HABER

CHP Milletvekili İlhan Cihaner ilk kez ifade verdi

CHP Milletvekili Cihaner, "terör örgütü üyeliği" iddiasıyla yargılandığı davada, "Hiçbir güç beni buraya canlı olarak çıkaramazdı" dedi.

CHP Milletvekili İlhan Cihaner ilk kez ifade verdi

CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, "terör örgütü üyeliği" iddiasıyla yargılandığı davada, "Hiçbir güç beni buraya canlı olarak çıkaramazdı. Ancak burada pırıl pırıl kamu görevlisi var. Ben de soruları yanıtlamak ve yüzleşmek için geldim" ifadelerini kullandı.

Yargıtay 11. Ceza Dairesinde, CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ve emekli Orgeneral Saldıray Berk'in de aralarında bulunduğu 14 sanığın "terör örgütü üyeliği" suçundan yargılandığı davaya devam edildi.

Yargıtay Konferans Salonu'ndaki duruşmaya Cihaner ve bazı sanıklar ile avukatları katılırken, duruşmadan vareste tutulan Berk ise katılmadı.

Duruşmada, Cihaner'in eşi Muhteber Cihaner, CHP milletvekilleri Hüseyin Aygün, Gökhan Günaydın, Sena Kaleli ve Tolga Çandar ile YARSAV Yönetim Kurulu üyeleri izleyici olarak bulundu.

Daire Başkanı Hüseyin Eken, sanıklara yöneltilen suçlamaları hatırlattı.

Cihaner, yaptığı savunmada, okunan iddiaların dehşet verici olduğunu, savunarak, "Ama aslında kendi içinde çelişkiler içeren bu iddianameyi yazan, kabul eden ve bunu haber yapanların akıl hastanesine tıkılması gerekli" iddiasında bulundu.

Mantık, hukuk ve adalet duygusuna bir saldırı olduğunu düşündüğünü belirten Cihaner, "Bir kere derhal beraat kararı verilmesi gerekir" ifadesini kullandı.

Yasama dokunulmazlığının yok sayıldığını, bütün bilgi ve belgelerin hukuka aykırı yöntemlerle toplandığını ileri süren Cihaner, yetkisiz olan ErzurumCumhuriyet Başsavcılığınca bu soruşturmanın yürütüldüğünü söyledi.

Cihaner, "Hiçbir güç beni buraya canlı olarak çıkaramazdı. Ancak burada pırıl pırıl kamu görevlisi var. Ben de soruları yanıtlamak ve yüzleşmek için geldim" değerlendirmesinde bulundu.

"HEPSİYLE HESAPLAŞACAĞIM"

Sanıklara devleti yıkma suçu yüklenmesine karşın hiçbirinin telefonlarının bile dinlemeye alınmadığını belirten Cihaner, yargılananların bir çoğunu Erzurum'daki ilk duruşma öncesinde gördüğünü dile getirdi.

Davanın diğer sanıklarının tek suçunun, Erzincan'da kendisiyle adli konularda çalışması olduğunu ifade eden Cihaner, şunları kaydetti:

"Davanın diğer sanıklarının tek suçu benimle görev yapmak veya adli görevleri yerine getirmektir. İsmailağa soruşturmasını açmışım 'gidin aramayı yapın' demişim, mahkemeye başvurmuşum dinleme kararı verilmiş bu insanlar kararı yerine getirmiş, hepsi benim gözümde kahramandır, yılmadılar yorulmadılar. Belki bir etliye sütlüye dokunmayan cemaatçi bir başsavcıya denk gelseler general bile olurlardı. Bana selam veren herkesin soruşturulduğu, yanımdan geçenlerin mal varlıklarının bile incelendiği bir dönemdi. Karşı oy kullanan hakim ve savcıların hepsi sürüldü. Bir de bu işlerin failleri var. Onların böcekten farkı yok gözümde. Tuvalet kağıdı olarak kullanılabilecek bir dosyayla uğraşıyoruz. Hepsiyle hesaplaşacağım."

"DEDİKLERİ DURSUN ÇİÇEK BAŞKA BİR DURSUN ÇİÇEK"

Ergenekon ve Balyoz Planı davalarının, yeni bir şey olmamasına karşın, hukuk kurallarının işletilmesiyle çöktüğünü savunan Cihaner, yargılandığı davada da hukuk kurallarının hiç uygulanmadığını ileri sürdü.

İsmailağa soruşturmasını ve daha sonra genişletip Fethullah Gülen grubuna ilişkin yürüttüğü soruşturmayı 2007'de başlattığını hatırlatan Cihaner, bu soruşturmayla ilgisi olduğu ileri sürülen ve Dursun Çiçek'in imzasının olduğu iddia edilen ıslak imzalı belgenin ise 2009 yılında imzalandığının ortaya çıktığını belirtti.

