CHP'yi bir sonraki milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine taşıyacak yönetim kadrosunun belirleneceği 28-29 Mart'ta yapılacak 37. Olağan Büyük Kurultay'a dönük süreç il kongreleri ile devam ediyor.
31 Mart yerel ve yenilenen İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerinden aldığı sonuçtan memnun olan parti yönetimi, "iktidara yürüyüş" temasıyla il kongrelerini gerçekleştiriyor ve bunun büyük kurultayın da ana teması olması bekleniyor.
Kurultayda, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığının tartışma konusu olmayacağı belirtilirken, asıl yarışın Parti Meclisi (PM) üyeliği seçiminde yaşanması bekleniyor. Hafta sonu yapılanlarla birlikte 56 ilde kongrelerinin en dikkat çeken yanı ise, geçmiş yılların tersine, üç büyük il dahil bir çok yerde "tek aday" gösterilmesi nedeniyle yarışsız kongrelerin fazlalığı oldu.
Genel merkezin, partinin "kendi içinde kavgalı" algısının önüne geçmek için "uzlaşma" ile aday sayısını teke indirme stratejisini; parti içi muhalifler parti içi demokrasiye aykırı buluyor ve "CHP, AKP'leştiriliyor" eleştirisi yöneltiyor.
CHP'nin 26 Ocak'ta başlayan il kongrelerinde şimdiye kadar aralarında İstanbul, Ankara ve İzmir'in de bulunduğu toplam 56 il kongresini yaptı, takvim uyarınca 3 Mart'a kadar da kalan illerdeki kongrelerin tamamlanması planlanıyor.
İstanbul, Ankara ve İzmir dahil, ilçe ve il kongrelerinin büyük bölümünde "tek aday" ve blok liste ile seçim yapılması nedeniyle yarış yaşanmadı ve birçok yerde genel merkezin istediği sonuç çıktı.
Peki CHP'de genel merkez ve muhalifler, kurultaya dönük hangi hesapları yapıyor? CHP kulislerinde yapılan değerlendirmeleri derledik.
CHP Genel Merkez yönetimi, kurultaya ilişkin "CHP'yi iktidara taşıyacak kadroların belirleneceği" iddiasını ortaya koyuyor. Kılıçdaroğlu'nun seçim stratejisinin yerel seçim stratejisinin başarılı olduğuna dikkat çeken parti yöneticileri, büyük kurultayda CHP'nin "iktidar yürüyüşü"nün de başlayacağı" görüşünde.
Büyük kurultayın ardından yine 2020 içinde bir "program kurultayı" yapılması planlanıyor ve bunun da bir anlamda "iktidar prorgamı" olacağı ifade ediliyor.
Kurultayda, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun karşısına rakip çıksa bile, genel başkanlık koltuğunu korumasına kesin gözüyle bakılıyor. Kılıçdaroğlu'nun yerel seçim başarısı sebebiyle ilk kez bir kurultaya "genel başkanlık tartışması" olmadan gittiğine; bu nedenle karşısına rakip çıksa da çıkmasa da genel başkanlığı koruyacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Ancak Kılıçdaroğlu'nun, genel başkanlık için tek aday olup olmayacağı henüz net değil. Zira partinin cumhurbaşkanı adayı da olan ve daha önce iki kez Kılıçdaroğlu'na kurultaylarda rakip olan Muharrem İnce'nin henüz kararını vermediği ve değerlendirme sürecinde olduğu belirtiliyor.
3 Mart'ta il kongrelerinin tamamlanmasının ardından çıkacak tabloya göre İnce'nin kararını netleştirmesi bekleniyor. Genel merkez kanadında İnce'nin aday olmaması halinde, henüz isimlendirme yapılmasa da muhalif bir aday çıkabileceğine dikkat çekiliyor. Ancak Kılıçdaroğlu'nun yerel seçimlerde elde edilen başarı nedeniyle, karşısına rakip çıksa da "en rahat kurultayı" olacağı yorumu yapılıyor.
Büyük kurultayda asıl yarışın 60 üyeli PM üzerinden olması bekleniyor. Zira il kongrelerinde blok liste - tek adayla yapılan seçimler nedeniyle tepkili olan muhaliflerin, PM'de mümkün olduğunca fazla temsil edilmek için çaba yürütmesi bekleniyor.
Parti içinde Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığına itiraz olmayacağı, ancak muhaliflerin aday çıkarmasa bile Kılıçdaroğlu'nun PM listesini delmek için çaba yürüteceğine dikkat çekiliyor. Bu konuda Kılıçdaroğlu'nun büyük kurultayda başvuracağı liste yöntemi önemli olacak.
Geçmiş yıllarda "çarşaf liste" ile yapılan kurultaylarda, Kılıçdaroğlu ayrıca yönetimde görmek istediği isimlerle ilgili "anahtar liste" çıkarıyordu. Kulislerde, bu kez de benzer yöntemin izleneceği beklentisi dile getirilirken muhalifler, "çarşaf liste" ile seçim yapılması halinde genel merkezin büyük fire vereceğini savunuyor.
Muhalif bir CHP'li siyasetçi, PM'deki hedeflerinin genel merkez listesini "yüzde 50 oranında delmek" olarak ifade ediyor. Söz konusu siyasetçi, kurultay programına genel başkanlık için cumartesi, PM için pazar günü oylama yapılacağına işaret ederek, "Cumartesi günü delege Genel Başkan'a karşı görevini yapar, ama pazar günü kendi istediğini yapar" görüşünü dile getiriyor.
