CHP’li Tezcan, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde gerçekleştirilen Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısının ardından yazılı açıklama yaptı.
Türkiye'nin hala en ağır darbe koşulları altında yaşamaya devam ettiğini ifade eden Tezcan, Cumhuriyet Gazetesi yazarları Akın Atalay, Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Murat Sabuncu, Ahmet Kemal Aydoğdu ve Yusuf Emre İper'in serbest bırakılmadığını anımsattı. Gazetecilerin “tutsaklıklarının” devam etiğini belirten Tezcan, “Mahkemelerin ancak hukuk etkisi altında verdikleri kararlara tutuklama denebilir. Bu kararlar siyasetin emir ve talimatı altında alınmıştır. Bu nedenle tutuklama değil, tutsak almadır. Bu karar 20 Temmuz darbe hukukunun gazetecilere yönelik yargısız infazıdır” dedi.
“SÖZDE DANIŞTAY BAŞKANI GÖREVİNDEN AYRILMALI”
Yargının “Saraya yaranma yarışı içinde” olduğunu savunan Tezcan, “Saraya yaranma telaşı meslek yeminini, meslek ahlakını unutturmuştur. Üsluptan, dile, tutumlardan kararlara kadar her yerde bu çürümenin izleri görülebilmektedir” dedi. CHP’li Tezcan, idareyi hukuk adına denetlemekle görevli Danıştay Başkanı'nın da kendisini “Hükümet eş başkanı” sandığını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Adaletle anılması gereken bir kurumun başındaki kişinin adalet kavramından rahatsız olup ‘sözde adalet' ifadesini kullanması, sadece onun ‘Sözde Danıştay Başkanı' olduğunun tescilidir. Sözde Danıştay Başkanı hakkında Danıştay Başkanlık Kurulu’na dilekçe verdik. Bu yakışıksız tutum Danıştay'ın sırtında da yüktür. Şimdi ya sözde başkan görevden ayrılmalı, ya da yetkili kurullar istifa veya emekliliğini istemeye davet etmelidir.”
YAZICI'YA DÖNÜK HABERE ERİŞİM YASAĞI
İktidarın 15 Temmuz darbesi ile mücadeleden kaçtığını, OHAL uygulamalarının da darbenin siyasi ayağını gizlemeye yaradığını belirten Tezcan, “Hukuk ve iktidar gücünün darbenin arkasındaki ilişkileri gizlemeye dönük kullanılmasının en yeni örneği Cumhuriyet'in Hayati Yazıcı'ya dönük haberine erişim engeli getirilmesidir. FETÖ iddianamelerinde adı geçen iş adamlarıyla ilişkilerine dönük bilgiler içeren bu haberler yasaklanmıştır. Telefonunda FETÖ'cünün numarası kayıtlı diye gazetecilerin tutuklandığı bir ülkede, hükümette etkili isimlerin iş ilişkilerinin haber yapılması dahi yasaklanıyorsa, darbenin siyasi ayağına nasıl gidilecek? Bu iktidarın derdi 15 Temmuz darbesiyle hesaplaşmak değil, 20 Temmuz darbesini tahkim etmektir. Çünkü gerçek bir hesaplaşma faturasının kendi önlerine konacağını çok iyi bilmektedirler” dedi.
“BİZ PKK İLE MASAYA OTURMAZ ÜLKEMİZİ TERÖR ÖRGÜTLERİNE TESLİM ETMEYİZ”
Açıklamasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Belediye Başkanları toplantısındaki sözlerine de yanıt veren CHP’li Tezcan, şöyle devam etti:
“AK Parti Genel Başkanı bugün yine malum bölücü üslubuyla ‘Bu milletin evlatlarını şehit edenleri savunduğumuz' iftirasına sarılmaktadır. Bu milletin evlatlarını şehit eden teröristlere kamyonlarla silah dağıtılırken valilere ‘karışmayın' diyen Erdoğan'dır. Terör örgütü bölgede mahkemeler kurarken, askere alma adı altında militan devşirirken, vergi daireleri kurup para toplarken bunlara başkanlık sevdasıyla göz yuman Erdoğan'dır. Biz, devlet terörle mücadele ederken devlet olmanın vakar ve asaleti içinde, hukuk içinde, devlet olmanın büyüklüğüne yakışır şekilde hareket etmesi gerekir, diyoruz. Vatandaş ile teröristi ayırmak devletin görevidir, diyoruz. 15 yıldır yapamadığını, dört yılda yapacağız, diyoruz çünkü biz PKK terör örgütüyle masaya oturmaz, ülkemizi terör örgütlerine teslim etmeyiz.
