CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, Barzani’nin ziyareti sebebiyle göndere çekilen bayrakla ilgili, "Bunun değerlendirmesini Türkiye’de halka bırakmak gerekiyor ama her konuda sözü olan Sayın Bahçeli’nin belki de kendi milyonlarca seçmenine anlatacağı bir şey olabilir. Henüz bir şey duymadık kendisinden" dedi.CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında Genel Merkez’de toplandı. Toplantının gündemini ise Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Böke düzenlediği basın toplantısıyla paylaştı. Türkiye’nin hayırlı bir geleceği seçeceği referanduma 48 gün kaldığını söyleyen Böke, "Referandum yaklaşırken bir oldu bittiyle demokrasiyi ortadan kaldırmaya niyet edenlerin, rejim değişikliğini ülkeye sunanların telaşı da büyüyor. Hayırın dalga dalga büyüdüğünü görenlerin bu telaşı çarpıcı itirafları da beraberinde getiriyor, baklalar bir bir ağızdan çıkıyor. Gerçekler onlar tarafından da söylenmeye başlandı. Niyetin, muradın ne olduğu artık açıkça ortaya konuyor. Tarihe Başbakanlığı ve kendi hükümetini ortadan kaldırmak için kampanya yapan ilk ve tek başbakan olarak geçecek Binali Yıldırım, hafta sonu çok açık bir itirafta bulundu. Şunu söyledi; ’Tek adam olacak, başka ne olacak’ deyiverdi. Getirilmek istenenin bir tek adam rejimi olduğunu biz zaten biliyorduk. Saygın anayasa hukukçularının tamamı biliyordu ve bedel ödemek pahasına bunu yüksek sesle anlatıyorlardı ve millette zaten biliyordu. Ama saray ve AKP cephesinden malum bir sürü hikaye anlatılıyordu bir süredir. Biz tek adam olacak, Meclis fesih edilecek, yargı bağımsızlığı olmayacak dediğimizde itiraz ediyorlardı. Şimdi Başbakanın telaş kaynaklı bu itirafıyla bu konu da tamamen kapanmış oldu. Bir tek adam rejiminin getirildiği AKP’nin kendisi tarafından da itiraf edilmiş oldu" diye konuştu."Türkiye’nin 16 Nisan’da neyi oylayacağı konusunda herhalde kimsenin tereddüdü kalmamıştır"Böke, konuşmasına şöyle devam etti:"Türkiye’nin 16 Nisan’da neyi oylayacağı konusunda herhalde kimsenin tereddüdü kalmamıştır. Türkiye’nin önüne konmuş olan yol ayrımı çok açık. Soru şu; ülkenin tapusu tek adamın mı olacak, yoksa ülkenin tapusu 80 milyonun mu olacak? Bu 80 milyonu kim yönetsin diye sorulan bir oylama değil. Şu kişi mi, bu kişi mi iktidar olsun diye bir oylama da değil. Bu anayasa şöyle mi olsun böyle mi olsun diye de bir oylama değil. Bu getirilmiş olan egemenlik kayıtsız şartsız millette mi olsun, yoksa egemenlik tek bir kişiye teslim mi edilsin. Egemenlik milletin temsil edildiği Meclis yoluyla mı kullanılsın, yoksa egemenlik tek bir kişinin koltuğunda oturduğu sarayda mı olsun? Madem oynanacak olanın ne olduğu konusunda artık hepimiz hemfikiriz. Madem oylanacak olanın bir tek adam rejimi olduğu konusunda bir tereddüt kalmadı. O zaman bize düşen görev şu; tek adam rejimi olursa hayatımıza ne olur? Bu soruya yanıt aramamız gerekiyor. Esasında tek adam rejimi olduğu takdirde ne yaşayacağımızı biz 80 milyon çok iyi biliyoruz. Hem dünya örneklerinden biliyoruz, hem bizzat 2,5 yıldır yaşıyor olduğumuz fiili durumdan dolayı biliyoruz. Tek adam rejimi istikrarsızlık, yoksulluk, hayat pahalılığı, darbeler, şiddeti ayrıştırmayı, terörü besler. Tek adam rejiminde cebinizdeki para erir biter. Tek adam rejiminde kaos olur, belirsizlik olur. Oysa tek adam değil, milletin egemen olduğu demokrasilerde istikrar, refah, umut olur, herkes yarınından emin olur. En önemlisi demokrasi olduğunda güvenli yaşam olur. Ne can ne mal güvenliğimizden tedirgin olmayız. Bunu bize dünya örnekleri çok açık gösteriyor. Tek adam Suriye’de vardı. Bugün Suriye’de yaşanıyor olan acı gerçeği bizler Türkiye’nin içerisinde bizzat görüyoruz zaten. Tek adam Irak’ta vardı. Irak’ta tek adamın yarattığı maliyeti yakından izledik zaten. Mısır’da, Libya’da vardı, gördük. Nerede tek adam varsa orada istikrarsızlık, kaos var. Orada millet yok, bir kişi var. İstikrarsızlık nerede var sorusunun yanıtı bizim günlük hayatımızda gözüküyor zaten. Tek adam rejimi olduğunda siyasi istikrar yok oluyor. Bugün tek adam rejimini savunanlar 1 Kasım’da milletin kapısını çaldılar ve dediler ki bize oy verin istikrar getireceğiz. 6 ay geçmedi bir baktık başbakan bir gecede gitti, fırlatıverdiler, kapının önüne konuverdi. Bir başbakanın bir gecede fırlatıldığı bir düzende öngörülebilirlik olabilir mi? Tek adam rejimi olduğunda keyfilik oluyor. Keyfilik olduğunda da istikrarsızlık oluyor.""Yüzde 50’nin terörist ilan edildiği, yüzde 50’nin sistem dışına itildiği bir toplumda sistemde istikrar, barış olmaz”Tek adam rejiminin Türkiye’nin bütün kurumlarını çökerttiğini, yargısını, ordusunu, devletin ta kendisini bu tek adam rejiminin çökerttiğini savunan Böke, "Ülke açıkça terör örgütlerinin eline bırakıldı, darbe girişimi yaşandı. Bundan büyük istikrarsızlık olabilir mi? Tek adam olduğu zaman tek adam kolaylıkla kandırılabilir, hata yapabilir. Ama o hatanın bedeli 80 milyon için istikrarsızlık olur. Tek adam varsa sadece siyaseten değil, ekonomi için istikrarsızlık olur. Ekonomi için olmazsa olmaz öngörülebilirliktir, yarına dair karar verebilme becerisidir. Bunun olmadığı düzende ne yatırım ne istihdam olur. Sadece 2,5 yıl içerisinde Türkiye’de bu keyfi düzen Türkiye’yi hukukun üstünlüğü ölçüsünde 40 ülkenin gerisine düşürdü. Kuralın olmadığı yerde ne yatırım ne istihdam olur. İş yapma kolaylığında 2,5 yılda Türkiye 18 ülkenin gerisine düştü. Çünkü istikrarsızlık var. 190 ülke arasında 69. sıradayız. Sonucunu 80 milyon işsizlikle yaşıyor zaten. Bu 2,5 yıl içerisinde 770 bin kişi bu istikrarsızlık yüzünden işsiz kaldı. Tek adam varsa toplumsal istikrar da yok. Tek adam rejimi benim iktidarım diye kendi siyasi hırsıyla bir hınçla bütün toplumu yok sayıyor. Toplumun yarısını terörist ilan edebilecek kadar gözü dönüyor. Yüzde 50’nin terörist ilan edildiği, yüzde 50’nin sistem dışına itildiği bir toplumda sistemde istikrar, barış olmaz, birlikte yaşama olmaz. Kutuplaşma, ayrımcılık olur. Öyle olduğunda da bunun bedelini yüzde 100 herkes hep beraber öder. Türkiye’ye bu son 2,5-3 yıl içerisinde yaşatılmış olan sonunda ekonomik, siyasi, toplumsal istikrarsızlık getirmiş olan bu tek adam rejimini kalıcılaştırmak istiyorlar. Millet 80 milyon ne yaşadığını çok iyi biliyor. O yüzden de bu arayışa kuvvetle hayır diyor. Irak’ı, Libya’yı, Suriye’yi görüyor. Kendi hayatına bakıyor ve neden hayır demesi gerektiğini kimsenin ona söylemesi gerekmiyor. Türkiye hep beraber tek adam rejimine hayır diyor, Türkiye hep beraber istikrarsızlığa, kaosa ve krize hayır diyor. Şimdi saraycılar yükselen hayırı görüyorlar ve telaşları da tam bu yüzden. Son çare bir yandan hayırı terörize etmek derdindeler, bir yandan da çok ihtiyaç duydukları mağduriyetleri yeniden yaratma telaşındalar" ifadelerini kullandı."CHP’yi terörle ilişkilendirmeye hiç kimsenin hakkı yoktur"Geçtiğimiz hafta içerisinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun doğrudan CHP’nin vekilini ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef alan haddini çok aşan değerlendirmelerde bulunduğunu söyleyen Böke, "Kendisine ve toplumu kutuplaştırmayı, Türkiye’nin namuslu insanlarını terörist ilan etme hadsizliğini bir alışkanlık haline getirmiş olanlar bir kez daha uyarılmak durumundalar. CHP’yi terörle ilişkilendirmek hiç kimsenin, hele hele de Türkiye’yi üç terör örgütünün zeminine taşımış olan, üç terör örgütünü bu ülkenin başına bela etmiş olanların hakkı yoktur. Cumhuriyetle hesaplaşacağız diye, devleti ele geçireceğiz diye devleti çökerttiler ve ülkenin tankını, topunu, uçağını bir terör örgütüne kendileri bilerek, isteyerek teslim ettiler. Bunun sonucunda 80 milyon bir darbe girişimi yaşadık. Terör örgütüyle kapalı kapılar ardında siyasi pazarlıklar yaptılar. Sonra onlardan döndüler Türkiye’nin şehirlerinin bomba deposuna dönmesine göz yumdular. İzin verin dediler valilere. Mezhepçi bir yaklaşımla bir maceraya sürüklenildiği konusunda yaptığımız uyarıları hiç görmezden gelerek Suriye’ye girdiler. IŞİD belasını bir Türkiye belasına çevirdiler. Her üç terör örgütü karşısında kandırılmayıp dimdik durmuş olan CHP’yi ve CHP’lileri terörle yan yana getirmeye çalışanlar şunu bilsinler, buna kargalar güler. AKP referandumu kazanmak uğruna Türkiye’nin yarısından fazlasını terörist ilan etmek gibi bir tehlikeli oyun oynuyor. İçişleri Bakanı sıfatı taşıyan biri de bu oyunun parçası haline gelmiş ve müthiş bir sorumsuzluk örneği gösteriyor. Bu gerçekten çok üzücü" değerlendirmesinde bulundu."İçişleri Bakanı’nın kendi ağzından çıkanı kendi kulağının duyması gerekir"Böke, şunları kaydetti:"Hayır kampanyası sürdürenlerin her türlü tehditle, baskıyla, her türlü saldırıyla karşı karşıya kalmalarının en temel sebebi bu yaratılmış olan atmosferdir. Her şeyden önce İçişleri Bakanı’nın kendi ağzından çıkanı kendi kulağının duyması gerekir. İçişleri Bakanı’nın görevi Türkiye’nin başındaki terör belasıyla ilgili bizlere hesap sormak değil, hesap vermektir ve en önemli görevi milletvekillerine tehdit savurmak değil, milletvekillerini korumaktır. Hayırla terörü yan yana getirerek bir kampanya yürütülüyor. Bir yandan da suni mağduriyetler yaratma arayışı var. AKP ne yaparsa yapsın geleneksel mağdur olma şenliklerini başlatamadı bir türlü. Bu haftada bir gazetede çıkan haberden hareketle yeni bir mağduriyet yapma arayışındalar. Boşuna çabalamasınlar, milletin de, bizim de danışıklı dövüşlere karnımız tok. Demokratik rejimin sınırları dışına çıkan tek bir kişi bile varsa, tek bir kurum bile varsa yine kandırılmayın. Hemen hesabını sorun, eğer yoksa da kuru gürültüyü bırakın. Siyasi istismar ve karşı tarafı terörize etmeye kalkan hamaset gerçekleri örtemeyecek bu sefer. Millet egemenliğini saraya devreden ve bu devirle 3 yıldır yaşanan ekonomik sıkıntıları derinleştirecek olan ve OHAL’i kalıcı kılacak olan bu teklife sahada görüyoruz zaten. Her siyasi görüşten vatandaşımız hayır diyor, hayır diyecek. Türkiye’nin yeni hikayesi 16 Nisan’da yazılmaya başlanacak. Türkiye’nin 16 Nisan’da yazılacak hikayesi demokrasiyle yazılacak. Bu referandum Türkiye’ye çok hayırlı gelecek, istikrar refah özgürlük getirecek hayırlı işler bunu getirir çünkü.""Türkiye’nin 17 Nisan sabahı yazılmaya başlanacak yeni hikayesinde ne var derseniz, ne olduğu çok açık" diyen Böke, "Bir gecede sinsi kararnamelerle insanları işsiz, üniversiteleri hocasız bırakacak bir düzen olmayacak. Bilimin ve aklın önündeki bütün prangalar kalkacak. Üniversiteler, gençlerimiz özgürleşecek. Türkiye’nin bütün kurumları yeniden ayağa kalkacak. Hiç kimse darbeye cüret edemeyecek. Ekonominin kuralları belli olacak. Bir anda varlık fonuyla 80 milyonun olan kamu kurumlarına el koyamayacak. İş alabilmek yatırım yapabilmek çocuğuna iş bulabilmek için bir elitin bir siyasi zümrenin parçası olması gerekmeyecek. Kimse bir sabah kendi adını işsiz kaldım mı diye aramayacak. Gençler tehdit olarak değil Türkiye’nin yarını olarak görülecek. Aydınlık günler 17 Nisan’da hayırlarla gelecek" açıklamasında bulundu."Sayın Bahçeli’nin belki de kendi milyonlarca seçmenine anlatacağı bir şey olabilir”Soruları da yanıtlayan Böke, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin İstanbul Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’ne gelişi sırasında kapının önündeki direğe çekilen bayrakla ilgili soru üzerine, "Bunun değerlendirmesini Türkiye’de halka bırakmak gerekiyor ama her konuda sözü olan Sayın Bahçeli’nin belki de kendi milyonlarca seçmenine anlatacağı bir şey olabilir. Henüz bir şey duymadık kendisinden" yanıtını verdi."Hakikaten bu sandık memleket meselesine dair bir sandık"CHP’nin referandum kampanya süreciyle ilgili soruya Böke, "Netleştiğinde duyacağınıza hiç şüphem yok. Şarkı söyleyeceksek 80 milyon beraber söyleyeceğiz. Sloganımız olacaksa 80 milyonla beraber söylenecek bir slogan olacak. Bu referandumu Türkiye fırsatı olarak görüyoruz. Türkiye’nin yeniden barıştığı, birlikte şarkılar söylediği ve kampanya dediğiniz şeyin sadece oy alma süreci olarak değil, iş yapma süreci olarak yürüdüğü Türkiye için büyük adım olarak görüyoruz. Mutlaka sizde duyacaksınız başladığında. ama şunu unutmayın, kampanya zaten her gün yaşanıyor. Bizler neden hayır denilmesi gerektiği konusunda vatandaşımızla kahvede, fabrikada, toplantılarda, evlerde biraraya geldiğimizde zaten kampanya yapılıyor Türkiye’de. Bu bir parti seçimi değil. Bu bir partinin siyasi ideolojisine dair yapılacak bir tercih değil. Hakikaten bu sandık memleket meselesine dair bir sandık. Her biriniz birer kampanyasınız. Daha önce kapısını çalmadığınız komşunuzun kapısını çalarak birlikte yaşayabilmek için hayıra ihtiyaç duyulduğunu anlatırsanız siz bu memleket meselesine dair kampanyayı yürütüyor olacaksınız. bugün bunu sahada görüyoruz. Herkes sandığa gitsin. Sandığa gitmeden konuşmadığı bir komşusunun kapısını çalsın, hayırlara davet etsin. Herkes sandıkta demokratik hakkıyla oyunun korunduğunu kendisi de koruyarak garanti altına alsın. O zaman hep beraber aydınlık yarınlara uyanacağız zaten" cevabını verdi."Farklıyız ama konuşabilmeliyiz"CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Saadet Partisi’nin düzenlediği Erbakan’ı anma toplantısına katılmasının eleştirildiğinin hatırlatılması üzerine Böke, "80 milyonun birbiriyle konuştuğu bir Türkiye özlemimiz var. O zaman bizimle farklı düşünenlerle konuştuğumuzda yapılan eleştirilere de yine aynı yanıtı hep beraber vermek durumundayız. Farklıyız ama konuşabilmeliyiz, aksi takdirde biz bir millet, bir ülke, bir vatan olamayız" şeklinde konuştu.Öte yandan geçen hafta katıldığı bir canlı yayında tehdit telefonu alan Böke’ye emniyet tarafından kadın bir koruma verildi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz