Chp’li Baydar Ekranlara Konuk Oldu

CHP Aydın Milletvekili Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar, Halk TV’de canlı olarak yayınlanan GÜNİÇİ programının konuğuydu.

CHP’li Milletvekili Baydar’ın yapmış olduğu önemli değerlendirmelerin başlıkları şu şekilde; “AKP’nin genel stratejisi şudur: Bir iddianame yaratılır, kendisine yakın basın aracılığıyla kamuoyunu yön verilir ve sonra da cadı avı başlatılır. 28 Şubat süreci daha dikkatli inceliğinde AKP’yi doğuran bir süreç olduğu görülecektir. AKP’nin şu anki çekirdek kadrosunun o dönem ki Refah Partisinin mensubu olduğu ve o dönemde MGK’da onayladıkları metni şu anda yargıladıkları unutulmamalıdır. Bu durum bir tezattır. Kendilerini yaratarak, bakan, başbakan, meclis başkanı, milletvekili olmalarını sağlayan süreci yargılamaları ileride hukuk tarihinde okutulacaktır. AKP, bu sürecin ürünü olduğunu halka anlatmaz. Halkımızın kafasını bulandırma ve yanlış yönlendirme konusunda başarılıdırlar ve biz bu durumu her Meclis toplantısında görmekteyiz. Tarih de bunları yazmaya devam etmektedir. AKP kendilerine muhalif olan ya da muhalif olma potansiyeli olanlara karşı cadı avı yapmaktadır. Muhaliflerin yok edilmesi bazen 28 Şubat ile bazen de başka bir olaya neden olunarak gerçekleştirilmektedir. Keser döner sap döner bir gün gelir hesap döner sözü AKP için de geçerlidir. Suçsuz yere insanların ömürlerini çalan AKP’den hesabın mutlaka sorulacağı unutulmamalıdır. Hukuk herkese lazım olacaktır. Referandumda CHP olarak karşı çıktığımız yargı paketi konusunda Başbakan o dönem için çok çaba sarf etti. Referandum sonrası değişen yargı düzeni ile her şey çok iyiydi. Fakat ne zaman MİT Müsteşarı Hakan Fidan soruşturma için ifadeye çağrıldı işler bir anda değişti. Bir gecede çıkarılan yasayla MİT Müsteşarı koruma altına alındı. Başbakan, yeni yargı düzeninin yapılacak anayasa hazırlık çalışmalarında asla değiştirilmeyeceğini açıklamasına karşın yargıyı tekrar değiştirme kararı aldı. Başbakanın kendi başına yargı paketini değiştirmek istemesi demokrasiyle bağdaşmamaktadır. 4. ve 5. Yargı paketlerinin hazırlıkları İmralı pazarlıklarının bir sonucu olduğu ortaya çıkmıştır. AKP’nin gerçek niyetlerini ambargoyu delebilen birkaç basın kuruluşu dile getirmektedir. 12 Eylül Anayasasında bile basın hürdür, sansür edilemezken AKP tarafından bu bile kabul edilmemektedir. Başbakanın bu gidişle 'Basın ancak benim söyleyeceklerimi yazabilir' diyerek anayasaya madde bile koyabilir. Dünyada en fazla tutuklu gazeteciye sahip ülkeyiz. Basın özgürlüğü açısından son sıralardayız. AKP’yi eleştiren yazıyı basında göremezsiniz. Ama CHP’yi eleştirmek prim getirmektedir. Milliyet gazetesinde İmralı görüşme tutanaklarının yayınlanmasının ardından AKP’nin var olan çekirdek kadrosunun gizli kapılar ardından neler pişirdiğini tüm kamuoyu görmüştür. Başbakan terör örgütüyle kendisini muhatap kabul etmiştir. Başbakan, Başkan olmak için ne isteniyorsa vermek istiyor. Bir yol haritası belirlenmeden Başbakan’ın bana güvenin diyerek sürecin yönetilmesini doğru bulmuyorum. Açıklanan tutanaklar sonrası AKP vekillerine sormak lazım ‘11 yıldır Apo’nun desteğiyle iktidarda olmayı’ içinize sindiriyor musunuz? Başbakan İmralı tutanaklarının sızdırılmasını konusunu tartıştırarak gündemi değiştirmek istiyor. 1 Mart Tezkeresi öncesinde o dönemdeki CHP Genel Başkanımız Sayın Deniz Baykal grup konuşmalarında uyarmıştı; ‘Ortadoğu bataklığına saplanmayalım. Trabzon limanlarının da dahil ABD askerlerine açılmasına izin vermeyelim’ diyerek mücadele verdi ve bu sayede tezkere reddedildi. O sürece bakıldığı zaman ABD Başkanı Bush’un ikinci dönemi yaklaşmaktaydı, savaş kahramanı olmak istiyordu, kimyasal silahlar bulunamadı ve uluslar arası bir geçerliliği olmadan Irak’a müdahale edildi. CHP olarak buna karşı çıkmıştık. 1 Milyon Müslüman Irak’ta öldürüldü. Gazze’ye, Myanmar’a gidip Müslümanlar için ağlıyoruz diyorlar. Irak’ta ölen 1 milyon kişi Müslüman değil miydi? 1 Mart CHP’nin zaferidir”