Bartın’daki madende yaşanan grizu patlamasının yankıları sürerken CHP’li vekilin iddiaları gündem oldu. Halk TV'de İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah programına konuk olan CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz yayına bir valiz dolusu Sayıştay belgesi ile katıldı. Bartın'daki maden faciasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yavuzyılmaz, kader demenin fazla iyimserlik olacağını belirterek bilimin gerektirdiği ve tarif ettiği tedbirlerin alınması durumunda bu sektörde kömür üretimi yapmanın mümkün olduğunu söyledi. Yavuzyılmaz "Avrupa'yla Almanya ile kıyaslandığında ki Almanya bir dönem 360 bin maden işçisi ile çalışan bir ülke... Bu ülkede hiçbir maden kazası yaşanmıyor ancak söz konusu Türkiye olduğunda TTK'nın madenleri olduğunda maalesef dehşet verici bir felaketle karşı karşıya kalıyoruz" dedi.
Canlı yayına küçük bir valizle katılan Yavuzyılmaz, valizin içinde Sayıştay raporları olduğunu söyledi ve valizin içindeki belgeleri tek tek masanın üzerine bıraktı.
TTK'nın KİT olduğunu ve devlete ait bir şirket olduğunu vurgulayan Yavuzyılmaz, buranın da KİT Komisyonu tarafından denetlendiğini söyledi. Sayıştay raporlarının da internette yayınlanmadığını ifade eden Yavuzyılmaz, Sayıştay'ın denetim alanına giren 101 adet devlete ait şirketin olduğunu belirtti. Yavuzyılmaz, bu şirketlerin raporlarının KİT Komisyonu'na ilgili yılın Ocak ayının başında sunulduğunu ifade etti.
Dedesinin de madenci olduğunu belirten Yavuzyılmaz, TTK'da 3 bin 750 maden şehidi olduğunu söyledi. CHP’li vekil diğer özel sektör sahalarıyla bakıldığında ise madende hayatını kaybedenlerin sayısının 5 bine ulaştığını iddia etti.
Küçükkaya'nın "Bu belgelerde, raporlarda, Sayıştay ki Yüksek Yargı organı... Denetim görevi yapıyor. Özet olarak ne var bu raporlarda?" sorusunu yanıtlayan Yavuzyılmaz şunları söyledi:
“Öncelikle her geçen yıl Sayıştay raporlarının daha fazla filtre edildiğini ve sansürlendiğini söyleyelim. Sansürlenmiş haliyle raporlarda ne var bakalım... Madencinin kaderi dediğimiz ama kaderini gülücüklerle tarif etmediğimiz... Cumhurbaşkanı'nın 'madencinin kaderi' dediği ve onların canını alan tedbirsizliğin bulgularını Sayıştay raporlarında görüyoruz.
2019 yılı TTK Amasra Denetim Raporu bize ne anlatıyor? Adeta bu rapor 14 Ekim 2022'de yaşadığımız felaketin bir habercisi. Diyor ki bulguda '2019 yılında müessesenin dengelenmiş üretim derinliği eksi 300 metre olmuştur' yani deniz seviyesinin 300 metre altında kömür üretimi yapılmaktadır diyor. Bu derinleşme ani gaz degajı yani gaz püskürmesi ve grizu patlaması gibi ciddi kaza risklerinin artmasına neden olmaktadır. Çalışılan damarların tamamında gaz içeriklerinin yüksek olduğu dolayısıyla degaj kapasitelerinin de yüksek olduğu arıza zonlarındaki riskin de arttığı bilinmektedir' diyor. Ve aynı zamanda gaz içerikleriyle ilgili değerleri tablo halinde ölçmüş Sayıştay ve tabloda da bu değerleri paylaşıyor.
Ve diyor ki bu tabloda 'Grizu patlaması gibi kaza riskleri artmıştır. Titizlikle mevzuat hükümlerini ve kurum degaj yönergesini uygulayın' diyor. Uyarıyor.
Sayıştay raporunda yazıyorsa eksiği tespit etmiş demektir. Uyarıyor demektir.”
İsmail Küçükkaya'nın "Peki bu uyarının gereği yerine getirilmiş mi?" sorusuna da yanıt veren Yavuzyılmaz şu ifadeleri kullandı:
Bu sorunun yanıtını 14 Ekim'de Amasra'da gördük. Eğer gereği yerine getirilmiş olsa bu felaket olmamalıydı. Gereği yerine getirilmedi ki, birçok tedbir eksik bırakıldı ki bu patlama gerçekleşti.
Küçükkaya'nın "Bu kaza önlenebilir miydi?" sorusu üzerine Yavuzyılmaz, "Bu kaza önlenebilirdi. Sayıştay raporları var olan bütün eksikleri zaten yazıyor. Sayıştay bu patlamanın olduğu kotu yani eksi 300 kotunu belirtiyor. Neredeyse patlamanın olacağı yerin haritasını çizmiş. Tek bir eksiği var bu raporun o da patlamanın olacağı tarihi yazmamış" dedi.