HABER

CHP MYK sona erdi

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.

ANKARA (ANKA) - CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. CHP Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Birgül Ayman Güler, toplantının ardından “CHP, Hükümet’in teröre karşı mücadelede politika yoksunluğunu, Türkiye için büyük bir sorun olarak görmektedir. 61. Hükümet’in programında, terörle mücadele konusunda tek bir cümlenin yer almaması, bu ağır durumun en açık göstergesidir” açıklamasında bulundu.

Güler, Kılıçdaroğlu başkanlığında yapılan ve yaklaşık 4 saat süren toplantının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.

CHP’nin “Hükümet’in teröre karşı mücadelede politika yoksunluğunu, Türkiye için büyük bir sorun olarak” gördüğünü ifade eden Güler, 61. Hükümet’in programında, terörle mücadele konusunda tek bir cümlenin yer almaması, bu ağır durumun en açık göstergesidir” dedi. Şehit ve gazilerle yitirilen her türlü maddi ve manevi değerin tüm sorumluluğunun hükümete ait olduğunu söyleyen Güler, hükümeti, bu sorumluluğu üstlenmeye çağırdıkları bildirdi.

-“HÜKÜMETİ, KOŞANER’İN KONUŞMALARINI KAYDEDENLERİ BULMAYA ÇAĞIRIYORUZ”-

Hükümetin, sorumluluğunun gereklerini nasıl yerine getireceğini açıklaması gerektiğini vurgulayan Güler, şöyle devam etti:

“Hükümet, bu sorumluluğunun gereğini yerine getirmeli, başarısızlığının yükünü ordunun omuzlarına bırakmaktan vazgeçerek terörle mücadele çalışmalarındaki sonuçları doğrudan kendisi, Hükümet’in sorumlusu Milli Savunma Bakanı açıklamalıdır.

Öte yandan, Hükümet üyelerinin konuşmalarını banda almış olabilecekleri kuşkusuyla, gazete ve yayın bürolarını basan Hükümet’in, doğrudan kendisinin kullandığı dinlemeler için duyarsız kalması dikkat çekicidir.

Türkiye, yine en üst devlet yöneticilerinin özel telefon görüşmelerinin izlendiği gerçeğini seyretmektedir. Üzerinde konuşmamız gereken şey, izinsiz ve yasa dışı dinlenen telefon konuşmalarının konusu, içeriği, üslubu değildir. Üzerinde konuşulması gereken, bireyin temel anayasal haklarının pervazsızca ihlal edilmesi ve Hükümet'in bu ihlal ile ilgili olarak inceleme, soruşturma ve sorumluları ortaya çıkarma görevinin kendisine ait olduğunu aklına bile getirmemesidir.

Tüm siyasal ve yönetsel kişiler ve yalnızca onlar da değil, tüm vatandaşlar dinlenebiliyor, dinlemeler arşivleniyor, bunlar arzu edildiği zaman ortalığa saçılabiliyor. Böyle bir mekanizma, Türkiye’de nasıl güvensiz ve nasıl anti-demokratik bir ortamda nefes almaya çalıştığımızı yeterince açık biçimde gösteriyor. Hükümet’i, Işık Koşaner Paşa’nın konuşmalarını dinleyip kaydedenleri ve ortalığa saçanları araştırıp bulmaya ve ifşa etmeye çağırıyoruz.”

Deniz Feneri Davası’nı yakından izlemeyi sürdürdüklerini de dile getiren Güler, “Bu davanın savcısının görevden alınması, Hükümet’in yargı organlarını siyasallaştırma politikasının yeni bir uygulamasıdır. Bu uygulama hukukun üstünlüğü kuralına, soruşturmanın gizliliği kuralına, yani temel yargı ilkelerine uygun davranan yargıç ve savcıların, bundan böyle Hükümet’in görevden alma tehdidi altında bırakılacaklarının göstergesidir. Hükümet’i, yargının bağımsızlığı ve yargı adamlarının mesleki güvenceleri konusunda evrensel ilkelere uygun davranmaya çağırıyoruz” dedi.

-“KADROLAŞMANIN EN KAPSAMLI ÖRNEKLERİNDEN BİRİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ”-

Güler, Hükümet’in, 28 Mart 2011 günlü Yetki Kanunu ile TBMM’nin yasama yetkisine adeta el koyduğunu söylerken, “Çıkardığı KHK’ler, kabul edilmiş Yetki Kanunu’nun sınırlarını da içeriğini de aşmıştır. Aceleyle çıkarılan KHK’ler, başka bir KHK ile ortadan kaldırılmaktadır. Bu düzenlemeler ile 2 bin 250 üst ve orta kademe yönetici kızağa çekilmiştir. Partizan kadrolaşmanın tarihte görülen en kapsamlı örneklerinden biriyle karşı karşıyayız” diye konuştu. Bu düzenlemelerle belediyelerin imar planlama ve uygulama yetkilerinin, en yüksek rant alanları bakımından merkezi yönetimin tekeline çekildiğini kaydeden Güler, şöyle devam etti:

“Şehircilik, hem hemşehrilerin karar alanından çıkarılmakta, hem de en değerli kentsel topraklar Hükümet yetkililerinin ellerine teslim edilmektedir. Devlet Planlama Teşkilatı kaldırılmış, kalkınma planlaması devri kapatılmıştır. TBMM bundan habersizdir. Tüm devlet sistemini değiştiren bu talanı önlemek, Anayasa Mahkemesinin elindedir. CHP olarak Yetki Kanununu Anayasa Mahkemesine götürmüş ve yalnızca iptal değil aynı zamanda yürürlüğü durdurma kararı da istemiştik.

Anayasa Mahkemesi hala sessizdir. Bu tutumu nedeniyle Hükümet'in bu yanlışlarını paylaşma konumuna düşmüştür. Anayasa Mahkemesinin bir an önce karar vererek, kendisini bu talihsiz durumdan kurtarmasını diliyoruz. Bürokrasi darbesini engellemek için KHK’leri de Anayasa Mahkemesi’ne götürdük. Kamuoyunu ve basınımızı bu önemli süreçle yakından izlemeye çağırıyoruz.”

-LİBYA KONUSU DERĞERLENDİRİLDİ-

MYK’da Libya’daki durumun da ayrıntılı bir şekilde değerlendirildiğine dikkat çeken Güler, tarihte barış döneminin açacağı umulan küreselleşmenin, mazlum ülkelere uygulanan baskı ve saldırılarla dünyaya ne yazık ki savaş çağını geri getirdiğini vurguladı.

Libya’da yaşananların, tüm Türkiye’yi derinden yaraladığını belirten Güler, “Dünyada, bağımsızlığını ulusal kurtuluş savaşıyla kazanmış ve bağımsızlık ilkesini her türlü ilkenin üstünde tutmaya hep çaba göstermiş bir ülkenin yurttaşları olarak, Libya'ya demokrasi götürmek adına nasıl acımasız bir kaynak paylaşma seferberliği olduğunu görüyoruz. Türkiye, Libya'da kaynak paylaşmanın tarafı olarak değil, Libya halkının kendini özgürce yönetme iradesinin tarafı ve güvencesi olmalıdır. Türkiye, kardeş Libya halkını hayal kırıklığına uğratmamalıdır” ifadesinde bulundu. (ANKA/SON)

En Çok Aranan Haberler