Model ve yemek kitabı yazarı Chrissy Teigen, Ekim ayında hamileliğinin 20. haftasında üçüncü çocuğu Jack'i trajik bir şekilde kaybettikten sonra yavaş yavaş sosyal medyaya geri dönüyor.
Kızı Luna ve oğlu Myles'in annesi olan Chrissy, Twitter'da paylaşımda bulunarak, hangi nedenle olursa olsun çocuklarını emziremeyen annelerin yaşayabileceği suçluluk duygusundan bahsetti.
Dünyanın damgalamaya son vermesi gerektiğini ve 'mama ile beslemeyi normalleştirmemiz' gerektiğini ekledi. Bununla birlikte, 'emzirmeyi normalleştirmenin' hâlâ önemli olduğunu da not etti.
Chrissy yazı dizisine şöyle devam etti: 'Emzirmeyi normalleştirmek çok büyük, harika bir şey. Ama depresyon ve benzeri nedenlerden dolayı süt gelmemesi nedeniyle mama kullanmak zorunda kalmaktan kesinlikle daha fazla utanç duydum.
ok I'm gonna say something and you all are definitely gonna make it a thing but here goes: normalize formula.
— chrissy teigen (@chrissyteigen) November 29, 2020
Taşıyıcı anneler var, insanlar emzirmekte sorun yaşıyor ve yeni, endişeli bir anne olarak duyduğunuz tek şey anne sütü en iyisidir ama yöntem ne olursa olsun bir bebeğin bir şekilde beslenmesi en iyisidir.'
Teigen, emzirmek nasıl normal görülüyorsa mama verilmesinin de normal olarak kabul edilmesini istiyor ve ekliyor: Her şekilde bebeğiniz güzel, mükemmel ve iyi olacak.
Daha sonra çocuklarını emzirememe konusundaki kendi deneyiminin 'stresini' anlatmaya devam etti. 'Bunun stresi, doğanın en doğal şeyini kendi bebeğiniz için yapamayacağınız suçuyla birleştiğinde çok fazla. Bunun neden benim savaşım olduğunu bilmiyorum. Sadece hissettiğim üzüntüyü hatırlıyorum.'
Gönderi, annelerin övgü ve desteğiyle karşılandı ve aynı zamanda insanlara kadınları utandırmayı tamamen durdurmaları çağrısında bulundu. Birçok Twitter kullanıcısı da kendi deneyimlerini hızlı bir şekilde paylaştı. Gelen yorumlardan çoğu, annelerin bebeklerine süt veremedikleri yüzünden utanç duyduklarını ancak mama ile beslemek zorunda olduklarında da bebeklerinin oldukça sağlıklı olduklarını, bunun artık utanç veren bir şey olarak görülmemesi gerektiğini ifade ettiler.