ANKARA (ANKA) - CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, “AİHM’in Dink davasında Türkiye’yi mahkûm ettiği 133 bin 595 bin Avroluk para cezası, Hrant Dink’i korumayanlar ile cinayetten sonra etkili başvuru hakkını engelleyenlere rücu edilecek midir? Eğer rücu edilmeyecek ise, bu himayenin gerekçeleri nedir” diye sordu.
AİHM’in, Hrant Dink davasında, cinayeti önlemediği, cinayetin kimler tarafından işleneceğinin bilinmesine karşın bu kişiler hakkında gerekli işlemleri yapmadığı ve cinayetten sonra da etkili başvuru hakkını engellediği gerekçeleriyle Türkiye’yi mahkum ettiğini belirten Anadol, “Dink cinayeti davasında Türkiye mahkum olurken, bu cinayete ilişkin gerçekleri kamuoyuna yansıtan gazeteci Nedim Şener’in onlarca yıl hapis talebiyle yargılanması Türkiye’nin demokrasi standardını net bir şekilde gözler önüne sermektedir” dedi.
-“KİMLER CİNAYETİN İŞLENMESİNE GÖZ YUMMUŞTUR”-
Anadol, Başbakan’a, şu soruları sordu:
“AİHM kararındaki tespitler çerçevesinde kimler, Hrant Dink cinayetini önlememiş ve cinayetin kimler tarafından işleneceğini bildiği halde hiçbir soruşturma başlatmayarak cinayetin işlenmesine göz yummuştur?
Cinayetten sonra etkin başvuru hakkını engelleyenler kimlerdir?
Cinayete göz yumanlar hakkında herhangi bir soruşturma başlatmayanlar hakkında herhangi bir işlem başlatılmış mıdır? Eğer başlatılmadı ise, Türkiye’yi uygulamada düşünce özgürlüğü olmayan ve yaşam hakkı ihlal edilen bir ülke konumuna düşürenler hakkında işlem başlatılmamasının gerekçeleri nedir?
Dink cinayetini planlayanları bilen polis müdürünün görevde yükseltilerek Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı yapılması, cinayete göz yumanların himayesi değil midir?
15.10.2010 tarihli Anadolu Ajansı bülteninde Dışişleri Bakanının Dink cinayetini ‘provokatif saldırı’ olarak nitelediği belirtilerek, ‘Bu kararın açıklanmasından çok önce kendisi, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın bir araya gelerek, bu konuyu detaylı şekilde ele aldıklarını ve ayrıca AİHM kararlarının geneli ile ilgili bazı kararlara vardıklarını’ söylediği belirtilmektedir. Dışişleri, Adalet ve İçişleri Bakanları AİHM kararları için 8 yıllık süreçte hükümetinizin ne gibi yanlışlıklar yaptığını kabullenmektedir?
Dink cinayetine adı karışan kamu görevlilerinin siyasi iktidarca cezalandırılmadığı AİHM kararı ile sabit olduğuna göre, ‘provokatif saldırı’ deyimi ile cinayetle hangi kesimler arasında ilgi kurulmak istenmektedir?
-“İKTİDAR CİNAYETTEKİ KUSURUNU KABUL MU EDİYOR”-
AİHM’nin verdiği karara ilişkin olarak Büyük Daireye temyiz başvurusunda bulunulmaması, siyasi iktidarın cinayetteki kusurunu kabul ettiği anlamına mı gelmektedir?
AİHM kararları iç hukukun bir parçası olduğuna göre, mahkemenin tespitleri çerçevesinde cinayete göz yumanların ortaya çıkarılması ve cezalandırılması için yeni ne gibi işlemlerin başlatılması düşünülmektedir?
AİHM’nin Dink davasında Türkiye’yi mahkûm ettiği 133 bin 595 bin Avroluk para cezası, Hrant Dink’i korumayanlar ile cinayetten sonra etkili başvuru hakkını engelleyenlere rücu edilecek midir? Eğer rücu edilmeyecek ise, bu himayenin gerekçeleri nedir?
Hrant Dink cinayetine ilişkin AİHM kararı ve Dink cinayetine ilişkin gerçekleri kamuoyuna aktaran gazeteci Nedim Şener’in yargılandığı bir Türkiye, ileri demokrasi tanımlamanızla örtüşmekte midir?"
ANKA