CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, hükümetin terör örgütü DAEŞ'le mücadele konusunda geç kaldığını belirterek, "Buradan bir kez daha hükümete açık bir çağrıda bulunuyoruz, sadece Cerablus'ta değil, kendi topraklarımız içerisinde de IŞİD'le samimi bir mücadeleye davet ediyoruz." dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli de operasyonla ilgili olarak "MHP, Celabrus’a yönelik başlatılan askeri harekatı çok olumlu bir gelişme olarak görmekte ve bütünüyle desteklemektedir." dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında haftalık olağan toplantısını gerçekleştirdi.
Toplantının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Böke, yine şehit haberleriyle kalplerin kanadığını belirtti.
Bugün de 5 şehit verildiğini anımsatan Böke, şehitlere Allah'tan rahmet, Türk milletine de başsağlığı diledi.
CHP olarak bugün yaşanan her şeyi büyük bir endişe ile izlediklerini aktaran Böke, "Sabaha karşı başlayan sınır ötesi harekatta, Suriye'ye giriş yapmış olan askerlerimiz, evlatlarımız sağ salim vatanlarına bir an önce geri dönsün, temennisi içerisindeyiz." dedi.
Böke, şöyle devam etti: "IŞİD, bölge ve Türkiye için en önemli tehdit unsurlarından biri olmaya devam ediyor. Şunu çok açıkça ortaya koymalıyız, IŞİD bir canavar. Bu canavarla içeride ve dışarıda mücadele konusunda maalesef geç kalındı. Uluslararası hukuk ve BM kararları karşısında IŞİD'le mücadele edilmesi doğrultusunda atılan adımların mutlaka uluslararası toplum ve bölgesel aktörler tarafından desteklenmesi gerekir. Bu örgüt Türkiye'nin başucunda, hemen sınırımızın ötesinde örgütlenmiş, doğrudan halkımıza ve halkımızın akrabalarına kastetmektedir. Biz bu canavar ortaya çıktığı günden beri, bu canavar bölgemize ve evimize musallat olduğundan beri, ilk günden beri, Türkiye'nin bu konuda aktif bir mücadele yürütmesi gerektiğini ifade ettik. Bunun altını çizmeye de devam ediyoruz. Hem içeride hem dışarıda bu tehdidin bertaraf edilmesine yönelik somut önerilerimize açık bir şekilde ortaya koyduk."
"Canlı bomba eylemcileri bilinmelerine rağmen..."
Aynı mikrofondan yaklaşık 2 yıl önce Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Gelin askerimizin kara harekatını Kobani'nin kurtarılması ve IŞİD'in buradan sürülmesi için sınırlandıralım, böylece halkımızın akrabalarını koruyalım. Bu hedefin gerçekleşmesiyle askerimizi derhal geri çekeceğimizi de taahhüt edelim." dediğini aktaran Böke, bu cümlelere karşılık Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ise "Aklınız size kalsın" dediğini kaydetti.
Ayrıca DAEŞ'le mücadele noktasında ortaya koydukları bütün somut tespitlerin de her zamanki vurdumduymaz yaklaşımla karşılandığını savunan Böke, "O size kalsın denen aklımız eğer birazcık dinlenmiş olsaydı ne Suriye felaketine sürüklenirdik ne Suriye bu felakete sürüklenirdi ne IŞİD Türkiye'de örgütlenirdi ne de biz katledilen canlarımızın arkasından ağlar halde bulmazdık kendimizi." diye konuştu.
"Öyle ki IŞİD'e 70 ilden katılıma göz yumuluyor."
İktidarın, DAEŞ'le mücadele etmek yerine, bu canavarın büyümesine göz yuman aktörlerin başında geldiğini ileri süren Selin Sayek Böke, sözlerini şöyle sürdürdü: "Öyle ki IŞİD'in bir terör örgütü olduğuna dair, IŞİD'in ekonomik faaliyetlerine ilişkin BM'nin aldığı karar dışında Türkiye mevzuatında herhangi bir hüküm yok. Öyle ki siyasi irade, Irak Şam İslam Devleti adıyla kurulan terör örgütünün ismini dahi telaffuz edemiyor. Öyle ki IŞİD'e 70 ilden katılıma göz yumuluyor.
