HABER

CHP'den Anayasa Mahkemesi'ne dava

CHP'den Anayasa Mahkemesi'ne dava

ANKARA (İHA) - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) kamuoyunda 'Telekulak Yasası' olarak bilinen yasanın iptali ve yürürlülüğünün durdurulması için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.

CHP Grup Başkan Vekili Ali Topuz, bugün Anayasa Mahkemesi'ne gelerek dava dilekçesini verdi. Çıkışta gazetecilere bir açıklama yapan Topuz, bugünkü başvurunun bu yasama döneminde yaptıkları 65. başvuru olduğunu söyledi. Kamuoyunda Telekulak Yasası olarak bilinen ve 3 Temmuz 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5397 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un iptali ve yürürlüğünün durdurulması için başvuru yaptıklarını kaydeden Topuz, son zamanlarda Meclis'te çıkarılan kanunların 'bazı kanunlarda değişiklik yapılması' adı altında çıkarılmasını eleştirdi. Topuz, "Bir kanun adı altında birden çok kanunda değişiklik yapılıyor. Bu biraz yadırganılan bir şeydir. Ama maalesef bunu henüz şu aşamaya kadar düzelttiremedik" diye konuştu.

Bugün yürürlüğünün durdurulmasını ve iptalini istedikleri yasanın Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu, Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu ile Devlet İstihbarat Hizmetleri ve MİT Teşkilatı Kanunu'nda bazı değişikleri içerdiğini hatırlatan Topuz, kanunlara eklenen bazı maddelerle başbakanın görevlendirileceği kişilerden komisyon kurulması ve özel yetkili devlet memurları dışında kişilerin komisyonlarda yer almasının Anayasa'ya aykırı olduğunu savundu. Topuz, "Bu 3 yasaya yapılan eklemelerle telefon dinlemeyle ilgili idareye yeni olanaklar ve yetkiler verilmektedir. Telefon dinlemeyle ilgili yeni olanaklar ve imkanlar tanınması özellikle terörün hızlandığı, şiddetlendiği, güçlendiği dönemlerde gerekli olabilir. Nitekim Anayasamız da bu tip hallerde nasıl hareket edilebileceğini düzenlemiştir. Buradaki durum Anayasa'nın ruhuna uygun değişikliğin yapılmamasıyla ortaya çıkmıştır" dedi.

"DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE BÖYLESİ BİR DURUM YOK" Bu tip istihbarat birimlerinin batılı demokrasilerde parlamento tarafından denetlendiğini belirten Topuz, "Bu yetkiler kanunla çıkarılması gerekirken, yönetmelikle düzenlenecek şekilde yetkiler idareye, başbakana devrediliyor, kişiye devrediliyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir denetleme mekanizması yoktur, olamaz. Bu bir ölçüde yasama yetkisinin yürütmeye devredilmesidir. Bu açıdan Anayasa'ya aykırıdır" dedi. Cumhurbaşkanının bazı yetkilerinin bu kanunla başbakana devredilmesi gibi bir yol izlendiğini öne süren Topuz, şöyle konuştu:

"Bir kere hiçbir yürütme organına bu tür yetkiler devredilmemelidir, devredilemez. Hele, Adalet ve Kalkınma Partisi gibi bir yürütme organına bu yetkiler hiç verilmez. Çünkü onların atamalarda kadrolaşmalarda hangi kriterleri kullandığına ilişkin çok kötü örnekler 3 yıl içinde yaşandı. Objektif uygulamalar sağlayabilmek, demokrasiye ters uygulamaları engelleyebilmek açısından bu yasanın yürürlükten kaldırılması ve iptal edilmesi gerekir."

Topuz daha sonra gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Bir gazetecinin dün başlayan toplu görüşmelerde sendikaların Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'e tepki göstermesinin hatırlatılması üzerine Topuz, "Toplantının başlayamadan dağılması ve bugüne ertelenmesini büyük bir talihsizlik olarak görüyorum. Bakanın çok acele karar vererek duruma sebebiyet verdiğini görüyorum. Bu müzakerelerin hükümeti temsilen bir bakan ve sendikalar arasında geçmesi söz konusudur" dedi. Dinçer'i de ağır sözlerle eleştiren Topuz, "Tepki gösterdikleri zaten tartışmalı bir kişidir. Sayın Dinçer'in pek çok bakımdan Başbakanlık Müsteşarlığı gibi bir görevde dahi bulunmaması gerektiği bilinmektedir. Kendisinin Cumhuriyet'e, laikliğe karşı tavrı bilinmektedir. İntihal dolayısıyla YÖK tarafından hakkında tahkikat yapıldığı ortadadır. Böyle bir kişiye güven göstermemelerini anlayışla karşılamamız lazım. O zatı bu görevde tutmamak lazım. Bunlar hükümetin bileceği işlerdir. Biz hükümet uygulamalarını doğru bulmuyoruz" diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ın "Benim terör örgütüyle masaya oturduğumu söylemek terbiyesizliktir" sözlerinin hatırlatılması üzerine ise Topuz şunları söyledi:
"Başbakanın son zamanlarda konuşma üslubunda çok önemli değişikler olduğunu görüyoruz. Herhalde birtakım sıkıntılardan, başarısızlardan dışa vurum gibi birtakım tepkiler ortaya koyuyor, yakışıksız cümleler söylüyor. Elbette ki Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı terör örgütünün temsilcisiyle masaya oturamaz, oturmaz. Ama başbakanın kendisine yapılan eleştirileri abartılı şekilde değerlendirip karşısındakilere hakaret etme yolunu seçmesi, onun içinde bulunduğu psikolojik ortamı yansıtıyor. Başbakanlar biraz daha anlayışlı ve serin kanlı olmalıdırlar. Sayın Başbakan serinkanlılığı yitirmiş görünüyor. Tabii ki çelişkili, zikzaklı siyaset izlendiği zaman ve acı faturalar önüne çıktığı zamanda deneyimi birikimi ve sinirleri sağlam olanlar belki dayanıklı olabilirler. Ama bu konuda zaafiyeti olanlar tepkilerini böyle ortaya koyarlar. Bunu başbakana yakıştıramadım."

En Çok Aranan Haberler