Öztrak, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, zor günlerde görev yapan başta fedakar sağlık çalışanları olmak üzere basın mensuplarına, kuryelere, market çalışanlarına, sokakları temiz tutan emekçilere ve iş yükü artan tüm güvenlik mensuplarına teşekkür etti.
Zor zamanlarda birbirine destek olmayı bilen bir millet olduklarını ifade eden Öztrak, karşı karşıya kalınan musibeti toplumsal dayanışmayla aşacaklarını söyledi.
Türkiye'de de salgından etkilenenlerin sayısının hızla arttığını savunan Öztrak, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, hastalıkla mücadele edenlere şifa diledi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın salgınla ilgili bilgi paylaşımını gece yarısında, sosyal medya hesabından yaptığını anımsatan Öztrak, şöyle devam etti:
"Paylaşımlarda şu ana kadar bir kurumsallık ve standart yok. İki gün önce AK Parti Genel Başkanı çıktı, hastanelerde 8 bin 554 vakayı takibe aldıklarını söyledi. Aynı gün Sağlık Bakanı toplam hasta sayısının 2 bin 433 olduğunu ifade etti. Rakamlar arasındaki büyük fark kafa karıştırdı, kuşkulara neden oldu. Bunun hangisi doğru? Şeffaf demokrasiler ve uluslararası kurumlar bu bilgileri paylaşmak için özel hazırlanmış dijital mecraları kullanıyor. Hayati istatistiklerin açıklanması siyasetçilere bırakılmıyor. Sayın Bakan iki gün önce bilgi paylaşımı için bir dijital mecra oluşturulduğunu ifade etmişti ancak bu mecra halen ortada yok."
Öztrak, tanı testlerinin azlığının dikkati çekici olduğunu, ilk korona tanısının konduğu günden bu yana 16 gün geçtiğini, toplam test sayısının 40 bini henüz aştığını ifade etti.
Almanya'da 15 Mart itibarıyla 167 bin, Güney Kore'de 20 Mart itibarıyla 317 bin, İtalya'da 20 Mart itibarıyla 207 bin, Rusya'da 20 Mart itibarıyla 144 bin olan test sayısının Türkiye'de 26 Mart itibarıyla 40 bin olduğunu vurgulayan Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yurt dışından tanı ve tarama kiti ithal edip duruyoruz. Burada da bir plansızlık, tedbirsizlik olduğu açık. Salgın sınırlarımızın içine girdikten sonra vaka sayıları ve kayıplarımız hızla artıyor. Diğer ülkeler kadar test yapamıyoruz. Buna rağmen salgının diğer ülkelerden çok daha hızlı yayıldığını görüyoruz. 15 günde hasta sayımız 3 bin 629'a ulaştı. Bizim 15 günde ulaştığımız hasta sayısına Almanya 28, İtalya ise 20 günde ulaşmış. Bu salgınla mücadelede en kritik parametrenin salgının yayılma hızı olduğunu biliyoruz. Test sayıları arttıkça hastalığın ne kadar hızla yayıldığı da anlaşılıyor. Sağlık Bakanı 'Bu hastalığa karşı elimizde güçlü bir koz var, o da hastalığa yakalanmamak' diyerek şu gergin günlerde milletimizi bir parça güldürdü. Bakanın ifadesinden yola çıkarsak salgının yayılma hızı bu kozu iyi kullanamadığımızı gösteriyor."
Mücadele stratejisinin gözden geçirilmesi ve ilave tedbirler alınması gerektiğine dikkati çeken Öztrak, şunları kaydetti:
"Sürekli 'herkes kendi OHAL'ini ilan etsin' diyerek milleti yeni bir OHAL'e hazırlamaya kimse kalkışmasın. Genel sağlık sebebiyle mevcut mevzuat çerçevesinde OHAL gerekmeksizin valilerimizin sokağa çıkma yasağı ilan etmesi mümkündür. Hastalığın hızla yayıldığı illerimizde il umumi hıfzıssıhha meclisleri ve valiler pekala sokağa çıkma yasağı ilan edebilirler. Millet can derdindeyken kimse kasaplığa soyunup et derdine düşmesin. Yeni bir OHAL'i kimse aklından bile geçirmesin."
Kılıçdaroğlu'nun daha ilk günden yurttaşların hayatını kolaylaştıracak adımları atmaları konusunda belediyelere talimatlar verdiğini anımsatan Öztrak, kurulan üç ayrı masada daha önce benzer krizleri yöneten uzmanların neler yapabileceğine ilişkin çalıştığını dile getirdi.
Bu yıl çiftçilerin ekimini zamanında yapması, tohumunu, gübresini, ilacını zamanında atması ve harmanı zamanında kaldırmasının son derece önemli olduğunun altını çizen Öztrak, mevsimlik işçilerin yerlerine ulaşması, sağlık koşullarının sağlanması ile çiftçilerin borçlarının 1 yıl süreyle faizsiz ertelenmesi gerektiğini aktardı.
Türkiye'nin korona krizine çok kötü bir zamanda yakalandığına değinen Öztrak, şunları söyledi:
"Ülkemiz kötü bir yönetimin, kırıp döktüğü bir ekonomik yapıyla korona virüsü tsunamisine yakalandı. Kendi ekonomik buhranımızı atlatamamışken, bu salgın felaketiyle karşılaştık. Türkiye, korona krizine yüzde 1'in altında büyüyen bir ekonomi, 8 milyona dayanan işsizler ordusu ve 18 milyar dolar civarına düşmüş net döviz rezerviyle yakalandı. Tek adam parti devletini kurmak için üst üste yapılan hatalar, referandumlar, seçimler ekonomiyi savunmasız bıraktı. Merkez Bankasının karlarına erkenden el kondu, ihtiyat akçesi yendi, bitirildi. Para ve maliye politikasında manevra alanı bırakılmadı. Kamunun kurumsal yapısı çöktü, hafızası yok edildi, liyakat bitti. Diğer ekonomiler aileleri, istihdamı ve şirketleri korumak için kapsamlı paketler açıklarken, biz kazanılmayan gelirin vergilerini, çalışılmayan işin sigorta primlerini ertelemekle yetinmek zorunda kaldık. Bu yetersiz tedbirler nedeniyle yeni bir işsizlik ve yoksulluk dalgasıyla karşılaşma riskimiz her geçen gün daha da artıyor. Pek çok hizmet sektöründe üretim ve dolayısıyla iş kayıpları yaşanacağı anlaşılıyor."
Öztrak, toplumun tüm kesimlerini, ekonomik ve sosyal hayatın tüm oyuncularını bir araya getiren ekonomik ve sosyal konseyin toplanması konusunda ısrarcı olduklarını yineledi.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ağır buhranlarından biriyle karşı karşıya olunduğunu ileri süren Öztrak, şöyle konuştu:
"Ekonomiden sorumlu bakan daha birkaç gün önce 2020 büyüme hedeflerine ulaşmakta herhangi bir risk görmediklerini, Türkiye'nin IMF'lik bir durumu olmadığını söylüyordu ama dün kayınpederi çıktı, swap hatlarıyla ABD Merkez Bankasının bastığı trilyonlarca dolardan tüm G-20 ekonomilerinin yararlandırılmasını istedi. Yani bir şekilde ABD Merkez Bankasının G-20 üyesi olan Türkiye'yi de finanse etmesini istedi. Şimdi sormazlar mı bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Demek ki neymiş? Zor oyunu bozarmış. ABD Merkez Bankası, Avustralya, Brezilya, Meksika, Güney Kore, Singapur’un her birine 60 milyar dolarlık swap hattı açarken Türkiye'ye açmadı. Burada sorulması gereken soru neden Erdoğan swap hattı Türkiye’ye açılsın diye G-20'den ricacı olmak zorunda kaldı? Bugüne kadar iktisat bilimi ve akılla çatışmaya girilmeseydi Merkez Bankası kasasındaki net rezervler 18 milyar dolar değil, çok daha yüksek seviyelerde olacaktı ama 'faiz sebep, enflasyon sonuç' diyerek, ne olduğu belirsiz bir saray kaprisinin peşinde milyarlarca dolar heba edildi."
Son zamanlarda işten çıkartmalar ve ücretsiz izin şikayetlerinin giderek arttığını söyleyen Öztrak, "İşten çıkartmalar ve ücretsiz izinleri engelleyecek bir yasa derhal çıkarılmalıdır. Vatandaşa 'kendi olağanüstü halini ilan et' diyenler önce vatandaşın asgari ihtiyaçlarını karşılamayı garanti eden aile yardımları sigortasını getirmelidir. Ancak bu yapılırsa milletimiz, sağlığı için eve kapanıp, sokağa çıkmazken, geçim kaygısına kapılmayabilir. Sosyal mesafeyi artırmanın aile bütçesine çıkaracağı olası maliyetleri daha rahat göğüsleyebilir." diye konuştu.
Basın İlan Kurumunun korona virüsüyle mücadele kapsamında basına destek için bazı kararlar aldığını ancak resmi ilan paralarının ödenmesinde geçmiş dönem vergi borçlarının kesilmesinin halen önemli bir sorun olarak durduğunu dile getiren Öztrak, bu dönemde, yerel basının ayakta kalması için bu uygulamadan vazgeçilmesi gerektiğini söyledi.
Koronavirüs kriziyle meşgulken İdlib ve Suriye'den de yeni haberlerin geldiğini vurgulayan Öztrak, şunları kaydetti:
"İdlib'de radikal unsurların silahlı kuvvetlerimize saldırısını önce Rus haber ajanslarından öğreniyoruz. Trump'ın Suriye'deki PKK terör örgütü destekli PYD/YPG terör örgütüyle Erdoğan'ı barıştırma çabalarının anlaşma noktasına geldiğini Beyaz Saray'ın internet sayfasından öğreniyoruz. Bu sözleri Beştepe'deki saray da dışişleri de yalanlamıyor. Diğer taraftan İdlib'de ve Suriye'nin başka bölgelerinde binlerce askerimiz görev yapıyor. Kahraman askerlerimiz zaten çok zor koşullarda görev yaparken şimdi bir de koronavirüs tehdidiyle uğraşmak zorunda kalıyorlar. Askerlerimizin sağlığı için ne tür önlemler alınıyor? Bu kapsamda askeri hastaneleri yeniden açmak için ne bekleniyor? Şeffaflık, kuşku virüsünün panzehiridir. Kuşku virüsünün büyüyüp tüm toplumu sarmasına izin verilmemelidir."
THY'nin New York-İstanbul seferlerinin iptal edilmesine ilişkin soru üzerine Öztrak, "ABD, şu anda pandeminin yeni merkezlerinden biri ilan edilmek üzere. ABD'den Türkiye'ye seferlerin durdurulması ve seferlerle gelenleri kontrolü önem taşıyor. Karantina önlemleri işletiliyor diye düşünüyorum." dedi.
Öztrak, Beştepe'deki Millet Camisi'nde kılınan cuma namazına ilişkin soruya, "Baştan cuma namazlarının halkın sağlığıyla ilgili yarattığı tehlike nedeniyle kılınmayacağı ifade edilmişti. Bu çerçevede milletimiz bu karara büyük ölçüde uydu. Şimdi öyle anlaşılıyor ki adı millet, cemaati protokol olan Beştepe'deki camide protokol cemaatle namaz kılmış. Çok açık ifadeyle, millete 'yapmayın' dediğinizi sarayda yapacaksınız. Milleti unuttular, milletin sesini duymuyorlar. Yazıktır, ayıptır, günahtır." cevabını verdi.