CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması'nda konuştu. Kılıçdaroğlu "Dolayısıyla elimizde 3 büyük güç var. Birincisi bize inanan halkımız, ikincisi sizler yani siyasi gücümüz, üçüncüsü ise dostlarımızla kurduğumuz siyaset üstü güç birliğimiz" dedi.
Kılıçdaroğlu, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenen "İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması"nın açılışında yaptığı konuşmada, burada halktan ne için oy isteyeceklerini anlatacağını söyledi.
Sadece bir adaya, bir tek adama, bir zümrenin çıkarına asla oy istenmeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, "Artık oyu halkımızdan, herkes için daha iyi bir yaşama, yeni bir düzene, yeni bir Türkiye hayaline, yeni bir siyaset kültürüne ve yeni bir siyaset üstü anlayışa oy isteyeceksiniz." ifadelerini kullandı.
Açıklayacağı sistemin sadece krizden çıkma programı olmayacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Evelallah orası nispeten çok daha kolay olacak. Krizden alnımızın akıyla ve hep birlikte çıkacağız. Asıl zor olan, ülkenin yeniden yapısal bir krize girmesini kalıcı olarak engellemek. Çünkü bu ülke durmaksızın krizlere girdi, krizlerden çıktı, krizlere girdi yine krizlerden çıktı, şimdi de derin bir krizin içindeyiz. Sürekli aynı girdaba düşen halkımız ekonomik ve sosyal olarak dayanılmaz acılar çekti. Bugün ülkenin kaderini değiştirme günüdür. Bunun için yönetim anlayışımızı, yaklaşımımızı kökten değiştirmeliyiz. Ancak bunun çaresi mevcut tek adam gitsin, başka bir tek adam gelsin değildir. Tek adam gitsin mi? Evet gitsin. Tek adam rejimi bitsin mi? Evet bitsin. Ancak yerine çalışan yeni bir sistem gelsin. Yeni bir tek adam aramıyoruz."
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında artık bir daha acımasız, adaletsiz ve kutuplaşmış dönemleri yaşamayacağını vurguladı.
CHP'nin İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'nde ilan ettikleri gibi ülkenin üzerine çöken kara bulutları dağıtıp, Türkiye'yi çağdaş uygarlığa ulaştırma ve onu aşma kararlılığını bugün bir adım daha ileri taşıdıklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Kurumları yeniden inşa edilmiş, sistemi yasal çerçeveye oturtulmuş, toplumsal güven ve huzurun hakim olduğu, bölgesinde barışın ve refahın merkezi haline geldiği bir Türkiye'yi inşa edeceğiz. Dolayısıyla meselemiz, sadece hükümeti devralma meselesi değildir. Mesele Mustafa Kemal Atatürk'ün o büyük hayaline sahip çıkmaktır ve onun vizyonunu tam anlamıyla hayata geçirmek inşallah bu bize nasip olacak." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, bugün yepyeni bir güç birliğiyle tanışılacağını ifade ederek, "Bir, siyaset üstü birlik. Oluşturduğumuz bu yeni siyaset üstü beyin takımından bazı isimleri burada göreceksiniz. Dünyadan ve Türkiye'den konusunda uzman ve itibarlı, 70 kişiden oluşan büyük bir güç birliğinden söz ediyorum." dedi.
Hem Türkiye'yi karış karış gezdiğini hem de dünyanın önemli ülkelerine gittiğini anlatan Kılıçdaroğlu, bilim, teknoloji ve yatırımın iki büyük merkezi olan ABD ve İngiltere'de ziyaretlerde bulunduğunu, ne derlerse desinler inandığı vizyon yolculuğundan asla geri adım atmayacağını, kısa bir süre sonra Almanya'ya gideceğini söyledi.
Seyahatleri sonrasında bu 70 değerli isimle tek tek görüştüğünü, onları siyaset üstü güç birliğine katılmaları için davet ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Dolayısıyla elimizde 3 büyük güç var. Birincisi bize inanan halkımız, ikincisi sizler yani siyasi gücümüz, üçüncüsü ise dostlarımızla kurduğumuz siyaset üstü güç birliğimiz." dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bahsettiği bu sistemi hangi mantıkla oluşturduğunu anlatarak, şunları kaydetti:
"Bu değerli 70 kişi Türkiye için 24 saat çalışan bir güç birliği olacak. Devlet 7 gün 24 saat çalışacak. Zamanın, mekanın, enlemlerin, boylamların ötesinde kesintisiz üreten Türkiye'yi şimdiden inşa etmeye başlıyorum. Bu 70 değerli isim ne bir kişi için ne bir parti için ne de iktidar için çalışacaklar, onlar vatanları için çalışacaklar. Çünkü Bay Kemal olmak böyle bir şey. Çünkü benim işim birleştirmektir, çünkü benim işim sistemi kurmaktır, çünkü benim işim sistemi çalıştırmaktır. Benim işim o sistemi ayrıca kalıcı kılmaktır."
Bugün, ülkeyi kendileriyle birlikte dönüştürmeye cesaret edenlerin bazılarını tanıştıracağını dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Sayın Jeremy Rifkin ile tanışacaksınız. Kendisi Almanya'da Merkel'in endüstri ve sanayi teknolojileri danışmanıydı. Çin Devlet Başkanı'nın da danışmanlığını yaptı. Benim de yeni endüstriyel dönüşüm başdanışmanım. Dünyanın ilk 10 ekonomisti arasında gösterilen Daron Acemoğlu bizimle birlikte olacak. Ben Sayın Acemoğlu'nun gelecek yıllarda Nobel Ödülü alacağından da yüzde yüz eminim. Sayın Öztrak ülkeye nefes aldıracak makro ekonomik çözümleri, Sayın Böke dijital kalkınma ve yeşil dönüşümü, Sayın Hakan Kara ve Sayın Refet Gürkaynak para politikalarını, Ufuk Akçiğit istihdam politikalarını, Sayın Hacer Foggo ise sosyal politikaları anlatacak. Bu değerli isimlerle kurduğum sistem, Türkiye'yi hızlıca karanlıktan çekip, aydınlığa çıkaracak. Cumhuriyet kendi özünden güç alarak yeniden şahlanacak."
Kılıçdaroğlu'nun Başdanışmanı Jeremy Rifkin şunları ifade etti:
"Sayın Kılıçdaroğlu ve ekibiyle çalışmak heyecan verici. Türkiye'nin kapsamlı bir yol haritası oluşturmasına katkı sağlayacağım. AB, Çin ve ABD'de benzer görevler üstlendik. Birlikte çalışırsak geniş ölçüde başarılı olabiliriz. Bu yolculukta tüm Türk halkının bir arada olması gerekiyor. İklim değişiyor, bilimsel bir gerçek. "
Rifkin'in ardından kürsüye CHP Sözcüsü Faik Öztrak sahneye çıktı. Öztrak'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Bu yeni dönemi devletler, iyi hazırlık yapan milletler yeni dönemin kazananı olacak. CHP olarak Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında ülkemizi 4. endüstri devriminin takipçisi ve tüketicisi değil; geliştiricisi ve üreticisi yapmaya kararlıyız. Temiz enerjiyle, temiz fonlarla, temiz bir toplumla tertemiz bir ülkeyi inşa edeceğiz. Ülkemizin potansiyelini gayet iyi biliyoruz.
Önce Merkez Bankası'nın başına tüm dünyanın saygı duyduğu birisini atayacağız. Merkez Bankası'nın araç bağımsızlığını güvence altına alacak yasal düzenlemeleri hemen yapacağız. Ekonomik ihtiyaç ve öncelikleri gözeterek 2023 bütçesini yeniden yapacağız. Şatafata ve israfa son vereceğiz. Cumhurbaşkanlığı makamını ait olduğu yere, Çankaya Köşkü'ne taşıyacağız."
CHP Yoksulluk ve Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo şunları ifade etti:
"Bugün burada ilan edilen vizyon ile güçlü sosyal devlet ile fırsat eşitliği dönemi başlıyor. Bu kalkınma vizyonunun en önemli boyutlarından biri sosyal devlettir. Çünkü sosyal devlet, bir çocuğun beslenme hakkı ile eğitime erişme hakkı arasında bir fark görmez."
Merkez Bankası'nın eski Başekonomisti ve Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara ise video konferans yoluyla katıldığı toplantıda şu ifadeleri kullandı;
Geçmişten ders alıp, geleceğe yönelik politikaları tasarlamak gerekiyor. Türkiye'nin önemli bir deneyimi var. 2001 krizi sonrası uygulanan politikalar. Bu politikalardan alınabilecek dersleri anlatıp, Türkiye'ye özgü, makro finansal tasarım nasıl oluşturulabilir, buna ilişkin görüşlerimi açıklamak istiyorum. 21. yüzyılda ekonomi politikası deneyimi deyince, arka planda MB'nin de başrolde olduğu bir kronoloji de benim aklıma geliyor.
