan ve bütün dünyanın dışladığı, on binlerce katledildiği Darfur katliamını gerçekleştiren El Beşir'i Ankara'da kucaklamıştır, sarılmıştır" dedi.
"BAŞBAKAN MUAVİYE ROLÜNDEN ŞİKAYETÇİ DEĞİL"
Milli Eğitim Yasası'ndaki düzenlemeye karşı İslam tarihinden Siffin Savaşı'nı örnek verdiklerini hatırlatan Hamzaçebi, bu savaşın İslam tarihinde bir kırılma noktası ve mezheplerin doğduğu savaş olduğunu söyledi. Sıffin Savaşı'na Kuran'ın alet edildiğini ve savaşı kaybetmekte olan Muaviye'nin ordusunun mızraklarının ucuna Kur'an sayfalarını takarak savaşı kazandığını belirten Hamzaçebi, İslam toplumundaki ilk bölünmenin o zaman gerçekleştiğini söyledi. Hamzaçebi, şunları kaydetti:
"Biz Başbakana bu örneği verirken 'Muaviye rolüne soyunma. Nasıl o zaman din siyasete alet edildiği için İslam toplumu bölünmüşse, şimdi siz de dini siyasete alet ederek Türk toplumunu böleceksiniz' dedik. Sayın Başbakanın verdiği cevap şu; 'Her iki tarafta da Sahabe-i Kiram var. Yani hem Hz Ali'nin hem Muaviye ordusunda Sahabe-i Kiram, yani Peygamber döneminde yaşamış insanlar vardı' diyor. Bizim eleştirimiz, 'Sayın Başbakan Türk toplumunu bölme, yanlış yoldasın, Muaviye rolüne soyunma' diyoruz; o başka bir şey söylüyor. Öyle anlıyoruz ki Sayın Başbakan Emevi Devletinin Muaviye rolünü üstlenmekten şikayetçi değil. Sayın Başbakanın o meydanlarda, toplantılarda kullandığı din anlayışı kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim'e de uygun değil. Dinimizde kin, öfke, düşmanlık var mıdır? Ama bunların hepsi Sayın Başbakanımın söyleminde var. Dinimizde demokrasinin temel değerleri olan eşitlik, özgürlük, adalet kavramları yok mudur? Vardır. Sayın başbakanda bunlar var mıdır? Yoktur."
Hamzaçebi, Başbakan Erdoğan'ın de kendine göre bir İslam dini yarattığını savunarak, "Sayın Başbakanı bu yanlış yoldan dönmeye davet ediyorum. Söylemleri toplumu bölmektedir, doğru bir yol değildir" dedi.
Hamzaçebi, bugün TBMM Genel Kurulu'nda görüşülecek olan Denetimli Serbestlik Yasasına da CHP olarak destek vereceklerini bildirdi. Hamzaçebi, ancak bu yasanın yargı reformu için değil, cezaevlerindeki aşırı yoğunluğun azaltılması için yapıldığını söyledi.
Başbakan Erdoğan'ın 12 Eylül davası ile ilgili CHP'ye yönelik eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Hamzaçebi, "Anayasa'nın geçici 15. maddesinin kaldırılması CHP'nin düşüncesiydi. AK Parti CHP'nin bu düşüncesini pakete dahil edilmiştir. Başlangıçta hazırladıkları pakette bu yoktu. Bir başka önerimiz daha vardı ama AKP tarafından kabul görmedi. Sayın Başbakanın eleştirisi samimi değil. Hedefine sürekli CHP'yi konuyor. Bütün kötülüklerin adresi olarak CHP'yi gösteriyor" diye konuştu.
Muaviye'nin de Hz. Ali ile yaptığı Sıffin Savaşı'nı kazandıktan sonra iktidarı ele geçirdiğini ve bütün hutbelerde Hz. Ali'nin kötülendiğini anlatan Hamzaçebi, "Sayın Başbakanın Salı günkü grup toplantıları da Muaviye dönemi hutbelerine benziyor" dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz