CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hafta sonu yapılan CHP kurultayının kendisine yüklediği ağır bir sorumluluk bulunduğunu belirterek, "Bu konuda ne gerekiyorsa yapacağım ama bunu yaparken bütün CHP'lilerin yanımda olmasını, ortak ses çıkarmasını istiyorum. Ayrışma lüksümüz yok." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyelerinin yayınladıkları bildiri nedeniyle evlerine sabaha karşı baskın düzenlendiğini, bugün ise serbest bırakıldıklarını söyledi.
12 Eylül döneminde 517 idam kararı verildiğini ve 50'sinin infaz edildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, TTB Merkez Konseyinin 7 Ekim 1985'te idama karşı bildiri yayınladığını, bunu dönemin cumhurbaşkanı, başbakan ve milletvekillerine gönderdiğini anlattı. Kılıçdaroğlu, daha sonra 1985'te üyelerin gözaltına alındığını ve davalar açıldığını dile getirerek, Nusret Fişek'in mahkemede, "Biz harpte düşman askerin yaşaması için de uğraşırız. Neden dava açılıyor anlamadım." dediğini vurguladı. 1985'te sıkıyönetim mahkemelerinde beraat edildiğini, tarihin "İdam kalksın" diyen TTB'yi haklı çıkardığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, Bülent Ecevit'in idamı kaldırdığını hatırlattı. Kılıçdaroğlu, eğer idam olsaydı Ergenekon, Balyoz davalarında idamına karar verilen paşaların, generallerin, öğrencilerin asılacağını, suçsuz olduğu ortaya çıktığında bu kişilerin geri getirilemeyeceğini ifade etti.
Bilgi Üniversitesinin, toplumda kutuplaşmayı, gerginliği bütün boyutlarıyla anlatan bir araştırma gerçekleştirdiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, toplumun olağanüstü gergin, aşırı kutuplaşmış bir ortamda olduğunu savundu. Kılıçdaroğlu, ülkesini sevenler olarak, gittikleri her ortamda halka huzur vaat etmeleri, gerginliğin, kutuplaşmanın değil bir arada yaşamanın ne kadar değerli olduğunu anlatmaları gerektiğini söyledi.
- "Bütün CHP'lilerin yanımda olmasını istiyorum"
Kurultaylarını yaptıklarını anımsatan Kılıçdaroğlu, kurultayın her şeyden önce kendisine yüklediği ağır bir sorumluluk bulunduğunu, bunun bilincinde olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin 5 temel sorununu anlatırken çözmek konusunda en güçlü iradeye CHP'nin kaynaklık yaptığını belirten Kemal Kılıçdaroğlu, "Kendi aramızda elbette tartışacağız ama 5 temel sorunu çözme konusunda sadece benim, bizim partililerin değil ülkesini düşünen her vatandaşın sorumluluğu var. Ben sorumluluğu üstleniyorum, zor bir sorumluluk üstlendiğimin farkındayım. Bu zor sorumluluğu yerine getirmek için olağanüstü çaba harcanması gerektiğini biliyorum. Bu konuda ne gerekiyorsa yapacağım ama bunu yaparken bütün CHP'lilerin yanımda olmasını, ortak ses çıkarmasını istiyorum. Ayrışma lüksümüz yok. Bir dikta yönetimine, sivil darbeye karşı mücadele ediyoruz. Her türlü baskı gelecektir üzerimize, hiçbir endişem yok. Demokrasiyi savunmak dikta yönetimlerinde kolay değildir, diktatörlerle mücadele etmek kolay değildir. Ama biz bunu yapacağız çünkü Kuvayımiliyeciyiz." diye konuştu.
-"Ben yiğidim"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, genelde kısır tartışmalara girmediğini, doğru da bulmadığını ifade etti. Kılıçdaroğlu, herkesin düşüncesini söyleyeceğini ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir türlü dilini kontrol edemediğini, Bitlis'te kendisine, "Ey bay Kemal" dediğini savundu. Kılıçdaroğlu, "Buyur Recep Bey." dedi.
Erdoğan'ın, "PYD-YPG/PKK terör örgütü mü, yiğitsen açıkla." dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Açıklayacağım. Vallahi de billahi de ben yiğidim, Anadolu'nun yiğidiyim, Anadolu'nun Köroğlusuyum, Anadolu'nun efesiyim. Hiç endişem yok. 50 sefer söyledim, bir daha söylüyorum, bunlar terör örgütüdür. Ben söyledim neden kendimi yiğit olarak kabul ettiğim için. Eğer sen de yiğitsen karşıma çıkarsın Recep Bey. Lafla peynir gemisi yürümez, oturmuş ahkam kesiyorsun. Gelsene karşıma. Sen reissin, cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal etmişsin, sen diktatörsün, dikta yönetiminin bütün uygulamalarını yapıyorsun ama bay Kemal'in karşısına çıkmaya cesaret edemiyorsun. Benim tankım, tüfeğim, polisim, ordum, valim, kaymakamım yok, benim Allah'ım var. Çıkacaksın karşıma. Yalan cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden bir adama, bir partinin genel başkanına yakışmaz. Yalan söylüyorsan çıkıp önce milletten özür dileyeceksin. Sen IŞİD'e kol kanat gererken, silah göndermemen için seni uyardım. Sen halen El Nusra terör örgütü mü değil mi söyleyemiyorsun."
- "Hangi vatansever duygularla davet ettin?"
Kılıçdaroğlu, Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesinden 17 Eylül 2014 tarihinde PYD'nin terör örgütü olduğuna ilişkin karar çıktığını, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin de YPG-PYD/PKK'nın terör örgütü olduğuna dair kararının bulunduğunu anımsattı. Kılıçdaroğlu, "Bu kararlardan sonra bunlar PYD'nin Başkanı Salih Müslim'i Ankara'ya davet edip, altına kırmızı halı seriyorlar. Bay Recep, gözlerinden öptüğüm Recep, sevgili Recep, sen mahkeme kararına, Yargıtay kararına rağmen, terör örgütü saymasına rağmen sen hangi vatansever duygularla Müslim'i Ankara'ya davet ettin, ayağına halılar serdin? Yiğitsen, şerefliysen açıkla. Açıklayabilir mi, emin olun tık çıkmaz." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan'a, "FETÖ, PKK, YPG, El Nusra ve IŞİD'e yardım yataklık yaptığını" söylediğini ancak Erdoğan'ın kendisini mahkemeye vermediğini belirten Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'a, "Erdoğan'ın terör örgütüne yardım ve yataklık yaptığına dair dilekçeyi ver." talimatında bulundu.
Kılıçdaroğlu, "YPG ile ilgili Sosyalist Enternasyonel'de verdiğimiz mücadeleden de bunların haberi yok. Türkiye'nin çıkarlarını nasıl savunuyoruz. Onlar bizi kendileri gibi sanıyorlar. Biz vatanseveriz, biz onları vatansever olarak görmüyoruz. Biz bu ülkenin çıkarlarını savunuyoruz, onlar kendi ülkelerinin değil kendi çıkarlarını savunurlar. Bu beyler Türkiye'de vergi ödememek için Man adasında şirket kuruyorlar. Senin yerliliğin de milliliğin de batsın." ifadelerini kullandı.
(Bitti)