2001 sonrası bir enflasyon hedeflemesi uygulandı. Bağımsız para politikası ve MB'nin kısa vadeli faizleri temel araç olarak kullandığı, buna da sıkı bütçe politikasının, faiz için fazla ile eşlik ettiği bir program vardı. Küresel kriz sonrasında yaklaşım değişmeye başladı. Finansal istikrar vurgusu öne çıkmaya başladı. Ama arka planda MB'nin faiz politikası üzerindeki kısıtlar o dönemde başlamıştı. Para politikasının önemsizleştirilmesi diye tanımladığım dönem var sonrasında.
Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Refet Gürkaynak da video konferansla toplantıya bağlandı. Gürkaynak, şu açıklamaları yaptı;
Bazen Türkiye’de olup biten şeyleri dünyanın bize bir tezahürü olarak anlatmaya çalışıyorlar. Bunlar bize enflasyon veyahut fakirlik Türkiye’ye olan şeyler deme yolları. Bu sorumluluğu bizden atıyor, belki biraz içimizi rahatlatıyor ama diğer yandan da bunu değiştirme yetkisini de elimizden alıyor. Halbuki böyle değil. Türkiye her ülke gibi bir ülke.
Enflasyonun bu kadar yüksek olmasının nedeni adının Türkiye olması, şu enlem bu boylamda olmasından kaynaklanmıyor. Etrafımızda olan biten bizi de etkiliyor. Bunlar tabii doğru ama en nihayetinde Rüzgârda savrulan bir yaprak değiliz. Bu ülkede ne olup bittiğine dahil bu ülkenin insanları olarak söz sahibiyiz. Ve bunun sorumluluğunu almak zorundayız. Bu enflasyon bizim yaptığımız bir şey. Dünyanın her yerinde olduğu gibi kötü politikalar kötü, iyi politikalar iyi sonuçlar doğuruyor. Dünyanın hiçbir yerinde işe yaramayacak politikalar Türkiye’de de yaramıyor. Buna da şaşırmamak lazım.
Türkiye’de açık bir ırkçılıkla ‘burası Uganda mı’ cümlesinde geçen Uganda’nın enflasyonun ile Türkiye’nin enflasyonu. Enflasyonu düşürmüşler ve yükselmemiş. Umarım Ugandalı dostlarımız da Türkiye ile alay etmiyordur.
Enflasyona genel bir kötü yönetim göstergesi. Enflasyon bir vergi. Birilerinden alıp veriyor. En adi en aşağılık vergilerden birisi. Zenginden alır fakire verir. Enflasyon ile büyümek isteyenler çuvalladı. Böyle bir şey yok. Hiç olmadı.
Yeni ekonomik sistemin istihdama sağlayacağı gelişmeleri Prof. Dr. Ufuk Akçiğit anlattı. Akçiğit eğitim ve istihdam konusunda şu ifadeleri kullandı:
1960 senesinde Türkiye'nin milli geliri, ABD'nin yüzde 20'si civarındaydı. Zaman içinde OECD ülkelerine bakarsanız, çoğu ABD'ye yakınsamış veya geçmiş. Türkiye olarak aşama kaydedememişiz. 2008 civarında 1960'lar seviyesine gelmişiz, ne yazık ki o kazanımları da 2013 senesinden itibaren kaybetmişiz. Bugün Türkiye'nin milli geliri, ABD'nin yüzde 15'i seviyesinde. Evet, Türkiye'de daha fazla telefon, internet, yollar kullanabiliyoruz ama bu dünyanın her yerinde olan bir gerçeklik. Biz diğer ülkelere göre daha düşük performans göstermişiz.
Firma rekabetine bakmak istiyorum. Türkiye'nin uluslararası alanda rekabetçi olmasını istiyorsak, Türkiye içinde rekabeti sağlamamız gerekiyor. Bu çok kapsamlı bir durum.
4 firma 2020 yılında e-ticaret pazarlama bütçesinin %70'ini oluşturuyor. Böyle bir ortamda rekabet olmaz. Bunun acil çözülmesi gerekiyor. Sadece firmaların dinamik olmasını beklemememiz gerekiyor. Rekabet kurumunun da dinamik olması, ileriye dönük olması gerekiyor.
Regülasyonlar hassas bir konu. Zaman içinde biriken bir şey. Firma büyüklüğü arttıkça, firma sayımız azalıyor. 50 kişi bariyerine yaklaşınca firmalarda bir yığılma var. Firmalar ellinin üzerine çıkmamak için kendilerini 49 48 işçiye park etmiş durumda. 50 ve üstü işçi çalıştıran firmalar, daha kapsamlı regülasyonlara tabi. Bunlardan kaçabilmek için 50'nin altında tutuyorlar büyümek yerine. Ya da kayıt dışı ekonomiye kaçıyorlar. Bu çok tehlikeli bir şey. Bu tarz politikalar hem kayıt dışını tetikliyorlar hem de refaha ciddi şekilde zarar veriyor. Regülasyonları kaldıralım demek değil bu, daha efektif hale getirmemiz gerekiyor. Bu da işin analizini anlayabilen insanların verilere bakarak bunları inceleyip yukarıya raporlaması ve destek vermesi ile olabilecek bir şey bu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, çevre sorunlarıyla büyüme, teknolojiye uyum sağlama ile dijital kalkınma ve yeşil dönüşümü anlattı. Böke'nin konuşmasından satırbaşları şu şekilde;
Bilim insanları konuştu dinledik öğrendik işte biz bilimle siyasetin köprüsünü kurmaya geliyoruz tüm bilim insanlarını bilimle siyasetin köprüsünü kurma iradesi gösteren tüm siyasi liderleri ve siyasetçileri, bizi izleyenleri tüm halkımızı aynı coşku ile selamlıyorum. Büyük bir değişimin eşiğindeyiz. 85 milyon ortak geleceğimizin ne olacağına dair keskin bir yol ayrımındayız. Ülkemizi dünyanın ucuz emek gücü deposuna dönüştüren, halkı yoksullaştıran, rantçı, bilimden uzak ekonomik anlayışla mı devam edeceğiz; yoksa hak temelli kalkınmayla emeğe ve üretime değer veren yeni bir anlayışla, çağı yakalayan bugün bizde varız diyen yeni kalkınma hikâyesi ile mi? Bizim tercihimiz, bizim vizyonumuz belli. Türkiye’yi cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında kalkındıracağız. Ve toplumun tüm kesimleri hep birlikte zenginleşeceğiz. Bugün yaşanıyor olan bu ağır yıkıcı kalıcı bir şekilde hep birlikte ortada kaldıracağız. Nasıl mı? Üretimi dönüştüreceğiz.
Bugün ekonomi ranta dayanıyor. Dönüştürdüğümüzde üretmen yatırımlara dayanacak. Bugün ekonomi ağır bir sömürü düzeni içerisinde yürüyor. Yarın kalkınma olacak. Bugün vergi yükü halkın omuzuna bırakılmış vaziyette. Yarın adaletli bir vergi düzeni olacak. Dönüşen üretimle istihdam yaratacağız, verimlilik yaratacağız, gelirleri artıracağız, hayat pahalılığına son vereceğiz. Kaliteli hayatları hep birlikte yaşayacağız. Üretimi dönüştürdüğümüzde herkes için iş herkes için istihdam olacak. Bugün çalışanların yüzde 65’i asgari ücret veya ona yakın ücret alıyorlar. Ama umutsuzluğa yer yok. Üretimde yapacağımız dönüşle verimlilik artacak ve ücretler herkes için yükselecek. Bugün dünyanın çalışanlar için en kötü çalışma koşullarına sahip 10 ülkesinden biri Türkiye. Ama üretimde yapacağımız dönüşümle güvenceli istihdamda sosyal adaleti mutlaka sağlayacağız. Bugünün rantçı zihniyeti, doğayı katlederek iklim krizinin en ağır koşullarıyla halkı baş başa bırakmış vaziyette. Ama üretimde yapacağımız yeşil ve mavi dönüşümle yani temiz üretimle nefes alacağız. Bu dönüş yarını beklemeyecek bu dönüşüm iktidar olduğumuz gün başlayacak.
MIT Ekonomi Bölümünden Daron Acemoğlu konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye'nin büyüme dinamikleri az çok biliniyor. 80'lerin sonunda ve 90'larda potansiyelinin çok altında büyüdükten sonra; Türkiye, 2001-2006 yılları arasında, gayri safi hasıla büyüme oranını yüzde 6'lara kadar çıkardı. Sonra daha istikrarsız ve orta oranlı bir büyüme görüyoruz. Ama büyüme oranından daha da önemlisi, büyümenin kalitesi. Büyümenin kalitesinin çok yönü var ama ana problem Türkiye'de verimlilik. Büyümenin, verimliliği artırmaması.
CHP lideri Kılıçdaroğlu konuşmaların ardından yaptığı açıklamalarda şu ifadeleri kullandı:
Ben size bir adaya oy vermeyeceksiniz derken ne söylediğimi anlatabildiğimi düşünüyorum. Bir sistem çalışacak ve emin olun iktidara geliyoruz. Bunu köklü değişimle değiştireceğiz. Bu benim en büyük ve en güzel mirasım olacak. Bugün verdiğimiz kavga Türkiye'nin yarın nasıl bir ülke olacağının kavgası. Bugün size ana muhalefet partisinin başkanı olarak seslenmiyorum. Kuracağımız sistemin siyaset üst bir güçbirliğinin parçası olarak sesleniyorum.
Altılı masa 6 vatanseverin oluşturduğu bir masadır. Zorbalığa direnen 6 tane lideriz biz. Türkiye için kenetlendik. Halkımızın haysiyetli yaşamı için kenetlendik. Biz 6 lider olarak yürümeye devam edeceğiz. Gece gündüz ortak bir program için çalışıyoruz. Meral Hanım merttir, Temel Bey bilge ve cesurdur, Ahmet Bey'le vatan için bir araya gelmek için asla tereddüt etmedik, Gültekin Bey'de Menderes'in gençliğini görüyorum, Ali Bey'in başarılarını biliyorum. Altılı masadaki her partinin kadrosu geniş ve yeterli.
Dünyanın her yerinde bağımsız çok büyük fonlar var. İktidarımızın ilk 3 yılında 70 milyar dolarlık fon alacağız. 150 milyarlık gelir sağlayacağız. Türkiye büyük potansiyele sahip bir ülke ama yolsuz yönetim yüzünden iyi yönetilemiyor. Kirli sermayenin yazdığı 418 milyar doları tahsil edilmek üzere onların borç defterine yazdım. Dünyanın neresinden neyiniz varsa hepsini biliyorum. Bu parayı hukuk içinde sizden alacağım.
Bu devleti yönetenlerin onurlu çalışanlara borcu var. Ücretli çalışanlar büyümeden hiçbir zaman faydalanamadı. Bizim hesaplarımıza göre 300 milyar dolar ücretli çalışanların alacağı var. Biz bunu çalışanlara iade etmeye geliyoruz. Halkımızı zenginleştireceğiz. Projelerimiz hazır. Kalıcı zenginleşmek için 5 kolonla dönüşümü gerçekleştireceğiz.
1. kolon: Endüstriyel dönüşümü gerçekleştireceğiz. Başta İstanbul olmak üzere metropollerindeki yoğunluk anadoluda sağlanacak istihdamla dağılacak.
2. kolon: İşçi dönüşümü. Sağlayacağımız eğitimle işçiler daha donanımlı hale gelecek.
3. kolon: Enerjideki dönüşüm. Temiz enerji yatırımları yapılacak. Depolama işlemleri sağlanacak. Petrolün nerede olacağını tayin edemeyiz. Ama çipin nerede üretileceğini belirleyebiliriz. 21. yüzyılın sorunu çip krizidir.
4. kolon: Gıda bolluğu bereketi. Bu beceriksiz yönetim bizi buğdaya da nohuta da muhtaç hale getirdi. Göreceksiniz tarımdaki değişimimize 85 milyon tanık olacak. Süt üreten de kazancak. Et üreten de kazanacak. Hiçbir çocuğumuz yatağa aç girmeyecek.
5. kolon: Hızlı istihdam sağlanacak. İlk başta 3,5 milyon kişiye iş istihdamı sağlanacak. Kişi başına düşen milli gelirimiz 20 bin doların üzerine çıkacak.
Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ey dünya! Sana rakip olmak için geliyorum. Türkiye bir yıldız gibi parlayacak. Haydi arkadaşlar başlıyoruz, başlıyoruz, başlıyoruz....
Kılıçdaroğlu, konuşma öncesi sosyal medyadan "Türkiye’nin ekonomide ve endüstriyel dönüşümde Şampiyonlar Ligi kadrosu hazır! Çünkü Türkiye bunu hak ediyor..." demişti.
Türkiye’nin ekonomide ve endüstriyel dönüşümde Şampiyonlar Ligi kadrosu hazır! Çünkü Türkiye bunu hak ediyor...
— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) December 3, 2022
Saat 14.00’te görüşmek üzere.#İkinciYüzyılaÇağrı pic.twitter.com/mcyBNuRhkL