CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun itham edici, milletvekillerini suçlayan, hedef gösteren üslubundan vazgeçmesi, sözlerinin ne anlama geldiğini tartarak konuşması gerektiğini savundu.
Tanrıkulu, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, Nusaybin'de işkence gördüğünü iddia ettiği bir köylünün fotoğrafını gösterdi.
Bu fotoğrafı TBMM Genel Kurulunda da 2 yıl önce gösterdiğini anımsatan Tanrıkulu, Bakan Soylu'ya, bu köylüye yönelik işkence iddialarını sorduğunu belirtti.
Tanrıkulu, Soylu'nun 1 ay boyunca kendisini ve CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nu gittiği her yerde, her toplantıda itham ettiğini, hedef gösterdiğini, teröristlikle suçladığını savundu. Tanrıkulu, o açıklamalardan sonra binlerce tehdit aldığını, sustuklarını, beklediklerini, Soylu'nun bu köylüyle ilgili çok ağır açıklamalar yaptığını, hakkında iddia yokken mahkum ettiğini ileri sürdü.
Bu köylünün geçen hafta yargılandığını, beraat ettiğini, suçsuz olduğunun anlaşıldığını ve haksız tutukluluktan dolayı tazminata hak kazandığını ifade eden Tanrıkulu, "Nasıl beraat kararı verilir?" diyerek bu kişinin üzerine gidilmemesi, yeni deliller üretilmemesi, karara saygılı olunması gerektiğini söyledi.
Tanrıkulu, Soylu'nun itham edici, milletvekillerini suçlayan, hedef gösteren üslubundan vazgeçmesi, sözlerinin ne anlama geldiğini tartarak konuşması gerektiğini savundu.
Ankara'da yasa dışı gösteri yaptıkları gerekçesiyle gözaltına alınan bir kadına yönelik "polisin tacizde bulunduğu" iddialarını da değerlendiren Tanrıkulu, bu görüntüleri gördüğü andan itibaren "kanının donduğunu" söyledi.
Tanrıkulu, bu genç kadına ulaştığını, salı günü suç duyurusunda bulunduğunu, daha sonra bu haberi yapan gazetecinin gözaltına alındığını ifade ederek, şiddete başvurmadan herkesin toplantı, gösteri yürüşü, ifade özgürlüğü haklarını kullanması gerektiğini kaydetti.
Şiddete başvurmayan vatandaşların gözaltına alınmasının anayasa dışı olduğunu belirten Tanrıkulu, "Cinsel saldırı vardır, cinsel saldırı çıplak gözle görülecek kadar açıktır. Kastının ne olduğunu araştırmak siyasetçiye değil yargıya düşer. Ankara Emniyet Müdürlüğü, 'Bağımsız, şeffaf, idari soruşturma başlatılmıştır, polis memuru da açığa alınmıştır.' şeklinde açıklama yapması gerekirken, cinsel saldırı suçunu koruyan, meşrulaştıran bir açıklama yaptı." diye konuştu.
Cinsel saldırıya, kadına şiddete herkesin, her alanda karşı çıkması gerektiğini ifade eden Tanrıkulu, bunların hiçbir şekilde meşru gösterilemeyeceğini ancak bunun üzerinde de bütün emniyet teşkilatının suçlanamayacağını söyledi.
Tanrıkulu ayrıca, Osman Kavala ile ilgili, Gezi Parkı eylemlerine ilişkin soruşturma sonunda hazırlanan iddianameye değinerek, "Osman Kavala'nın iddianamesi dün mahkemeye teslim edildi. Yargı mühendisliği yapıldı. Niye dün teslim edildi? Çünkü bugün hükümetin AİHM'de Kavala ile ilgili olarak savunma süresinin son günüdür. İddiaların tümü hukuk dışı iddialar. Kavala etrafından örgüt çıkarmak, kutuplaşmaya, Gezi üzerinden yeni bir düşmanlaşma yaratmaktır." dedi.