Ekonomi Profesörü olan Hurşit Güneş konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
"Gün geçmiyor ki, devletin en başındaki kişi Merkez Bankasının yönetiminin uygulamalarını eleştirmemiş olsun. Bu hem Merkez Bankasının işini zorlaştırıyor, hem de bağımsızlığını yerle yeksan ediyor. Üstelik Cumhurbaşkanının ve bazı bakanların 'faizi indirin' baskısı teknik açından da yanlış. Kısacası, vahim bir durumla karşı karşıyayız. Bu nedenle de petrol ve maden fiyatları nedeniyle ithalat düşerken, kur almış başını gidiyor. Dolar 2,5 TL’ye dayanmış durumda. Merkez bankası'na gölge etmeyin, yoksa ortalık daha da karışacak."
Saygınlığı ile oynanan Merkez Bankasının piyasaları yönlendirme gücünün de kalmadığını öne süren Hurşit Güneş sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bağımsızlığı ise tamamıyla ortadan kalkmış durumda. Düşünün ki, bilen bilmeyen bakan Merkez Bankasının faiz politikasını eleştiriyor. Cehalet kol geziyor. Faiz olmasıgerekenden daha aşağı bir noktaya giderse yatırımlar artmaz. Reel faizler zaten yok denecek düzeyde. Yatırımlar düşüyor ama, asıl nedeni güvensizlik ve hukuksuzluk. Faizin düşmesi durumunda piyasalarda görüldüğü gibi en büyük etki döviz kurunda olacaktır. Nitekim geçtiğimiz yıl TL dolar karşısında yüzde 7,4 değer kaybetti ama ihracat yüzde 3,9 arttı. Bir önceki yıl yani 2013’te de dolar TL karşısında yüzde 22 değer kaybetti ama ihracat yüzde 0,4 düştü.
'40O MİLYAR DOLAR DIŞ BORÇ VAR'
Hurşit Güneş açıklamasında, "Unutmayalım, Türkiye’nin 400 milyar dolar kadar dış borcu vardır" diyerek şöyle devam etti:
"Bunun 139 milyar doları kısa vadelidir. Kurdaki değer kaybı geri gelse bile, kısa vadeli borçlar etkilenmektedir. Her yüzde 10’luk değer kaybı 14 milyar dolarlık bir ek yük, eğer kurdaki değer kaybı kalıcı olursa 40 milyar doları bulan ek yük anlamına gelmektedir. Kısacası, Erdoğan ağzını açtıkça ülke borç batağının daha da derinliklerine saplanmaktadır. Babacan ve Şimşek hariç, ağızlarını açan tüm bakanların da cühela olduğu anlaşılmaktadır."