TELEVİZYON DAVETİ
Siz ise topyekün bir hamaset edebiyatıyla, dün olduğu gibi bugün de terörle mücadele siyaseti değil, terörden yararlanma siyaseti peşindesiniz. Sizin kim olduğunuzu da çok iyi biliyoruz. Şehitlerimize ‘kelle' diyen ve terör örgütü liderine ‘sayın' diye hitap eden Erdoğan'ın kendisidir. Bu siyaset anlayışı dün olduğu gibi bugün de iflasa mahkumdur. Ancak her çöküşün ağır bedelini millet ödemektedir. 15 yıl önce ülkeyi sıfır terörle teslim alıp 15 yıl içinde terör örgütlerini devletin bağrına yerleştirerek darbe yapacak güce eriştiren Erdoğan'ın, bizim terörü 4 yılda bitiririz sözümüzü anlayabilmesini tabii ki beklemiyoruz. Ancak kendisine güveniyorsa ki biz Genel Başkanımıza güveniyoruz, çıkar karşısına televizyonda tartışırlar, milletimiz kim haklı, kim değil öğrenmiş olur.”
“HÜKÜMET KUZEY IRAK REFERANDUMU KONUSUNDA KARARLI BİR TUTUM GÖSTERMİYOR”
Dış politika konusunda da hükümeti eleştiren CHP’li Tezcan, hem komşularıyla hem de uygar, demokratik dünya ile kavga halinde yalnızlaşmış bir Türkiye yaratıldığını ifade etti. Türkiye'nin bölgede çözümün aktörü olmak yerine sorunun bataklığına dalıp çırpınan bir ülke durumuna düşürüldüğünü savunan Tezcan, “En son hükümet Kuzey Irak referandumu konusunda da kararlı bir tutum göstermemektedir. Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması şarttır. Referandum meşru değildir. Referandumu tanımıyoruz. Hükümetin de sahada top gezdirmeyi bırakıp bu konuda net bir tutum alması ve açıklama yapmasını bekliyoruz” dedi.
SİHA YANITI
Türk Silahlı Kuvvetleri, silahlı insansız hava araçlarıyla sivillerin vurulduğu iddiasını yalanlarken, TSK'nın bu açıklamasına CHP'li Sezgin Tanrıkulu'ndan yanıt geldi.
CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun konuyla ilgili yaptığı açıklamasında, “Diyarbakır, Van ve Hakkari Baroları,SİHA ile sivillerin vurulduğu iddialarına açıklık getirmek üzere bir araştırma ziyareti düzenlemiştir” diyen Tanrıkulu, “Barolar Vali ve Başsavcılık ile görüştükleri ziyaret sonucu, SİHA ile biri ölen 4 sivilin vurulduğu bilgisini net biçimde elde etmiştir. Barolar heyetleri,cezaevinde tutuklu bulunan yaralanan siviller İbrahim Sak ve Musa Tarhan’ı da ziyaret edip olayla ilgili bilgi almıştır. Diyarbakır, Van, Hakkari Baroları heyetleri, esnaf ile görüşüp, vurulan kişilerin kimliklerini, yaptıkları işleri de teyit etmiştir. Diyarbakır, Van, Hakkari Baroları, Hakkari’de SİHA ile vurulan ve öldürülen sivillerle ilgili detaylı raporlarını yakında açıklayacaktır” ifadelerini kullandı.