Chp Lideri Kılıçdaroğlu: “başkanlık Sistemi Yapay Bir Tartışma”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gündeme getirdiği ‘başkanlık sistemi’ tartışmalarının yapay tartışmalar olduğunu değerlendirerek, Türkiye’de başkanlık sisteminden önce çözülmesi gereken birçok sorunun olduğunu ve tartışmaları doğru bulmadığını söyledi.

Suriye’de görev yaptığı sırada esir düşen gazeteci Cüneyt Ünal’ın ailesi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na teşekkür ziyaretinde bulundu. Parti Genel Merkezi’nde Ünal’ın ailesini kabul eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Pakistan ziyaretinde dile getirdiği, terör örgütü üyeleri eğer silah bırakırlarsa başka ülkelere gidebilirler açıklamasını sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Bu yeni bir açıklama değil. Öteden beri üzerinde durulan konulardan birisidir. Silah bırakıp başka bir ülkeye giderse zaten bizim söyleyeceğimiz fazla bir şey yok. Terör sonlanmasını isteriz. Silah bırakıp başka bir ülkeye gidip normal yaşamlarını sürdürürlerse bundan ayrıca memnuniyet duyarız” dedi.

Başbakan Erdoğan’ın “Başkanlık Sistemi” açıklamalarının da sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, Başkanlık sisteminin yapay bir tartışma olduğunu dile getirerek, “Bu ülkede işsizliği konuşalım. Atanamayan öğretmenleri konuşalım. Patates üreticilerin sorunlarını konuşalım. Besicilerin sorunlarını konuşalım. Dünya kadar sorunumuz var. Çözülmesi geren sorunlar var. Bunları çözelim. Az önce Cüneyt’in işsizlik sorunun konuştuk. Bir kişi değil, milyonlarca var böyle işsizlik sorunu çeken. Biz bütün bunları bırakmışız, yapay bir gündemin peşinden gidiyoruz. Son yapılan kamuoyu anketlerinde ‘başkanlık sistemini’ halkın istemediğini gösteriyor zaten. Neden bu tartışmaya giriyoruz, gerçekten anlamakta zorluk çekiyorum. Ülkenin sorunları var. Parlamenter sistemi güçlendirmemiz gerekir. Bakın parlamenter sisteme. Parlamenter sistem yürütme organın baskısı nedeniyle yetere kadar sağlıklı çalışmıyor. Yürütme organın baskını sağlayan yasalar, hangi yasalar, 12 Eylül yasalarıdır. Bunlara kaldıralım. Evet kaldıralım. Oturup bunun üzerinde düşünmemiz lazım. Siyasi parti yasası partiler yasasını değiştirmemiz lazım. Bir kişi gidecek 550 milletvekilini seçmek için oturup kendisi liste yapacak. Halkın iradesi yok. Halk kendi milletvekilini seçmeli. Vatandaş inandığı ve güvendiği milletvekili seçmelidir. Bunun yolunu bulmamız lazım. 12 Eylül yasalarını kaldırmalıyız. Vatandaşa demeliyiz ki; Urfa’da mı, Hakkari’de mi, Tekirdağ’da mı, Bingöl’de mi, Çankırı’da mı, Çorum’da mı? Vatandaş kimi milletvekili görmek istiyorsa kendi özgür iradesi ile milletvekilini seçebilmeli. Biz bunlara yapmalıyız. Biz bunları yapmıyoruz, benim yetkim kalsın yeterli değil biraz daha bana yetki verin. Verdiğiniz yetkilerle Türkiye’nin dış politikasının nereye geldiğini hep beraber görüyoruz. Bataklığa sürüklenen bir Türkiye var. Barış içinde yaşıyoruz bütün komşularımızla, şimdi bütün komşularımızla savaşın eşiğine geldik. Dışarıdan füze getirtiyoruz. Rusya bir taraftan, İran bir taraftan, Irak bir taraftan bizi düşman ilan etmeye başladı. Bu ülkede barış içerisinde komşularımızla huzur içerisinde yaşamak varken Türkiye’den neden birden bire savaşın göbeğinde kendisini buluyor. Oturup vatandaşlarımızın kendisine sorması lazım bunu. Bir hükümet ülkeyi barışa, huzura götürür. Herkesin çalışabileceği, üretebileceği bir Türkiye varken, herkesin diken üstünde oturduğu bir Türkiye’yi neden ve nasıl yarattık. Sormamız gereken sorular bu… Bunlar yetmiyormuş gibi başkanlık tartışmaları, o yetmiyor devrim yasaları, o yetmiyor başka yasalar… Bunlar doğru değil” diye konuştu.

Anadilde savunma ile ilgili parti içerisinde görüş ayrılıklarının olup olmadığının sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Her milletvekili önerge verirken grubun onayını alır. Kanun teklifi verirken grubun onayını alır. Araştırma önergesi verirken, gensoru verirken grubun onayını alır. Grup yönetiminden geçerse kabul olur. Grup yönetimden geçmezse ret olur. Bunun parti içerisinde ayrılıp veya gayrılık olarak yorumlamamak lazım. Sadece Hüseyin Ünal’ın verdiği teklifi değil, önerge veren pek çok arkadaşımızın önergeleri de kabul edilmemiştir. Bunun parti içerisinde ayrılık olarak değerlendirilmemelidir.”