CHP'de geçmiş yıllardakinin tersine ilk kez ilçe ve il kongrelerinin büyük bölümünde "tek adaylı" seçimler yaşandı. Bunda CHP Genel Merkezi'nin izlediği "uzlaştırma" taktiği etken oldu.
İlçe kongreleri sürecinden itibaren genel merkez yönetimi devreye girerek, kongrelerde geçmiş yıllardaki "kavgalı, sandalyelerin havada uçuştuğu kongre istenmediği" mesajıyla, adayların mümkün olduğunca aralarında uzlaşılması taktiği izledi.
CHP'nin 37. Olağan Büyük Kurultay'ı "iktidara yürüyüş kurultayı" olarak nitelendiren parti yönetimi, iktidara yakın kesimlerin CHP'yle ilgili "kendi içinde kavgalı parti" algısı yaratarak yıpratma taktiği izleyeceği" gerekçesine dayandırdı ve özellikle il ve ilçe kongrelerinde çıkan kavga ve tartışmaların parti aleyhine kullanılabileceği uyarısı yaptı.
Parti örgütlerine de "kavgadan uzak durun" mesajı verirken kongre süreçlerinde kavga çıkaran, şiddete başvuranlara karşı da "disiplin mekanizmasının işletileceği" uyarısında bulunuldu.
Muhalifler "tek aday**a**" neden karşı çıkıyor?
Genel merkez yönetimi her ne kadar parti örgütlerine "tek adaylık" dayatması yapılmadığını, uzlaşma ile aday sayısının teke indirilmesini telkin ettiklerini ifade etse de; özellikle il kongresi sürecinde, başta büyük kurultaya en fazla delege gönderen İstanbul, Ankara ve İzmir'in de aralarında bulunduğu yerlerde "tek aday, blok liste" uygulaması eleştiri konusu.
Parti içinde tek aday yöntemine karşı çıkanlar, CHP'yi diğer partilerden özellikle sağ partilerden ayıran en önemli özelliğin "demokratik yarışa" olanak tanıması olduğunu belirtirken, "tek adaylığın" parti geleneklerine aykırı olduğuna işaret ediyor. Genel merkezi "CHP'yi iktidar partisine benzetmeye çalışmakla" suçluyor ve "CHP AKP'leşiriliyor" eleştirisini yöneltiyorlar.
Kurultayda seçilecek yönetimin, partiyi cumhurbaşkanlığı seçimlerine taşıyacağına dikkat çeken muhalifler, "Böylece genel merkez, milletvekilleri ve cumhurbaşkanı adayı belirlemek dahil, kararlarını rahatça geçirebilmek için hiçbir öneriye itiraz etmeyecek bir PM oluşturmayı hedefliyor" görüşünü savunuyorlar.
Muhalifler, parti yönetiminin ilçe ve il kongrelerinde olduğu gibi, istediği isimleri sorunsuz seçtirmek için büyük kurultayda da "blok listeyi" tercih edebileceğine dikkat çekiyor.
CHP yönetimi tek aday eleştirilerine "Bu parti tabanının talebi, kimseye bir dayatma içinde bulunmuyoruz, aranızda mümkün olduğunca uzlaşın, uzlaşmazsanız yarışın, diyoruz" yanıtını veriyor.
Son olarak Ankara il başkanlığı seçiminde mevcut başkan Rıfkı Güvener aday olmazken, Ayhan Yalçınkaya ve PM üyesi Ali Hikmet Akıllı adaylıklarını açıkladı. Ancak, Yalçınkaya'nın adaylık için yeterli imza bulamadığı için aday olamadığını ve tek adayın seçime girdiğine dikkat çekiliyor. Üst düzey bir parti yöneticisi, bu tür eleştirilerin partinin genel eğilimini yansıtmadığını ve küçük bir kesim tarafından yapıldığını savunuyor:
"Biz 31 Mart seçimlerini bu kafayla kazanmadık. Genel başkanın izlediği doğru stratejiyle kazandık. Kongreleri de bu çerçevede izlediğimiz stratejiyle yaptık ve taban bu stratejiyi benimsedi. Taban tarafından kabul görmeyen zorlama yöntemlerle zaten başarılı olmanız mümkün değil. Örneğin İstanbul'da bir aday delegeden yeterli desteği görseydi, genel merkez ya da Genel Başkan karşı çıksa da aday olmayacak mıydı? Kaldı ki, örneğin Bursa'da dört adaylı yarış oldu, başka birçok yerde de yarış yaşandı, kimse bir dayatmada bulunmadı. Parti tüzüğü ne diyorsa ona uygun hareket ediliyor, başka türlüsü de zaten mümkün değil."
CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun büyükşehir ve il belediyesinin kazanıldığı yerlerde, eğer büyük bir sorun yoksa mümkün olduğunca mevcut il başkanlarının devam etmesini istediğini belirten parti kaynakları, "Ama şu isim desteklensin, bu aday olmasın gibi bir yaklaşım sözkonusu olmadı. Bazı yerlerde buna uygun sonuçlar çıktı, bazı yerlerde çıkmadı" görüşünü dile getiriyorlar.