CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Kim demokrasiyi, insan haklarını, düşünce özgürlüğünü, din ve vicdan özgürlüğünü, yargı bağımsızlığını savunuyorsa onlarla birlikte demokrasi mücadelesi vereceğiz. Birleşe birleşe kazanacağız, Türkiye'yi aydınlığa çıkaracağız." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi kararına değindi.
Üretmeyen bir ülkenin bağımsızlığını korumasının mümkün olmadığını, o nedenle Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ekonomik alanda önemli kararlar aldığını anlatan Kılıçdaroğlu, şeker fabrikalarının kurulmasının da bu önemli kararlardan biri olduğunu belirtti.
Osmanlı İmparatorluğu'nun şeker üretemediğini, parasını basacak bankası olmadığını, uçak fabrikasının temelinin 1925 yılında atıldığını aktaran Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm olumsuzluklara karşın Osmanlı'nın borcunun son kuruşuna kadar ödendiğini bildirdi.
Kılıçdaroğlu, Osmanlı İmparatorluğu döneminde şeker üretme imtiyazının bazılarına verildiğini, ancak kullanılmadığını, ilk şeker fabrikasının Cumhuriyetin ilanından üç yıl sonra Alpullu'da açıldığını, onu 17 Aralık 1926'da Uşak'ta açılan fabrikanın izlediğini dile getirdi.
İktidarın şeker fabrikalarına yaklaşımını eleştiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Cumhuriyetin bütün kazanımlarını, halkın vergileriyle kurulan fabrikaları sata sata bitiremediler. Şimdi gözlerini şeker fabrikalarına diktiler. Biz şeker fabrikalarının özelleştirilmesine niye karşıyız? Birinci maddemiz şu; tarihimize sahip çıkmak için. Şeker fabrikaları bizim tarihimizdir, ilk kurulan fabrikalardır. O fabrikaları yaşatmak modernize etmek hepimizin ortak görevidir. Ve Türkiye şeker ithal eden bir ülkeden, bugün şeker ihraç eder bir noktaya gelmiştir. İki; her fabrika cumhuriyetin bir kalesidir. O kaleye sahip çıkmak hepimizin görevidir."
Yaklaşık 25 bin ailenin şeker pancarından geçindiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin dünyada şeker pancarı üretiminde beşinci büyük üretici konumunda olduğunu belirtti.
-"Şeker pancarı üretimi Türkiye için stratejik bir üründür"
Kılıçdaroğlu, "Şimdi diyorlar ki 'Şeker fabrikalarını bir şekilde elden çıkaracağız.' Bugün şeker sektörü yaklaşık 3 milyar dolarlık katma değer yaratıyor. Şeker pancarı üretimi Türkiye için stratejik bir üründür. Bu ürüne sahip çıkmamız lazım." dedi.
Aynı büyüklükte bir ormanla şeker pancarı tarlası karşılaştırıldığında, şeker pancarının ürettiği oksijenin ormanın ürettiğinden üç kat fazla olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, "Fabrika kuran fabrikalar yapıyorlar. Beş fabrikamız; Ankara, Eskişehir, Afyon, Erzincan ve Turhal şeker fabrikaları aynı zamanda fabrika yapan fabrikalardır. Anahtar teslim şeker fabrikası, anahtar teslimi çimento fabrikası kuruyorlar. Kimseye minnet etmeden. Bu sektör şimdi yok edilmek isteniyor." ifadesini kullandı.
-"Nişasta bazlı şekerin önünü açmak için bunu yapıyorlar"
Kılıçdaroğlu, şeker fabrikalarının neden özelleştirilmek istendiğinin iyi sorgulanması gerektiğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Neden bunu yapıyorlar? Nişasta bazlı şekerin önünü açmak için. Bursa'da Cargill. Tam beş kez yargıya başvuruldu. Her seferinde kanunlar iptal edildi ama her seferinde gittiler, Cargill'i biraz daha büyüttüler. Çünkü dönemin Amerikan Başkanına söz vermişlerdi; 'Cargill'i burada kurduracağız' diye. Cargill GDO'lu mısırdan şeker üretiyor, sıvı şeker. Bu sıvı şekerin AB kullanım ortalaması yüzde 1,5- 2 bile değil. Bazı ülkelerde kullanımı yasak. Ama bizim ülkemizde yüzde 11. Önümüzdeki süreçte daha artabilir. Bütün namuslu bilim insanları şunu söylüyorlar; 'Bu nişasta bazlı şeker obeziteye, meme kanserine, kolon konserine, karaciğerde yağlanmaya yol açar.' Hani diyorlar ya 'Milli ve yerliyiz' diye. Batsın sizin milliliğiniz, batsın sizin yerliliğiniz."
-"Bu fabrikaların gerçek sahibi halk"
İktidarın önce, Cargill'in Türkiye'de kurulmasına bütün hukuksal zeminleri zorlayarak yol açtığını, sonra Şeker Kurumunu kapattığını, ardından da özelleştirme kanununda düzenleme yaparak, özelleştirme gerekçelerinin arasına kamuya gelir sağlama amacını da eklediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, tüm bu aşamalarla şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin, nişasta bazlı şekerin önünün açılmasının adım adım geliştirildiğini savundu.
Kılıçdaroğlu, şu görüşlere yer verdi:
"Bu fabrikaların gerçek sahibi; bu ülkede yaşayan, vergisini ödeyen vatandaşlar. Onların paralarıyla yapıldı bu fabrikalar. Yapanlar namuslu insanlardı. Bir başka ülkenin telkiniyle fabrika kurmadılar. Bir başka ülkenin telkiniyle fabrikaları kapatmadılar. Bu ülkenin çıkarı neyi gerektiriyorsa onu yaptılar. Bu fabrikaların gerçek sahibi halk. Man Adası'nda vergi vermemek için şirket kuranlar bu fabrikaların sahibi değil. Onlar bu fabrikalara ihanet edenler, 'Kapatacağız' diyenler."
-"Şimdi sıra şeker fabrikalarına geldi"
Şeker fabrikalarını her ortamda destekleyeceklerini, satılmaması için ellerinden gelen çabayı göstereceklerini belirten Kılıçdaroğlu, şeker fabrikalarında çalışan işçilere de seslenerek, onların haklarını savunacaklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Sizin hakkınızı sonuna kadar savunan biziz. Ama yeri geldi, bize oy vermediniz. Sizin güzel bir sloganınız vardı; 'Susma sustukça sıra sana gelecek.' Şimdi sıra şeker fabrikalarına geldi. Biz CHP olarak size sonuna kadar destek vereceğiz, her zaman yanınızda olacağız. O fabrikalar kolay kurulmadı. Biz şeker fabrikalarında çalışan geçici işçilere kadro verilsin diye mücadele ederken, onlar bugün şeker fabrikalarını kapatmak, yok etmek istiyorlar. O nedenle bizim mücadelemiz hak mücadelesidir." ifadesini kullandı.
-"Bulunduğunuz alanın dışına çıkabilirsiniz"
Kılıçdaroğlu konuşmasında gençlere de seslendi ve onlara her zaman güvendiğini söyledi.
"2019'a hazırlık yapıyor muyuz?" diye soran Kılıçdaroğlu, salonda bulunan gençlerin "Evet" yanıtı vermeleri üzerine, şunları kaydetti:
"2019'da o diktatörü saraydan aşağı indireceğiz. Dolayısıyla her gencin kendi ülkesine, demokrasiye, insan haklarına, düşünce özgürlüğüne, din ve vicdan özgürlüğüne sahip çıkması lazım. Sizin böyle bir göreviniz var. Bulunduğunuz alanın tamamen dışına çıkabilirsiniz. Bulunduğunuz çemberin tamamen dışına çıkabilirsiniz. Yeni genç arkadaşlarla birlikte Türkiye'nin sorunlarını özgürce tartışabilirsiniz. Bugün iki genç arkadaşımızın gözaltına alındığı haberi geldi. Hiç kimse endişe etmesin; bu ülkeye demokrasiyi ya getireceğiz ya getireceğiz. Demokrasi için, birlikte yaşamak için birlikte mücadele edersek, o zaman gerçek anlamda gücümüzü ortaya koymuş oluruz. Demokrasi bağlamında herkesi kucaklayacağız. Bizim partiden, o partiden, bu partiden diye değil. Kim demokrasiyi, insan haklarını düşünce özgürlüğünü savunuyorsa, din ve vicdan özgürlüğünü savunuyorsa, yargı bağımsızlığını savunuyorsa onlarla birlikte demokrasi mücadelesi vereceğiz. Birleşe birleşe kazanacağız, Türkiye'yi aydınlığa çıkaracağız. Birleşe birleşe mücadele edeceğiz, daha güzel bir Türkiye için."
(Bitti)