Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ergenekon davasında savcıların mütalaasını açıklamasının ardından eski Genelkurmay Başkan İlker Başbuğ’un da aralarında bulunduğu 64 sanık hakkında ağırlaşmış müebbet hapis istemini sert bir dille eleştirdi. Kılıçdaroğlu, “Buradan bütün milletime bir söz veriyorum. Ne kadar süre geçerse geçsin bu davaları sürdüren, adaleti katleden bu savcı ve yargıçlardan önünde sonunda hesabını soracağız” dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çanakkale’de on binlerin kucak kucağa yattığını ve onları her zaman saygıyla andıklarını söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dün 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma gününde yaptığı konuşmaya atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, “Başbakan Erdoğan orada önemli bir şey söylemiş aslında. Kendisini kutlamak lazım. Cümlesi şöyle; ‘Çanakkale ruhunu anlayamayan milleti de anlamaz, milliyeti de anlamaz, milliyetçiliği de anlayamaz’ demiş. Hani bu demiyor muydu, ‘biz her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık’ diye. Kesin kafasına bir taş düşmüştür, kesin” dedi.
“ADİL BİR YARGILAMA İSTİYORUZ”
Bugün gazetelerin manşetlerin de tek haber olduğunu ve Ergenekon dava sürecinde savcıların istediği müebbet hapislerin bulunduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, Ergenekon davasının başlangıç sürecini anlattı. Ergenekon davasının Ümraniye’de bir gecekondunun çatışından çıkan el bombaları ile başladığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Önce şu gerçeğin altını özenle çizmek isterim. Bir yerde el bombası bulunuyorsa onun yargı konusu olması kadar doğal bir şey olamaz. Onun soruşturulması kadar da doğal bir şey olamaz. Biz neden soruşturuyorsunuz, neden yargılıyorsunuz diye bir şey söylemiyoruz. Peki ne istiyoruz adil bir yargılama istiyoruz. Adalet dediğimiz kavramın içini boşaltmayalım diyoruz. Adalet herkes için lazımdır diyoruz” dedi.
“SİLİVRİ MAHKEMELERİNİN ADALET DAĞITMASINI BEKLEMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Sürecin geliş noktaları açıklayan Kılıçdaroğlu, demokratik bir ülkede , demokrasisi gelişmiş bir ülkede sıkı yönetim mahkemeleri ve Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin olamayacağını söyledi. CHP olarak iktidar oldukları zaman Devlet Güvenlik Mahkemeleri kaldıracağız dediği sözleri hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Doğal yargıç sistemini getireceğiz bu ülkeye. Sıkı yönetim mahkemeleri kalktı ama yerine Devlet Güvenlik Mahkemeleri geldi. Sonra adını değiştirdiler adını Özel Yetkili Mahkemeler yaptılar. Bu tür mahkemeler olağan üstü dönemlerin mahkemeleridir. Olağan üstü dönemlerin mahkemeleri adalet dağıtmaz. Onlar sadece güç odaklarına itaat edeler, iktidarın sopasıdır onlar. Toplumu şekillendirmek isterler. Bu nedenle Silivri’nin mahkemeleri bu bağlamda mahkemelerde. Bunların adalet dağıtmasını beklemek mümkün değildir” diye konuştu.
“SİYASİ İRADENİN BEKLENTİSİ DOĞRULTUSUNDA SAVCILAR VE YARGIÇLAR ATANDI”
İkinci konu olarak Özel Yetkili Mahkemelere özenle seçilmiş savcı ve yargıçların atandığını dile getiren Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Kim atadı bunları… Siyasi iradenin beklentisi doğrultusunda savcılar ve yargıçlar atandı. Benim isteklerimi yerine getireceksiniz aman ha adalet size ne, bırakın adaleti, siyasi otorite ne istiyorsa o talepleri yerine getireceksiniz diyen ve bunu kabul eden yargıçlar atandı. Bu bağlamdaki bir mahkeme adalet dağıtamaz. Buda ikinci konu bunu da özenle bir tarafa kaydedin. Bu mahkemeler ve burada görevli yargıçlar adaletsizlik dağıttıkları sürece yerlerinde kaldılar. Adalete uygun, yasalara uygun, hukukun üstünlüğüne uygun karar vermeye kalkan yargıçlar bu mahkemelerden devre dışı bırakıldı. Daha alt görevlere atanarak cezalandırdılar. Ama tutukluluğu sürdüren yargıçlar el üstünde tutuldu ve bunlar o mahkemede ‘siz görevinize devam edin, hiç meraklanmayın, siyasi iktidar olarak biz arkanızdayız’ diye bir mesajla yollarına devam ettiler. Buda üçünce konudur. Bu yargıçlar adalet dağıtmayacakları için hukukun üstünlüğüne inanmadıkları için Anayasa’ya da uymadılar. Anayasa’nın 90. maddesi var. Uluslararası hukuk esastır, iç hukukla uluslar arası hukuk çatışırsa uluslararası hukuk sözleşmeler esas alınır der. Ama bu yargıçlar Anayasa’nın 90. maddesini de görmezden geldiler. Ne gerek var. Biz bildiğimizi okuruz. Arkamızda kapı gibi iktidar var, dediler. Bunu da dördüncü şık olarak hafızalarımızda tutalım.”