Cihaner, "Dursun Çiçek Erzincan'a geldi diye ifadeler var iddianamede. Ama onun bu şehre geldiğine ilişkin bir delil yok. Onların Dursun Çiçek dediği kişinin başka bir Dursun Çiçek olduğu Erzincan'daki ilk duruşmada ortaya çıktı. Ama hala bunu ispatlamaya çalışıyoruz. Geldiğimiz noktada değişen şu; AKP ile bir dönem yargıyı devrettiği cemaat arasındaki ortaklık sona erdi. Bu saçma sapan, akıl dışı çöp yüzünden cezaevine girecektik. Bugüne kadar yürümüş çok kirli bir süreç var" dedi.

"BENİM YAPTIĞIM BİR KAHRAMANLIK DEĞİL"

Tutuklanmasına giden sürecin bir müfettiş soruşturmasıyla temellendirilmeye çalışıldığını, yürüttüğü soruşturmaların ise Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığına geçmesinin ardından etkin bir soruşturma yapılmayarak, üstlerinin örtüldüğünü iddia eden Cihaner, "Benim yaptığım bir kahramanlık değil yasal olarak yapmam gerekeni yaptım. İhbar mektupları size gelse siz de bu soruşturmayı yapardınız" ifadesini kullandı.

Her geçen gün Fethullah Gülen grubuyla ilgili yeni bir soruşturmanın başlatıldığını dile getiren Cihaner, bunların tamamının, kendisinin Başsavcılık görevindeyken geçmişte yürüttüğü soruşturma konularını kapsadığını belirterek, yaptığı soruşturmalardan pişmanlık duymadığını kaydetti.

"BELKİ KONTRGERİLLALAR ORTAYA ÇIKACAKTI"

Erzincan'da mezhep ayrımı gözetilerek bazı köylere silah dağıtıldığı ihbarı üzerine başlattığı soruşturmanın, daha sonra Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı'nca elinden alındığını ve üzerinin kapatıldığını öne süren Cihaner, "Belki Sivas, Maraş gibi olaylara ilişkin bilgiler ortaya çıkacaktı, kontrgerilla ortaya çıkacaktı. Ama bunun üzeri kapatıldı. Burada elde edilen silahlarla o meşhur gölde çıkarılan silahların tarihsel yakınlığı var" diye konuştu.

İsmailağa cemaatine ilişkin izinsiz yardım toplandığı ve kreş açıldığı iddiasıyla başlattığı soruşturmanın ise bazı yurt ve kurslarda çocukların cinsel istismara uğraması, ihaleye fesat karıştırma, vergi kaçırma, sahte seçmen kaydı ve bazı siyasilere şantaj amaçlı ses kaydı gibi başka iddiaların da ortaya çıkmasıyla genişletildiğini aktaran Cihaner, ancak bunların hiçbirin soruşturulmadığını savundu.

Kendisini soruşturmaya gelen Adalet Bakanlığı müfettişinin, İsmailağa soruşturmasını Erzurum'a göndermesi gerektiğini ve bunu yapmazsa başının belaya girebileceğini söylediğini ileri sürenCihaner, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığının ise davayı sadece izinsiz eğitim kurumu açmak suçlamasıyla açtığını, diğer suçlamaların ise üstünün örtüldüğünü iddia etti.

"TUZAK BÖYLE Mİ KURULUR"

Fethullah Gülen grubuna yönelik soruşturmanın ise üzerinin tamamen örtüldüğünü savunan Cihaner, şunları kaydetti:

"Bu gruba ilişkin, yasa dışı dinleme ve izleme, yabancı istihbarat örgütleri yararına çalışma, polis okullarındaki örgütlenme, polis akademisi ve meslek yüksek okulu sınav sorularının bazı dershanelere sızdırılması, kara para aklama, yardım toplama kanununa muhalefet, kamuda örgütlenme, suç işlemek için örgüt kurma iddialarından soruşturma başlatmıştım. Gülen grubuna yönelik soruşturmayı, İsmailağa cemaatine ilişkin soruşturma dosyasını doğrudan doğruya elimden almak için başlatmışlar. Ancak tutuklanmamla bu soruşturmanın üzeri örtüldü, takipsizlik kararı verildi. Ben bu soruşturmada nasıl bir devasa yapıyla karşı karşıya olduğumuzu gördüm. Bunu HSYK'ya bildirdim."

Bu durumun ulusal güvenlikle ilgili olduğunu düşündüğü için Ceza İşleri Genel Müdürlüğü aracılığıyla MİT Müsteşarlığının bilgilendirilmesini istediğini anımsatan Cihaner, "Ankara'dan bir görevlendirme yapılsın, bu iş açığa çıkarılsın istedim. Tuzak böyle mi kurulur? Tuzak kuran bir insan Jandarma Genel Komutanlığına resmi yazı yazar mı? Ben aptal mıyım" ifadesini kullandı.

Soruşturma sırasında kendi malvarlığının yanı sıra akrabalarının bile mal varlığının araştırıldığını dile getiren Cihaner, gizli tanıkların da hep kriminal kişilerden seçildiğine dikkati çekti.

"DERHAL BERAAT KARARI VERİLMESİ GEREKİR"

Cihaner, "Hükümeti devirecekmişiz. Devasa bir örgütüz güya biz. Suç için, kriminal bir tipe başvuruyoruz. Taahhüt için çek veriyoruz. Böyle bir şey olabilir mi? İki kilo hıyar bile böyle alınmaz. Böyle bir ciddiyet olabilir mi, taahhütlü çekle komplo kuruyoruz" diye konuştu.

Söz konusu yargılamada mantık kurallarının uygulanmasının yeterli olacağını vurgulayan Cihaner, "Derhal beraat kararı verilmesi gerekir. Bu pisliğe daha fazla siz de ortak olmayın" dedi.

İlhan Cihaner'in avukatı Turgut Kazan ise bu davanın yürütülemeyeceğini savunarak, yargılamanın derhal durdurulması kararı verilmesini talep etti.

Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ise söz konusu taleple ilgili daha önceki celselerde karar verildiğini anımsatarak, bu talebin önceki ara kararlarda belirten gerekçelerle reddine karar verilerek yargılamaya devam edilmesi talebinde bulundu.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi, ara kararında, söz konusu talebin reddine karar vererek, duruşmaya devam etti.

Kararın açıklanmasının ardından söz alan avukat Kazan, sorguların tamamlandığını belirterek, derhal beraat kararı verilmesi talebinde bulundu.

Saldıray Berk'in avukatı Zeynel Yüksel ise müvekkilinin, gizli tanık "Efe"nin ifadeleri ile sanık konumuna getirildiğini savunarak, derhal beraat kararı verilmesini istedi.

Başkan Eken, Erzincan'da Mazlum Konak Otel'de kalan kişinin, Ankara Ayaş nüfusuna kayıtlı 1977 doğumlu Dursun Çiçek olduğunun tespit edildiği bilgisini verdi.

Eken ayrıca Erzincan'da bir grup tankın Üzümlü istikametinde yürütülmesinin daha önceden Genelkurmay tarafından planlandığı, önceden talimatlarının yazılarak 3. Ordu Komutanlığına gönderildiği ve vakti gelince kararların icra edildiği bilgisini içeren Genelkurmay İdari Tahkikat raporunun, dava dosyasında yer aldığını aktardı.

TANIK İFADELERİ ALINACAK

Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı Eken, Cihaner hakkındaki, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçuna ilişkin iddiayı içerir ifade veren Erdal Zirek ve Ömer Bayşan ile aynı tutanaklarda imzaları bulunan Cumhuriyet Savcısı Hasan Can ile Jandarma Kıdemli Başçavuş İrfan Tezcan'ın tanık olarak ifadesinin alınmasına karar verildiğini açıkladı.

Eken ayrıca, soruşturma sırasında ifadelerine başvurulan İlyas Meral, Fatih Kutbay ile Mazlum Konak Oteli'nde kalan Ankara Ayaş nüfusuna kayıtlı Dursun Çiçek ve Ferhan Murat'ın da tanık olarak dinlenmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına karar verildiğini kaydetti.

Soruşturma sırasında ifadeleri alınmış bulunan Ferhat Kepçi, Orhan Özışık, Okan Dabanoğlu, Fatih Güldökmez, Ali Kalaycı, Süleyman Polat, Zeki Öneş ve Sinan Özenli'nin dava konusu olaylar hakkında yeminli beyanlarının alınması için bulundukları yerlerdeki yüksek görevli ceza mahkemelerine talimat yazılmasına karar verildiğini ifade eden Eken, duruşmayı erteledi.

"BU DAVADA BEN HUKUKLA YÜZLEŞMEK İSTERİM"

Duruşmanın ardınan Yargıtay binasından ayrılışı sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayanCihaner, "Aslında çoktan çökmüş, hatta davayı kurgulayanların yargılanmaya başlanmış olması gereken bir dava süreci yaşıyoruz. Tüm iddialar deli saçması, adeta insanın mantığına, adalet anlayışına hakaret diyebileceğimiz, hemen hepsi çürütülmüş iddialar üzerine kurulu bir dava" iddiasında bulundu.

"En çok kiminle yüzleşmek istersiniz" sorusu üzerine Cihaner, "İsim vermek istemiyorum ama bu davada ben hukukla yüzleşmek isterim, bir bütün olarak. Sadece bir kişiye atfedilebilecek bir kusur yok" dedi.

Davanın, devasa bir komplonun parçası olduğunu ileri süren Cihaner, "bunda rol alanların gözünde böcek kadar değeri bulunmadığı" ifadesini kullandı.

En Çok Aranan Haberler