Öyle ki Türkiye içindeki IŞİD hücrelerinin sistematik bir takibinden ve takip edilenlerle sistematik bir mücadelen söz etmek maalesef mümkün değil. İstanbul'un göbeğinde IŞİD piknik düzenliyor. Türkiye çapında IŞİD dergi basıyor ve bu dergide farklı sivil toplum kuruluşlarını ve bu kuruluşların mensubu vatandaşlarımızı açıkça hedef gösteriyor. Gazeteciler, akademisyenler, sanatçılar tutuklanırken, IŞİD üyeleri hukuk tarafından serbest bırakılıyor. Canlı bomba eylemcileri bilinmelerine rağmen, Türkiye'de at koşturuyorlar. Sonra biz kendi evlatlarımızı, askerlerimizi Suriye'ye, Suriye girdabına IŞİD'le mücadele girdabına sokmak durumunda kalıyoruz. Ama görün ki biz kendi insanlarımızı, kendi ülkemizin sınırları içerisinde bu örgüte karşı koruyamıyoruz."
Hükümete mücadele çağrısı
Hükümetin halen DAEŞ'e karşı bir topyekün mücadeleyi ortaya koymadığını öne süren Böke, "Buradan bir kez daha hükümete açık bir çağrıda bulunuyoruz; sadece Cerablus'ta değil, kendi topraklarımız içerisinde de IŞİD'le samimi bir mücadeleye davet ediyoruz." dedi.
"Keşke biz Suriye konusunda, IŞİD konusunda, FETÖ konusunda haklı çıkmasaydık" diyen Böke, hükümetin IŞİD'le mücadele konusunda kararlıysa bu kez uyarılarını dikkate alması gerektiğini bildirdi.
CHP'nin Adıyaman'da ve Suruç'ta hazırladığı raporlara atıfta bulunan Böke, bu raporların Ankara Gar patlamasına dair uyarı barındırdığını ileri sürdü.
Uyarıların dikkate alınmadığı için Ankara Garı'nda onlarca canın verildiğini anlatan Böke, bu patlamanın ardından hazırladıkları raporda ise bu hafta Gaziantep'te yaşanan cani saldırının işaretleri olduğunu, o uyarıların da dinlenmediğini kaydetti.
Devlet Bahçeli'den açıklama
MHP Genel Başkanı Bahçeli de Cerablus operasyonuyla ilgili bir açıklama yaptı:
Bu bölgedeki Türkiye-Suriye sınırının güvenliğinin tam olarak sağlanması, İŞID'in lojistik ve insan kaynakları ikmal yollarının kesilmesi ve sınırımızdan terörist sızmalarının önlenmesi en acil ihtiyaçtır.
Cerablus ve mücavir alanların İŞID unsurlarından temizlenmesi, Türkiye'ye yönelik güvenlik tehdidinin bertaraf edilmesinde çok önemli bir adım olacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi, Celabrus’a yönelik başlatılan askeri harekatı çok olumlu bir gelişme olarak görmekte ve bütünüyle desteklemektedir. Siyasi iradenin kararlı ve tavizsiz tutumunun arkasında milletçe durduğumuzu bu vesileyle açık ve güçlü bir şekilde ifade etmek isterim.
Yazılı açıklama yapan Bahçeli şunları söyledi:
İŞID'den arındırılacak bu bölgeye PKK/PYD terör unsurlarının yerleşmesinin önlenmesi, PKK'nın üç kantonunun birleştirilerek sınırımız boyunca bir Kürt koridoru oluşturulmasının önüne geçilmesi de hayati önem taşımaktadır.
MHP, Celabrus'a yönelik başlatılan askeri harekatı çok olumlu bir gelişme olarak görmekte ve bütünüyle desteklemektedir. Cerablus bölgesinde TSK'nın kontrolünde bir "Güvenli Bölge" oluşturulması üzerinde önemli durulmalı.
Cerablus ve mücavir alanların İŞID unsurlarından temizlenmesi, Türkiye'ye yönelik güvenlik tehdidinin bertaraf edilmesinde çok önemli bir adım olacaktır. Ancak İŞID'ten arındırılacak bu bölgeye PKK/PYD terör unsurlarının yerleşmesinin önlenmesi, PKK'nın üç kantonunun birleştirilerek sınırımız boyunca bir Kürt koridoru oluşturulmasının önüne geçilmesi de hayati önem taşımaktadır.
HDP'DEN TEPKİ
Cerablus operasyonu konusunda yazılı açıklama yapan HDP, müdahaleyi işgal hamlesi olarak niteledi. Açıklamada, "5 yıldır devam eden savaşın içine bu şekilde doğrudan giriş Türkiye açısından son derece olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Bu durum Türkiye ve Suriye halklarının çıkarına değildir" denildi.
HDP Merkez Yürütme Kurulu'ndan yapılan yazılı açıklaması şöyle:
"Mart 2011’de Suriye’de başlayan ayaklanmalar ve sonrasında derinleşen savaş beşinci yılını geride bırakmaktadır. Bugün Türkiye’nin bir askeri müdahaleyle, işgal hamlesiyle girdiği Cerablus, 2014 Ocak ayından bu yana IŞİD’in kontrolündedir. Son haftalardaki gelişmelerle birlikte Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) Minbic’i IŞİD’in elinden almasından sonra, Cerablus-Rakka arasında kurulan askeri ve lojistik destek hattının kesilmesi, aynı zamanda dış dünya ile IŞİD’in bağlantısının kopması belli çevrelerde rahatsızlık yaratmıştır.
Şu çok açık ki,
- Türkiye’nin 5 yıllık Suriye politikası tam anlamıyla çökmüştür. Siyasi ittifaklarını değiştirmek için sert u dönüşleri yapan hükümetin yeni Suriye politikası da eski politikası gibi yanlıştır. Türkiye, Suriye’deki savaşa, dolayısıyla bu ülkenin içişlerine askeri yöntemlerle daha fazla karışmamalı, özellikle de Suriye’deki Kürt karşıtı pozisyonunu bir an önce terk etmelidir.
- 5 yıldır devam eden savaşın içine bu şekilde doğrudan giriş Türkiye açısından son derece olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Bu durum Türkiye ve Suriye halklarının çıkarına değildir. Bugün yapılan, Cerablus’ta IŞİD ile başka çete yapılar arasında yer değişikliğidir. Cerablus’un işgali sonrasında bazı çete grupları aracılığıyla Türkiye’nin uzun vadede bu bölgede fiili ve hukuki varlığını garanti altına alma hesapları yanlıştır. Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olma riski yüksektir.
- Cerablus, Suriye halklarının demokratik geleceği için Kerkük veya Golan tepeleri gibi bir kriz merkezine dönüştürülmemesi gereken bir yerdir. Suriye’nin demokratik geleceği açısından, Cerablus’un IŞİD’den temizlenerek halkın yönetimine verilmesi görevi Türkiye’nin değil Suriye halklarınındır.
- Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) Minbic’i IŞİD’den kurtarmasına karşı bir hamle olarak ve IŞİD ile mücadele kılıfı altında yapılan bu askeri girişim, açık bir şekilde DSG’nin önünü kesmeyi hedefleyen ve en temelde Kürt karşıtı bir girişimdir. Türkiye’nin bugün IŞİD’den almak üzerine başlattığı belirtilen askeri operasyonun esas hedefi, sınır hattının Kürtler’in eline geçmesini engellemektir. Rojava’da yaşayan Kürtler ve DSG’nin diğer bileşenleri düşmanımız değil dostumuzdur. Türkiye’nin yapması gereken, Suriye halklarının demokratik geleceği için savaşan bu güçlere destek vermektir.
- Suriye’nin bundan sonra nasıl yönetileceğine, demokratik bir Suriye rejiminin nasıl şekilleneceğine Suriye halkları karar vermelidir. Rojava halklarının şimdiye kadar olan kazanımları ve ilerleyişi Türkiye tarafından engellenmeye çalışılmaktadır. Bu bağlamda Kuzey Suriye Federasyonu önerisini yapmış olan Rojava halklarının bu teklifi de Suriye’nin demokratik geleceği için ciddi şekilde tartışılmalıdır. Türkiye bu konuda da tarihsel saplantılarından kurtularak düşünmeli ve adım atmalıdır.
- Türkiye fiilen Suriye savaşına girmiştir. Savaş kararlarını alması gereken kurum olanTBMM ise tatildedir. Bir kez daha Meclis boşa çıkarılmış, Cumhurbaşkanı ve etrafındaki bürokrat-teknokrat yapı ile AKP Hükümeti halkın iradesi olan Meclis’e danışma ihtiyacı bile duymadan ülkeyi bir savaş girdabının içine sürüklemiştir.
AKP iktidarının yanlış dış politikalarının bedelini sadece Suriye halkları değil, Türkiye halkları da ağır bir şekilde ödemektedir. Yıllardır olduğu gibi bir kez daha vurguluyoruz ki, bu yanlış politikalardan bir an evvel uzaklaşılmalıdır.
‘İçte savaş, dışta savaş’ şeklinde özetlenebilecek hükümet politikaları yerine yapılması gereken Türkiye’nin iç barışını sağlamak için acilen çözüm sürecine dönmek; dışta da Kürtler ve diğer demokratik güçlerle ittifak kurmaktır."
AJANSLAR