“SİYASİ OTORİTENİN EMRİNDE YÖNLENDİRİLDİĞİ GAYET NET BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKTI”
Bu davaların temel özelliğinin siyasal iktidarın güdümünde yönlendirilmesi olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz 2008 yılında Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘Ben bu davaların savcısıyım’ dediğini hatırlatarak, “Böylece bu davaların siyasi otoritenin emrinde yönlendirildiği gayet net bir şekilde hiçbir tartışmaya yer vermeyecek şekilde ortaya çıktı” dedi.
Başbakan Erodoğan’ın davasının savcısıyım demekle beraber kendi özel makamını da ilgili savcıya tahsis ettiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, davaların son derece planlı olduğunu, savcıların ve yargıçların beklentilerinin siyasi otoritenin beklentilerine uygun yasalarına yasaları parlamentodan geçirerek bir süreci başlattıklarını belirtti.
Kılıçdaroğlu, “Hangi yasayı istiyorsun onu değiştirdiler, yönetmelik mi? İstiyorsun onu değiştirdiler. Siz yeter ki mahkumiyete odaklanın. Adaleti bırakın siz ceza vereceksiniz sadece. Biz size her türlü desteği vereceğiz dediler” diye konuştu.
Davalarda 44 gizli tanığın dinlendiğini de belirten Kılıçdaroğlu, yıllarını devlete ve devletin güvenliğine vermiş olan bir Genelkurmay Başkanı’nın gizli tanığının terör örgütü suçlusu olduğunu belirterek, hangi aklın bunu kabul edebilir diye sordu. Sürecin AK Parti iktidarın denetiminde ve gözetimin devam ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, “O kadar ki, gizli tanıklar çıkıyorlar, tutuklu diyor ki ben şu gizli tanığa soru sormak istiyorum. Hayır sen soramazsın diyorlar. Kendisi suçlanıyor, kendisi soru soramıyor. Yargıç buna izin vermiyor. Bu mahkemenin adalet dağıttığını düşünüyoruz biz” dedi.
“İLK KEZ BİR GENELKURMAY BAŞKANI TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYESİ DİYE TUTUKLANDI”
İlk kez bu davalarda bir Genelkurmay Başkanı’nın terör örgütü üyesi diye tutuklandığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, yıllarını terörle mücadele vermiş bir kişi, teröre yardım ettiği, yataklık yaptığı, hükümeti devirdiği ve abuk sabuk suçlardan tutuklandığını söyledi. Bu davada hayatı boyunca yan yan yana gelmemiş, telefonla da konuşmayan bir grup insanın örgüt diye bir araya getirildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Dünya görüşleri farklı bunların. Sokakta görseler birbirlerini tanımazlar ama bunların tamamına dendi ki 'siz terör örgütü mensubusunuz sizi tutukladık, gözaltına aldık ve şimdi de müebbetle yargılanacaksınız' diyorlar. Eğer böyle bir tablo ortaya çıkıyorsa hepimizin bu tablo üzerinde düşünmesi gerekiyor. Bir adaletin gerçekleşmesi için gerek savcılığın, gerek savunmanın yada sanıkların getirdikleri kişilerin dinlenmesi lazım. Yani tanıkların dinlenmesi lazım. Savcıların getirdiği bütün tanıklar dinleniyor ama tutukluların getirdikleri tanıklar yargıç izin vermiyor ve dinlenmiyor. Oysa yasalara göre bunların dinlenmesi lazım. Yani açıkça yasalar çiğneniyor. Kendisini savunan insanlar ana davası konusu sonuçlanmadan 30 yıla mahkum edildiler. Düşüne biliyor musunuz ben kendimi savunacağım sen niye kendisi savunuyorsun diye mahkum ediliyor ve duruşmalardan men ediliyor. Nasıl bir adalettir, nasıl bir anlayıştır, nasıl bir yargılamadır. Kendimi savunacağım kendimi savunduğum için 30 yılı aşkın bir süre mahkumiyet alıyorum.”
“MAHKEMEDE AVUKATLAR KONUŞTURULMUYOR”
Delilerin mahkeme tarafından bilir kişi heyetine gönderilmediğini de aktaran Kılıçdaroğlu, böyle adalet olmayacağını söyledi. Mahkemeye sunulan belgelerin sahte olduğunu defalarca kez söylendiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, bunların ispat edilmesine rağmen mahkemenin mahkum ettiğini belirtti. Bir davanın sağlıklı yürümesi için hakiminin, savcının ve savunma makamındaki avukatın olmadığı zaman orada adaletin gerçekleşemeyeceğini de ifade eden Kılıçdaroğlu, mahkemede avukatların konuşturulmadığını kaydetti.
“YARGIÇLAR VE SAVCILAR DERS ÇIKARMALARI LAZIM”
Avukatlara getirilen kısıtlamalar üzerine İstanbul Barosu’nun olaya el koyduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, avukatlara sınırlama getirildiği için mahkemeye giden İstanbul Barosu’nun düştüğüne dair dava açıldığını belirtti. İstanbul Barosu’nun Pazar günü olağan üstü toplandığını aktar Kılıçdaroğlu, “O yargıçların ve savcıların o toplantıdan ders çıkarmaları lazım. O genel kurulun tokadı bir şamar gibi adaletsizliğe yansıyacaktır” dedi. Yargılama sürecinde pek çok hasta tutuklunun ölüme terk edildiğini de vurgulayan Kılıçdaroğlu, “İnsan hayatı kadar önemli ne olabilir. Savaşta bile yaralanan düşman askerleri alınır tedavi edilir. Bu insanlar savaşta değil. Bunlar tutuklu ve mahkumda değil. Bunları ölüme yatırıyorsunuz” diye konuştu.
Yargıçtan beklenenin tarafsız olması olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, yargıcın vicdanıyla karar vermesi gerektiğini söyledi. Yargıcın vicdanı ile karar vereceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, yargıcın tarafsızlığı kuşkuluysa o mahkemeden çekilecek.
“120 MİLYON WORD BELGENİN OKUNMASI İÇİN 228 YIL GEREKLİ”
Bu davadaki belgelerin sayısının 120 milyon olduğunu açıklayan Kılıçdaroğlu, “120 milyon adet Word belgesi buluyor. Şimdi vatandaşlarıma soruyorum; 120 belgeyi hangi savcı hangi yargıç adam gibi okudu ve kararını verdi. 120 milyon belge var. İnsaf ya, insaf. Arkadaşlarım bir hesap yaptılar 120 milyon belgeyi görmek ve okumak için 228 yıla ihtiyaç var. 228 yıl dolmadan o belgeyi göremiyor , okuyamıyor ve kararını veremiyor. Peki arkadaşlar buna yargılama denir mi? Bugün bütün gazetelerde haber. Davanın savcısı bu konuda konuştu mu, hayır hiç konuşmadı. Adalet farklı bir şeydir. Bakın biz suçluları savunmuyoruz, suçluları da hiçbir zaman savunmadık. Bizim istediğimiz tek şey kimin suçlu olup olmadığına karar verecek yargının adalet dağıtması gerekir. Adil olmayan mahkeme devletin dibine konmuş dinamit gibidir. Eğer bir ülkede adalet yara alırsa, devlet yara alır. Adalet çok önemli bir kavramdır. Soylu bir kavramdır. İnsanoğlunun bulduğu en önemli yüce kavramlardan biridir. Adaleti yok ederseniz devleti yok edersiniz. Adalet bu kadar önemlidir” dedi.
“SAVCI VE YARGIÇLARDAN ÖNÜNDE SONUNDA HESABI SORACAĞIZ”
“Bu davalara bakan savcılara ve yargıçlara, savcı ve yargıç dediğim için gerçekten düzgün, gerçekten onurlu, gerçekten yürekli, gerçekten vicdan sahibi yargıçlardan ve savcılardan özür diliyorum, bir isim benzerliği var orada” diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Çünkü bir kişinin yargıç olması kolay bir olay değildir. Savcı olması da kolay bir olay değildir. Buradan bütün milletime bir söz veriyorum. Ne kadar süre geçerse geçsin bu davaları sürdüren, adaleti katleden bu savcı ve yargıçlardan önünde sonunda hesabını soracağız. Bu ülkede olan her yurttaşın adalet talebi var ve biz onun önünde yürüyen bir partiyiz. Hiçbir ayrım yapmadık. Siz yargıyı katlediniz, adaleti katlediniz kendisinize yargıç ve savcı dediniz. Siz yargıç da değilsiniz, savcı da değilsiniz. Siz siyasal iktidarın taşeronluğunu yapıyorsunuz. Bunu herkes biliyor. Bu mahkemeler hukuk dağıtan mahkemeler değil. Bunların verdiği kararların toplum vicdanında meşruluğu yoktur.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz