Mehmet TÜRK/ DİYARBAKIR, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Diyarbakır'da CHP İl Başkanı Mehmet Şerif Doğru, milletvekili adayları ve parti yöneticileri ile birlikte basın toplantısı düzenlendi. Türkiye'nin zor bir seçim sürecinde olduğunu belirten Tanrıkulu, AK Parti'nin iktidara gelmesinden sonra seçim güvenliği ve dürüstlüğünün tartışılır hale geldiğini savundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Diyarbakır'da tarihlerinin en kötü mitinglerini yaptıklarını öne süren Tanrıkulu, Diyarbakır Barosu'nda birlikte çalıştıkları dostlarını CHP çatısı altında siyaset yapmaya davet etti.
'ÇÖZÜM SÜRECİNİ ERDOĞAN'IN İKİ DUDAĞI ARASINA MAHKUM ETMEYİN'
Tanrıkulu, Türkiye'nin Kürt meselesi konusunda 4 yıldan bu yana çok ciddi bir çalışma içerisinde bulunduğunu belirterek, "Türkiye'nin Kürt meselesi noktasında 2 mihenk taşı var. Bir, yöntem. Yani silahsızlanma, çatışmanın sonlanması, silah bırakma, şiddetin gündeme gelmemesi bakımından hangi yöntemin izleneceği noktası. 2, içerik; Türkiye'nin Kürt meselesinin adaletle, özgürlükle nasıl çözüleceği konusundaki içerik. Bu iki noktada çok esaslı çalışmalarda bulunduk. Geldiğimiz noktada CHP'nin haklı olduğu ortaya çıktı. Ben ve arkadaşlarımız parlamentoda ısrarla şunu savunduk; Erdoğan'a güvenmeyin. Erdoğan'ın kafasında demokrasi, özgürlük yok. Dolayısıyla Türkiye'nin demokrasi meselesini, özgürlük, çözüm meselesini, barış meselesini, Erdoğan'ın iki dudağı arasına veya ellerine mahkum etmeyin dedik. Sonuçta bu adam konjonktür olarak, bu meseleyi kullanıyor, ellinde rehin tutuyor. 'Zamanı geldiğinde, işi bittiğinde reddeder ve sözünü tutmaz' dedik. Sürecin başladığı Mart 2013'ten beri defalarca ifade ettik" dedi.
'ERDOĞAN'A GÜVENİYORUZ, ÇÖZERSE O ÇÖZER' DEDİLER
Çözüm sürecinin, Abdullah Öcalan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi aktörlerle yürümeyeceğini savunan Tanrıkulu, şöyle konuştu:
"Aktör odaklı süreç olmaz. Hele hele 30-40 yılın biriktirdiği, dünyanın devam eden en büyük meselelerinden biri, aktör odaklı yürümez. Ancak parlamento odaklı, muhtemel bütün muhatapların katkı sunduğu ve içerisinde bulunduğu meşru yollarla olabilir, şeffaf bir yöntemle olabilir. Yani aktör odaklı, yani Erdoğan odaklı yürütmeye çalışıyorsunuz bu süreci, onun şahısına bağlamaya çalışıyorsunuz bu yanlıştır. Mutlaka aktörler önemlidir ama yanlıştır. Gelin mecliste, anayasal güvence altına alalım. Ana muhalefetin de katkısı olan bir süreç olsun. Fakat arkadaşlarımızı ikna edemedik. 'Biz Erdoğan'a güveniyoruz, çözerse Erdoğan çözer' dediler. Ben bu siyasi aktörlere, aynı zamanda dostlarım olan bu aktörlere, seçimden bir hafta önce Diyarbakır'a, bölgeye ve Türkiye'ye özür borçlu olduklarını söylüyorum. 'Erdoğan bizi yanılttı, AKP bizi yanılttı, biz onlara güvenmiştik, ama bizi yanılttılar' demeleri lazım. Özellikle bölgede kalan dostlarımızın Diyarbakır'a, bölgeye ve Türkiye'ye özür borçları var. Bu adamlar yarın öbür gün, 'Kürt meselesi yoktur. Sorun sizsiniz' derler. Nitekim o noktaya geldiler. O yüzden dostlarımızın ilk önce bir özeleştiri yapmaları lazım; 'Biz yöntem konusunda yanlış yaptık. Biz meclis konusunda ısrarcı olmadık' demeleri lazım."
'SEMBOLİK ADIMLARI BİLE ATMADILAR'
Diyarbakır Cezaevi'nin insan hakları müzesi olması, nevruzun bayram olarak kutlanması gibi sembolik adımların atılması konusunda verdikleri yasa teklifinin kabul edilmediğini hatırlatan Tanrıkulu, CHP'nin Türkiye'de birlikte yaşamanın güvencesi olduğunu kaydetti. İnsanların adım atmayan bu insanlara güvendiğini, bu yüzden sürecin askıya alındığını anlatan Tanrıkulu, köy koruculuğu sistemini lağvedilerek, koruculara sosyal güvence sağlayacaklarını kaydetti.
'HDP'NİN BARAJ SORUNU YOK'
Tanrıkulu, bir soru üzerine HDP'nin baraj sorunu olmadığını söyleyerek, "HDP'nin baraj sorunu yoktur. HDP bizim elimizde olan verilere göre barajı aşmıştır. Biz bütün CHP'lileri, Türkiye'nin her yerinde CHP'ye sahip çıkmaya ve CHP çatısı altında buluşmaya davet ediyoruz" diye konuştu.
'CHP'NİN ÇÖZÜM MODELİ, MECLİS ÇATISI'
Seçim sonrası CHP'nin iktidar olması veya olamaması durumunda çözüm süreciyle ilgili tavrının ne olacağı yönündeki bir soruyu, Tanrıkulu şöyle yanıtladı:
"Biz muhalefette kalmayacağız. CHP mutlaka iktidar olacaktır. HDP'li siyasetçilerin bugün ifade ettikleri şudur; 'Biz yanlış yaptık.' Parlamentoda bir komisyon kurulmalıydı. Neden söylüyorum: 12 Temmuz 2014 tarihinde Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, 'Terörün sonlandırılması ve toplumsal barışısın güçlendirilmesi' başlığı adı altında bir yasa çıkarılması için konuştuk. Onların terörün sonlandırılması, biz de toplumsal barışın sağlanması ve toplumsal mutabakat konusundaki yasa tasarısını parlamentoya sunduk. Türkiye'nin en büyük meselesini, 'Terör başlığı altında tanımlayamazsınız' dedik. 'Bir kere yasanın başlığı yanlış' dedik, esas itibariyle ama ikna edemedik. Sürecin zamanına ve şehvetine kapılmış arkadaşlar 'Seçimler var, Cumhurbaşkanı bu yasayı çıkarmak istiyor' dedi. Yasanın başlığına bile karşı çıkamadılar. Büyük veballeri var. Her şey tutanaklarda var, konuşmaları var; CHP'nin önerisi hem yöntem olarak, hem içerik olarak, AKP'den çok doğru ve çok daha iyidir, CHP'nin önerisiyle birleştirelim öyle yasallaştıralım, AKP kabul etmedi. Biz meclis odaklı bir sürecin işlemesini istedik, onlarsa hükümet odaklı bir süreci istediler."
'SİLAH NE ZAMAN İNSANI YARDIM OLDU'
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun dün Diyarbakır'da katıldığı bir televizyon programında Suriye'ye giden TIR'larla ilgili açıklamasını değerlendiren Tanrıkulu, şunları söyledi:
"Cumhuriyet Gazetesi kutluyorum. Çok önemli bir gazetecilik hizmeti yapmış oldular. Bu hükümet, sonuç itibariyle Suriye'deki savaşa müdahil olmuştur. Suriye'de insanlığa karşı işlenmiş cinayetlerin failidirler, Erdoğan başta olmak üzere, şimdiye kadar 'İnsani yardım' diyorlardı ama görüntülerden sonra 'Bayır Bucak Türkmenlerine giden silah' olduğunu söylediler. Ama Bayır Bucak Türkmenleri, böyle bir yardımın olmadığını ve kendilerini bölgedeki güçlere karşı hedef haline getirdiklerini beyan etti. Bu yardımların küresel cihatçı terör örgütleri olan El Nusra ve IŞİD'e gittiğini biliyoruz. Erdoğan'ın gözünü kan bürümüştü, Esad'ın biran önce gitmesini istiyordu. Bu cihatçı örgütlerin işlediği cinayetlerin ortağı oldular. Silah ne zamandan beri insani yardım olmuştur? Türkiye demiyorum, Erdoğan, Davutoğlu ve AKP, 1'inci derecede faildirler. Bu hükümetin birinci derecede sorumluluğu vardır."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz