CHP'nin, Kürt Ve Alevi Algısıyla Tanımlanmasından Rahatsızım

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Turgay Develi, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün terör örgütü üyelerince kaçırıldıktan sonra serbest bırakılmasının ardından yaptığı açıklamaları yerel siyasete dönük gördüğünü söyledi. Develi, "Toplumda CHP'nin Alevi - Kürt bir parti gibi algı oluşturularak tanımlanmasından rahatsızım" dedi. Develi, CHP'nin toplumun herkesimini kucaklayıcı özellikte olduğunu kaydederek, "Aygün'ün açıklamaları kendini bağlar, partiyi bağlamaz." diye konuştu.

CHP'nin etnisite, dinsel veya toplumun bir kesimini değil herkesi kucaklayıcı nitelikte bir parti olduğuna dikkat çeken Develi, şunları söyledi: "Aygün, Alevi ve Zaza olabilir. Terör örgütünce bırakılmasının ardından yaptığı konuşmaları da Tunceli'ye özgü ortaya konulan açıklamalardır. Halbuki CHP Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Alevisi ve Sünnisiyle toplumun tümünün içinde bulunduğu bir siyasi partidir. Spesifik bir olayı CHP'nin tamamı ile bütünleştirmek doğru değil. CHP'de her inançta insan var. CHP'nin reel siyaseti Türkiye'nin sorunlarıdır. Ekonomi, eğitim, sorunları ve bölücü terör örgütünün dayatmasıyla ortaya çıkan alt kimlik sorunları gerçek gündemlerin üstünü örtüyor. Bugün Türkiye suni gündemlerle bloke ediliyor. Hüseyin Aygün'ün üzerinden CHP için Kürt ve Alevi algı oluşturmak bunun üzerinden CHP'ye yüklenmek doğru değildir."

SORUNLARI BİRLİKTE ÇÖZME İRADESİ OLMALI

Türkiye'nin sorunları birlikte çözme iradesi ortaya koyması gerektiğine işaret eden Develi, herkesin kendini istediği gibi tanımlaması gerektiğini ifade etti. Develi, anadilde eğitim ve cem evlerinin açılmasına karşı olmadığını vurguladı. Cumhuriyetin biriktirdiği sorunlar ve yarattığı travmaları, sistemin halen bilinen kurum ve kodlanan iradeleriyle çözmeye çalışmanın da beyhude olduğunu anlatan Turgay Develi, şöyle konuştu: “Siyasetin halka dokunup gücünü ondan alacak kanallar açılmadan, halkın iradesinin temsile yansıması olanaksızdır. Siyasetin halkın nezdinde meşruiyet kazanabilmesi için de siyasi partiler yasasının, bunun için de anayasanın siyaset üzerindeki ipoteği kaldırılmadan bunun başarılması düşünülemez. Siyaseti, halkın gündemiyle buluşturmak, halkın siyasete doğrudan müdahalesinin önündeki engelleri kaldırmak vazgeçilmezdir. Küresel sermayenin vesayetine direnebilecek tek güç, halkın gücüdür.