CHP Kocaeli Milletvekilleri Haydar Akar, Tahsin Tarhan, Fatma Hürriyet Kaplan ve Cengiz Sarıbay, Kocaeli Üniversitesi'nde görevli akademisyenlerin gözaltına alınması ile ilgili olarak açıklama yaptı.
Açıklamada, "Aynı zaman içerisinde, akademisyenlere tehdit amacıyla insanların kanıyla duş alacağını söyleyen Cumhurbaşkanı himayesindeki mafya bozuntusunun şiddet ifadeleri dururken akademisyenlere gözaltı, hukukla ifade edilebilecek bir durum değil" ifadeleri kullanıldı.
CHP Kocaeli Milletvekilleri Haydar Akar, Tahsin Tarhan, Fatma Hürriyet Kaplan ve Cengiz Sarıbay yaptıkları açıklama şöyle; "CHP Kocaeli örgütü olarak bizler her türlü teröre amasız, fakatsız, lakinsiz karşıyız, şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz. Bizler terörün insanlık suçu olduğunu kabul eden bir partinin üyesiyiz.. Teröre karşı olduğumuz gibi, düşünceyi açıklama hürriyetine yapılan baskılara da karşıyız. Hukukun temel ilkesi de bunu gerektirir.. Türkiye'de düşünen gazeteciler, akademisyenler, toplumun tüm sınıflarının, düşüncelerini açıkladı diye suçlanmaları, hukukla ve demokrasinin evrensel ilkeleriyle asla bağdaşmamaktadır. Ülkemizde düşünceleri nedeniyle insanların evlerinin basılıp gözaltına alınmalarını kabul etmemiz mümkün değildir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın verdiği talimatla açılan soruşturmayla birlikte, düşüncelerini açıklama özgürlüğünü kullanan çok sayıda akademisyenin gözaltına alınmasını ve görevden uzaklaştırılmasını hukuksuz, kabul edilemez ve son derece tehlikeli buluyoruz. Şunu açıkça söyleme gerekir ki, Akademisyenlerin açıklama yapması değil akademisyenlere gözaltı suçtur… CHP, Türkiye'de herkesin düşüncesini özgürce söylemesinden yanadır.Akademisyenlerin açıklamasına katılmasak bile şiddet içermedikçe her türlü Düşünceye saygı duyarız. Aynı zaman içerisinde, akademisyenlere tehdit amacıyla insanların kanıyla duş alacağını söyleyen Cumhurbaşkanı himayesindeki mafya bozuntusunun şiddet ifadeleri dururken akademisyenlere gözaltı, hukukla ifade edilebilecek bir durum değil…Düşünce özgürlüğü yüzünden hapiste yatmak, artık yüzlerce yıl öncesinde kalmıştır. Tam 226 yıl önce Fransız düşünür Voltaire'in,'“Düşüncelerine katılmıyorum ama o fikirleri özgürce ifade edebilmen için gerekirse canımı bile veririm( sözlerinin önemini bir kez daha vurgulayarak gözaltına alınan akademisyenlerin bir an önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz." (DHA)
AKADEMİSYENLERE OPERASYON BAŞLADI
"Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin yayımladığı bildiride imzaları bulunduğu gerekçesiyle Kocaeli Üniversitesinde (KOÜ) görevli 21 akademisyenden 14'ü gözaltına alındı, 7 akademisyen hakkında da gözaltı işlemleri devam ediyor. Bursa Uludağ Üniversitesi'nde de 3 akademisyen odalarında gözaltına alındı. Bolu'da 3 akademisyenin evinde arama yapıldı. Giresun Üniversitesi, imzacı öğretim üyesini görevden uzaklaştırdı. Gaziantep'te 4, Batman'da 5, Van'da 4, Konya Selçuk Üniversitesi'nde 1, Akdeniz Üniversitesi'nde 9, Çukurova Üniversitesi'nde 2, Trakya Üniversitesi'nde 2 akademisyen ile bir doktora öğrencisine, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde 6, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nde 4 ve Mersin'de 20 akademisyene idari soruşturma açıldı. Saat 11.30 itibariyle sıcak bir gelişme daha yaşandı. İstanbul'da Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nın da imzacı 123 akademisyen hakkında re'sen soruşturma başlattığı öğrenildi.
DÜNYADA DA YANKI BULDU
İngiliz Reuters ve Amerikan Associated Press haber ajansları, akademisyenlere yönelik operasyonu dünyaya duyurdu. Reuters,NTV'ye dayandırdığı haberinde, "Türk güvenlik güçleri, devlet güçleri ve Kürt ayrılıkçılar arasında yaşanan şiddete son verme çağrısında bulunan bildiriyi imzalamakla suçlanan 12 akademisyeni göz altına aldı" ifadesini kullandı.
(Gürsel Tekin de akademisyenler ve Sedat Peker için açıklama yaptı)
AKADEMİSYENLERİN PAYLAŞTIĞI BİLDİRGE
Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız!
Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir.
Bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye'nin kendi hukukunun ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir.
Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.
Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz. Müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunmasını talep ediyor ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer almak istediğimizi beyan ediyoruz. Siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz.
Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz."
Sedat Peker kimdir?
Reis lakaplı Sedat Peker, 26 Haziran 1971 tarihinde doğdu. 90'lı yıllarda Türkiye'de ortaya çıkan mafya oluşumlarının içerisinde yer alması nedeniyle yargılandı. 1997 ve 1998 yıllarında çete kurmak suçlaması ile yargılandığı davalardan savcı tarafından suçsuz bulundu.
12 Mart 2005 tarihinde Kelebek Operasyonu kapsamında tutuklandı. 31 Ocak 2007 tarihinde İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dava sonucunda alınan kararda "çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek", "hürriyetinden yoksun bırakmak" ve "evrakta sahtecilik" gibi suçlardan dolayı toplam 14 yıl 5 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı. 21. Ağır Ceza Mahkemesinin uzun tutukluluk süreleri göz önünde bulundurularak cezasının 10 yıldan 5 yıla inmesiyle Tuncay Özkan ve Levent Göktaş ile birlikte tahliye edildi. İstanbul 21′inci Ağır Ceza Mahkemesi Özkan ve Göktaş hakkında yurt dışı çıkış yasağı koyarken, Peker hakkında herhangi bir adli kontrol uygulamadı. DEVAMI İÇİN TIKLAYIN!