CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a yönelik 'Diktatör bozuntusu' sözleri nedeniyle başlatılan soruşturmayı protesto amacıyla Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Levent Gök ve Özgür Özel, CHP milletvekillerinin imzasını taşıyan 'Kendimi ihbar ediyorum' başlıklı metni Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi.
CHP'nin 3 Grup Başkanvekili, bugün saat 11.30'da Meclis Postanesi'ne giderek, ihbar mektuplarını postaya verdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen CHP'li milletvekillerinin ihbar mektubunda şu ifadelere yer verildi:
"Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sn. Kemal Kılıçdaroğlu 16 Ocak 2016 tarihinde, Cumhuriyet Halk Partisi 35. Olağan Kurultayında yaptığı konuşmada, Anayasa gereği tarafsızlık yemini edip bu yemini çiğneyen Cumhurbaşkanına; 'Senin için şeref ve namus ne anlama geliyor? Evet, bir daha soruyorum: Senin için şeref ve namus ne anlama geliyor? Oturacaksın bunun hesabını vereceksin. Ya, adam gibi tarafsızlığını korursun, saygı görürsün, tarafsızlığını korumazsan sana her gün, her dakika, her saniye namus ve şeref kavramını sana hatırlatacağım. Soruyorum: Sen, namus ve şereften ne anlıyorsun? Sen bu yemini niye ettin? Bütün milletin önünde yemin ettin 'Namusum ve şerefim üzerine tarafsız davranacağım' diye. Sende namus ve şeref ne anlama geliyor ben bunu öğrenmek istiyorum' ifadeleriyle seslenmiştir. Bunun üzerine Sn. Genel Başkan hakkında TCK 299.madde uyarınca Cumhurbaşkanına hakaret suçundan soruşturma başlatılmıştır. Anayasanın 101. maddesi gereği Cumhurbaşkanı tarafsız olmakla yükümlüdür. Tarafsız olacağı konusunda 103.madde uyarınca namusu ve şerefi üzerine ant içer. Anayasadaki bu yükümlülük ve yemin, uyulmak içindir. Çiğnenmek için değil. Hele de Devletin başı olan Cumhurbaşkanının hem Anayasaya hem de yeminine herkesten daha çok sadık kalması beklenir."
'CUMHURBAŞKANI GİBİ DEĞİL AKP GENEL BAŞKANI GİBİ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın göreve geldiği günden bu yana sürekli ve istikrarlı biçimde Anayasayı çiğnediği, yeminine aykırı davrandığına işaret edilen ihbar mektubunda, şöyle devam edildi:
"Cumhurbaşkanı gibi değil, AKP genel başkanı gibi hareket etmektedir. Seçim döneminde mitingler düzenleyerek siyasi propaganda yapmış, AKP'ye oy ve 400 milletvekili istemiş, muhalefet parti seçim bildirgelerini eleştirmiştir. Seçimden sonra da bu tutumunu sürdürmektedir. Ana muhalefet partisi CHP'nin grup toplantı saatlerine denk gelecek toplantılar düzenleyerek, muhalefet liderinin konuşmalarının televizyonlarda canlı yayınlanmasını sabote etmekte, hemen her toplantıda siyasi polemiklerin içinde yer almaktadır. Tarafsız olmadığını, anayasanın fiilen değiştiğini ifade ederek, fiili Başkan gibi davranmaktadır. Sayın Erdoğan akademisyenlere "hain", gazetecilere "hesabını vereceksin" diyerek, herkesin üzerine tehdit ve hakaretle pervasızca giderken ve freni patlamış bir şekilde yeminini çiğneyerek Anayasayı ihlal ederken, birisinin buna 'dur' demesi gerektiği açıktır. Dur diyecek ilk kişi de kuşkusuz ana muhalefet lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Sayın Genel Başkan, hem CHP 35. Olağan Kurultay konuşmasında, hem de grup toplantısında bu ölçüsüzlüğe, pervasızlığa, hukuk tanımazlığa; halk adına, demokrasi adına, hukuk adına itiraz etmiş, masumların, mazlumların, vicdanın ve hukuk düzeninin sesi olmuştur.
SUÇSA, BEN DE BU SUÇU İŞLİYORUM SORUŞTURACAKSANIZ BENİ DE SORUŞTURUN
Şimdi öğreniyoruz ki Makamınızca bu konuşma nedeniyle Sayın Genel Başkanımız hakkında soruşturma başlatılmış. Anayasanın 2.maddesi uyarınca Türkiye Cumhuriyeti, demokratik hukuk devletidir. Hukuk tanımayan, Cumhurbaşkanı dahi olsa hesabını vermek zorundadır. Demokrasi, siyasetin hesap sorabildiği rejimdir. Sayın Genel Başkanımızın sözlerini aynen ben de tekrar ediyorum. Anayasayı ve hukuku tanımayan, "namusu ve şerefi üzerine ettiği yemini" çiğneyen Recep Tayyip Erdoğan'a, Genel Başkanımızın yukarıda birinci paragrafta aynen alıntıladığım ifadeleri ile sesleniyorum. Aynı soruları soruyorum. Bu suçsa, ben de bu suçu işliyorum. Soruşturacaksanız beni de soruşturun. Kendimi ihbar ediyorum.
Soruşturma tehdidiyle herkesin susturulmaya çalışıldığı bir korku düzeni değil, hukuk düzeni istiyoruz. Bunun mücadelesini her zeminde vereceğiz. Cumhurbaşkanı da dahil hiç kimse hukukun üstünde değildir. Ana muhalefet partisi liderinin siyaset yapma hakkı ve demokrasiyi savunma görevini soruşturma tehdidiyle engelleyeceklerini sananlara açıkça bir kere daha ifade ediyorum. Bu suçsa, ben de bu suçu işliyorum. Soruşturacaksanız beni de soruşturun. Kendimi ihbar ediyorum. Hakkımda soruşturma yürütülmesi için ihbar dilekçemin kabulünü dilerim."