CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ben postalı da parkayı da 1968'lerde giydim. Sen 6. Filo'nun önünde secde ederken, ben Türkiye'nin bağımsızlığını savundum. Benim postala, parkaya ihtiyacım yok." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında, hükümetin dış politikasını eleştirdi.
Dışişleri Bakanlığının devre dışı bırakıldığını öne süren Kılıçdaroğlu, "Suriye konusunda, dış politikada da battılar. Bir bakıyorsunuz sabah Rusya'dan yana, öğleden sonra Amerika'dan yana konuşuyorlar. Siz devlet değil misiniz, hükümet değil misiniz?" diye konuştu.
"Ülkeyi Ortadoğu bataklığına sokmayın." diye defalarca söylediklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Ben 24 saat içinde gideceğim Emevi Camii'nde namaz kılacağım.' Bırak 24 saatte gitmeyi, sen Süleyman Şah Türbesini kaçırdın. Gazze'ye bile gidemedin. Askeri elbise giymiş sınıra gidiyor. Sen yapsan yapsan bir tane uyduruk askeri elbise bulursun onunla sınıra gidip hava atmaya kalkarsın. Senin yapacağın budur." ifadesini kullandı.
ABD, İngiltere ve Fransa'nın Miraç Kandili gecesinde Suriye'yi bombaladığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, o sabah Hatay'da olduğunu ve konuyu orada değerlendirdiğini bildirdi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Şunu söyledim; Kimyasal silah kullanmak suçtur çünkü kimyasal silahlarla, sadece düşman gördüğünüz kişiyi değil, bütün canlıları yok ediyorsunuz. Ama kimyasal silahı kimin kullandığının, kullanılıp kullanılmadığının tespit edilmesi lazım. Kim tespit edecek? BM bir teknik heyet görevlendirir, giderler bakarlar. O kimyasal silahın hangi ülkede, hangi fabrikada üretildiğini de tespit edebiliyorlar. Şimdi böyle bir tespit yok. Bir iddia üzerine bombaladılar. Ben o sabah bu bombalamanın doğru olmadığını söyledim. Bir iddia üzerine bir ülkeyi bombalayamazsınız, insanların başlarına bomba atamazsınız, önce ispat edeceksiniz. Üstelik bombalananlar kim? Araplar, Kürtler, Ezidiler yani bizim akrabalarımız. Ortak kültürümüz ortak tarihimiz var. Aynı şeyi Saddam için yapmışlardı, sonunda kimyasal silah çıkmadı. Bu süreçte Almanya dikkatli bir politika izledi ve sürecin dışında kaldılar."
Kılıçdaroğlu, o sabah Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı açıklamayla ABD'den, İngiltere'den yana tavrını koyduğunu aktardı.
Suriye'de savaşan tarafların "Allah Allah" diyerek birbirini öldüren Müslümanlar olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, bu tarafların ellerindeki silahları ise egemen güçlerin sattığını vurguladı.
- 4 ülke bir araya gelsin
Türkiye, Suriye, Irak ve İran yöneticilerinin bir araya gelerek sorunlarını kendilerinin çözmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Ama Erdoğan tam tersini yapıyor. 'Bombalayın, biraz daha bombalayın' diyor. Ölen kim? Suriyeli masum insanlar. Masum insanların ölümünden zevk alanlara yönetici denmez, onların başka sağlık sorunları vardır." diye konuştu.
Bakanlar Kurulu tarafından el üstünde tutulduğunu belirttiği İnsani Yardım Vakfına da (İHH) eleştiride bulunan Kılıçdaroğlu, vakfın da aynı gün "Bugün atılan füzeler içimizi serinletmedi, daha çok vuruş yapılmalıydı." dediğini aktardı. Kılıçdaroğlu, "Gazze'ye Mavi Marmara'yı götüren bu İHH. 9 kişi öldü, bunlar çark ettiler, ölülerine bile sahip çıkmadılar." dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Mavi Marmara'ya ilişkin İsrail'le yapılan anlaşmaya da tepki gösterdi.
Türkiye'deki 3,5 milyon Suriyeli'ye dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "30 milyar dolar para harcadık diyorlar. Gidin bakın Hatay'a, esnafın ağzını bıçak açmıyor ve daha büyük bir tehlike bizi bekliyor. Bütün o radikal grupları getirip Türkiye sınırına konuşlandırdılar. El Kaidesi, el Nusrası, IŞİD'cisi burada ve iktidar onlara destek veriyor. İçim acıyor, yarın öbür gün Türkiye'nin başına daha büyük felaketler gelir." ifadesini kulandı.
- Sakız Karakolu'na ziyaret
Hatay'da Sakız Karakolu'na yaptığı ziyareti hatırlatan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sakız Karakolu'na gittim. Öyle kendimize asker elbiseleri falan diktirmedik, 'ayıptır' dedik. Komutandan erine kadar hepsinin morali iyi. Atatürk'ün büstü önünde fotoğraf çektirdik ve şu cümleyi kullandım komutana karşı: 'Vatan size minnettardır.' Beyefendi ben Hatay'a gidince bağırmış yine, 'Bay Kemal postalın eksikse sana postal da gönderelim. Olur ya parka falan eksikse onu da gönderelim. 'Ben postalı da parkayı da 1968'lerde giydim. Sen 6. Filo'nun önünde secde ederken, ben Türkiye'nin bağımsızlığını savundum. Benim postala, parkaya ihtiyacım yok. Ama benim kuşağım, postalıyla, parkasıyla Filistinlilerin yanına gitti. Bizim gencecik filizlerimizin mezarları şu anda Filistin topraklarındadır. Erdoğan bilir mi? Bilmez. Tarihini bilmez. Onun tek bildiği şey, yeşil dolarlardır. Bana postal ve parka gönderecekmiş. Eğer elinde fazla varsa oğluna ver, gönder askere. Ha yoksa oğlum askerden geldi, parkasını ve postalını senin askerlik yapmayan çocuklarına göndereceğim."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kahraman ordunun sırtından politika yapmak istediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Ordunun kahramanlığını ÖSO'ya mal etmek istiyor. 'ÖSO bir Kuvayımilliye hareketidir' diyor. Ne demek ya, ağzını yıkayacaksın önce Kuvayımilliye demen için. Bu ülkenin muhafazakarı, ülkücüsü, dindarı Kuvayımilliyenin ne olduğunu gayet iyi bilir. Ne demek ÖSO ya? Hangi Kuvayımilliyeci para alarak vatan savunması yaptı? ÖSO dediğin, parasını veriyorsun lejyoner. Ayrıca hangi Kuvayımilliyeci tarihinde yağma ve talan yapmıştır? Yok böyle bir şey. Askerlerimize bakın, çocuklar kucaklarındadır. Yaşlılara yardım ederler. ÖSO’ya bakıyorsun dükkanlarda yağmalarda." diye konuştu.
Hakkında düzenlenen fezlekelere değinen Kılıçdaroğlu, korkmadığını ve konuşmaya devam edeceğini vurguladı.
- Ünal'a eleştiri
AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal'ın, katıldığı bir televizyon programında "Partimizde FETÖ'cü kalmadı hepsini temizledik. Çok titiz bir araştırma yaptık, bütün FETÖ'cüleri temizledik." dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, bunun çok güzel bir laf olduğunu belirtti.
Kılıçdaroğlu, "Ama şu sorunun cevabını istiyorum; Sen o FETÖ'cüleri temizlerken onların FETÖ’cü olduğunu biliyorsun, FETÖ'cü olmak suçtur, onu da biliyorsun. Kaçını mahkemeye verdin? Kaçı hakkında suç duyurusunda bulundun? Eğer suçluyu korursan, sen de onun kadar suçlusun. Aslında bunlar birbirlerini gayet iyi bilirler. Alttakileri temizlediler, yukarıdaki duruyor. Onlar talimat veriyor." sözlerini sarf etti.
Bu soruların cevabını beklediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, partisinin grup başkanvekillerinden konu hakkında bir araştırma önergesi vermelerini istedi.
Ünal'ın 2014'te, başka bir televizyonda, "Biz bunların orduya sızmalarını mübah gördük. Emniyete sızmalarını da mübah gördük, meşru gördük." dediğini iddia eden Kılıçdaroğlu, "E sen FETÖ’cüsün kardeşim, kendin itiraf ediyorsun. Şimdi savcılara sesleniyorum; FETÖ’cü arıyordun. Adam itiraf ediyor. Hangi yürekli savcı harekete geçecek merak ediyorum." diye konuştu.
- "Paralel devlet bugün de var"
Hükümete FETÖ eleştirisini sürdüren Kılıçdaroğlu, "paralel devlet"in bugün de olduğunu savundu.
Kılıçdaroğlu, "Bir sarayın devleti var, bir de hükümetin devleti var. Yok mu? Var. Bunların hepsini biliyoruz. Paralelliğe o kadar alıştılar ki paralel devlet kurmadan rahat edemiyorlar." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, 25 Aralık 2014'te yine bir AK Parti milletvekilinin, "Biz askeri vesayeti bitirmek için cemaat ve ABD ile iş birliği yaptık." dediğini ileri sürerek, "Cümle bu. Bunun adı nedir? 'Biz kendi ülkemize ihanet ettik' diyor. Harekete geçen bir savcı var mı? Yok. Biz konuşunca hemen fezleke düzenleniyor. Bunlar için niye düzenlemiyorsunuz?" dedi.
Dün CHP'nin 81 ilde "OHAL'i istemiyoruz" diyerek oturma eylemi yaptığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, OHAL'in bir an önce kaldırılması gerektiğini bildirdi.
İktidarın askeriyeyi, emniyeti ve partiyi FETÖ'den temizlediğini söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "O zaman niye OHAL ilan ediyorsunuz? Kaldırın kardeşim. Çünkü yönetemiyorlar. Sopayla yönetmeye çalışıyorlar, milleti sindirmeye çalışıyorlar. 'Baskıyla seçime nasıl gideriz' onun yolunu aramaya çalışıyorlar. Ne yaparsan yap bu millet Kuvayımilliyecidir sana boyun eğmeyecektir." ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bütün bu sorunların sorumlusu kim? Bank Asya'nın önünden geçen adamı hapse attılar, üniversitedeki hocayı attılar, hepsini attılar. Ana sorumlu duruyor yerinde. Kimdi o? Kaçak sarayda oturan zat, yani Bay Recep. Bir daha söylüyorum, FETÖ terör örgütünün siyasi ayağının bir numaralı sorumlusudur. Tazimat davası açıyor. Bunun için de fezleke düzenlesene. Fezleke düzenle mahkemeye gidelim. Vallahi mahkemede tamamını ispat edeceğim.
20 Temmuz'da sivil darbe yaptılar. Allah'ın lütfu olarak kabul ettin sen bunu. Şimdi darbeyi ranta çevirmek istiyorlar. İki borsa var. Bir; FETÖ borsası, bir de FETÖ'nün kara borsası. FETÖ borsası nedir? Dayın varsa, arkan varsa çıkıyorsun. Başka? Kayın pederin varsa yine çıkıyorsun. Üç; paran varsa, doların varsa ucunu gösteriyorsun, yine çıkarıyorlar. Bir de kara borsası var FETÖ'nün. Baskıyla, şantajla, insanları zorla istifa ettiriyorlar. Bu da FETÖ'nün kara borsası. Ama bir şeyi çok iyi bilmenizi isterim; bütün bu gerçekleri hepimizin anlatması lazım. Kadınlara sesleniyorum; 2019'un umudu bu ülkenin kadınlarıdır. İster başı açık, ister başı örtülü olsun. İster genç, ister yaşlı olsun. Bayrağımızın altında çocuklarımızın huzur içinde okula gitmesini istiyoruz. Evimizde huzur olsun, ilimizde, ülkemizde huzur olsun. Ben size huzuru vadediyorum."
Grup toplantısından çıkışında gazetecilerin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin erken seçimle ilgili açıklaması soruların Kılıçdaroğlu, "Ana aktörü bekleyelim." yanıtını verdi.
(Bitti)