CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Yunanistan'ın, uluslararası anlaşmalarla silah ve asker bulundurulmaması kararlaştırılan hangi adaları silahlandırdığını Altay, Türk Silahlı Kuvvetlerinin söz konusu silahlandırmayı ne zaman tespit ettiğini ve Türkiye'nin bu konuda hangi adımları attığını sordu. Altay, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'a, "Sayın Bakan bu durum saray kabinesinde konuşuldu mu? Bakanlar bu durumu biliyor mu? Yoksa dar bir toplantıda mı konuşuldu?" sorusunu yöneltti.
Altay, Milli Savunma Bakanı Akar'ın bu konuda TBMM'yi bilgilendirmesini de istedi.
"Türkiye'de yargı kararları tartışılır olmaktan çıktı, ürküten hale geldi." diyen Altay, hukuk devletinin ortadan kalktığı bir ülkede demokrasiden, dolayısıyla can ve mal güvenliğinden bahsedilemeyeceğini öne sürdü.
Altay, "Yargıya müdahale konusunda, hepsini itham etmem mümkün değil, çoğunlukla hakimler, özellikle siyasi davalarda 'Ben nasıl bir karar verirsem Erdoğan'ın öfkesine ve sertliğine maruz kalmam' endişesi taşıyor. Maalesef üzülerek söylüyoruz, yargı bu noktaya geldi. Erdoğan'ın 'manevrayla tahliye ettiniz' açıklaması yapması, Türkiye'de yargı bağımsızlığının fiilen sona erdiğinin açık, katı, kesin bir delilidir." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Osman Kavala için "Soros'un Türkiye ayağıdır" dediğini anımsatan Altay, Erdoğan'ın 2003'te Davos'ta Soros ile fotoğrafını göstererek, "Bu neyin ayağı? Kim, ne kadar Soros'a yakın? Bu fotoğraf herhalde bunu en güzel şekilde kanıtlıyor." ifadelerini kullandı.
CHP'li Altay, "Pelikancılar ile Adalet Bakanı arasında bir çatışma bulunduğu" iddiasını dile getirerek, "Bir çatışma mı var ki mahkemeler sabah beraat ettirdiğine, akşam müebbet, sabah müebbet verdiğine akşam beraat verebiliyor? Yargı üzerinde bir manipülasyon mu yapılıyor?" diye sordu.
Osman Kavala'nın dosyasına bakacak istinaf mahkemesindeki hakimler ve istinafın kararına bakacak Yargıtay üyeleri için üzüldüğünü belirten Altay, "Umarım ve dilerim ki hukuk ne emrediyorsa onu yapsın. Üzerine atılı suçtan delil varsa en ağır ceza verilsin. Delil yoksa Erdoğan'ın hükmüyle ceza verilirse o da bir vahim tablodur." ifadelerini kullandı.
İktidarın yargı kararlarını adliyelerin tebellüğ ettiğini iddia eden Altay, "Türkiye'de yargıçların, yargılamayı yapan sarayın hükmünü yerine getirdiğini, prosedür tamamladığını" ileri sürdü.
Altay, hükümete, 15 Temmuz darbe girişiminin planlayıcıları arasında gösterilen Osman Kavala dışında kimlerin bulunduğunu da sorarak, "Hukuk devletine yönelik bu tasallut, baskı, Türkiye'de devletin çürüdüğünün de somut bir belgesidir. Kabul edilebilir bir durum değildir." diye konuştu.
Engin Altay, partisinin yanlışı ve hırsızlığı söyleyip geçmediğini, iddialarının arkasında olduğunu ve takip ettiğini dile getirdi.
Başkentgaz AŞ tarafından yapılan bağış konusunda Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık'ın açıklamalar yapmaya devam ettiğini belirten Altay, gelirlerinde son yıllarda görülen yüksek artış oranına yönelik soruya Kurumun "yurt dışı gelirlerinin arttığı" cevabının verildiğini söyledi.
Elindeki tabloları gazetecilere gösteren Altay, bu açıklamanın gerçeği yansıtmadığını, Kızılay'ın yurt dışı gelirinin olmadığını da öne sürdü.
Başkan Kınık'ın açıklamalarını "özrü kabahatinden büyük" olarak nitelendiren ve daha fazla açıklama yapmamasını isteyen Altay, söz konusu bağışın "yüklemeli bağış" olduğunu ancak yasal olarak Kızılay'ın bu tür bir bağış kabul edemeyeceğini kaydetti.
Altay, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu bu konuda göreve çağırarak, "İstanbul'da küçük bir hemşehri derneğinin defterlerini tane tane inceleten İçişleri Bakanı, Kızılay'ı neden incelemiyorsun? Gel, Kızılay'ı bu kirlilikten kurtar." dedi.
Kızılaya ilişkin bir soru üzerine Altay, "Bu kadar kepazeliği ortaya dökmüşüz. Hukukun üstünlüğüne inanan bir namuslu savcı yok mu bu ülkede?" sorusunu yöneltti.
Başvuru yapmaları halinde muhatap olacakları savcı için endişelendiklerini de dile getiren Altay, "Biz dilekçe versek, o savcının da ekmeğiyle oynayacağız. Dilekçeyi aldığı an sürgündedir ya da HSK hakkında soruşturma açacak. Şu geldiğimiz hale bakın, yazıklar olsun." ifadelerini kullandı.
Altay, bir gazetecinin İdlib'deki gelişmelere ilişkin sorusunu yanıtlarken, Türkiye'nin bölgedeki hak ve menfaatleri konusunda Rusya ve ABD'ye pabuç bırakmaması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin bir coğrafi bölge için Rusya ve ABD'ye aynı şeyleri söylemesi gerektiğini vurgulayan Altay, bir tarafa ayrı, diğer tarafa ayrı söylemin Türkiye'nin başını ağrıtacağını ifade etti.
"Erdoğan'a rağmen Türkiye büyük bir ülkedir." diyen Altay, hükümetin Suriye politikasının ülkeye büyük zarar verdiğini, İdlib'de bekleyen 1 milyon mülteci adayı arasında 10 bin teröristin bulunduğunu savundu. Altay, "Hükumetin yeni hatalar yapmaması için Putin ve Trump'a değil, CHP'ye kulak vermesini de tavsiye ediyoruz. CHP'ye kulak verirse, yeni şehitlerimiz olmaz, Türkiye bölgede yeniden saygın, güçlü, aktör ülke olur." dedi.
Altay, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün açıklamalarına ilişkin bir soruyu yanıtlarken, Gezi olaylarına ilişkin açıklamalarının siyaseten değeri ve önemi olduğunu belirtti.
Gezi olaylarına o dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan dışında yüksek perdeden tepki gösteren siyasi lider olmadığını vurgulayan Altay, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Gezi Parkı bir çığlıktır, haykırışın sembolleştiği yerdir." açıklamasını yaptığını söyledi.
Altay, Gezi olaylarının "darbe" olarak nitelendirilmesinin doğru olmadığını savunarak, "O zaman Türkiye'de 40 milyon darbeci vardır. Türkiye nüfusunun yarısının gönlü, kalbi ya da vücudu Gezi'deydi." ifadelerini kullandı.
"Erdoğan'a bu gezi paranoyasından kurtulmasını tavsiye ediyorum." diyen Altay, Gezi'de vandallık yapanların da şimdi FETÖ'den tutuklanan devlet yöneticileri olduğunu savundu. Altay, "Devletin aracını gerecini yakan da peçeli ajan ve provokatörlerdi. Sayın Gü'ün Gezi ile ilgili değerlendirmesi kimseyi şaşırtmamalıdır. O zaman da Sayın Gül benzer açıklamalar yaptı." diye konuştu.
Engin Altay, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş'un İş Bankasındaki CHP hisseleri konusundaki değerlendirmelerinin sorulması üzerine "Mustafa Kemal Atatürk'ün şuurunu, bilincini sorgulamak Sayın Kurtulmuş'un haddi değildir. Büyük bir hadsizlik yapmıştır." dedi.
Atatürk'ün kendi kurduğu Atatürk Orman Çiftliği'ni Hazineye devrettiğini anımsatan Altay, İş Bankasındaki CHP hisselerinin devredilmesine yönelik işlemin hayata geçmeyeceğine inandığını ifade etti.
Altay, "Erdoğan, sen İş Bankası ile uğraşacağına işsizlikten intiharlarla uğraş. Sen aklın sıra İş Bankası'na çökeceksin. AK Parti'yi siyaseten çok zora sokar ama Türkiye ekonomisini felç eder." sözlerini sarf etti.
Atatürk'ün vasiyetinin sorgulanmasının doğru olmayacağına işaret eden Altay, Atatürk'ün son arzusu üzerinden politika yapılmasının aymazlık olduğunu söyledi.
CHP'li Altay, başka bir soru üzerine de "Yakın zamanda FETÖ ile yüz yüze görüşen tek siyasi aktör Erdoğan'dır. Erbakan görüşmemiştir, Sayın Kılıçdaroğlu da Sayın Bahçeli de bildiğim kadarıyla görüşmemiştir. 'Sadece Erbakan görüşmedi.' demek, Sayın Bahçeli'ye de yapılmış bir haksızlıktır." ifadelerini kullandı.
Engin Altay, siyasette üçüncü bir blok oluşturulmasına yönelik söylemlerin anımsatılarak değerlendirmesinin sorulması üzerine, yeni bir blok kurulması yerine Meclis'e hesap veren bir sistem kurmanın doğru olacağını söyledi.
Altay, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin AK Parti ile ittifakının ebedi olmadığını savunarak, "Sayın Bahçeli'nin 3 yıl önce Erdoğan'a söylediği sözleri şimdi ağzıma alamam. Üç gün sonra Erdoğan'a Sayın Bahçeli'nin aynı şeyleri söylemeyeceğinin garantisi yok. Siyasette her şey mümkündür, hiçbir şey imkansız değildir." diye konuştu.
(AA)