Maymun çiçeği virüsünün yeniden yaygınlaşmasıyla birlikte, çiçek aşısı yeniden gündemin önemli bir parçası haline geldi. Geçmişte, 1958 ile 1977 yılları arasında dünyayı kasıp kavuran çiçek hastalığı, ciddi bir küresel sağlık tehdidi oluşturmuştu. Bu tehdit karşısında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), çiçek aşısının dünya genelinde yaygın olarak uygulanmasını sağlamış ve bu sayede hastalık büyük ölçüde kontrol altına alınmıştı. Ancak, maymun çiçeği virüsü (mpox) ile ilgili olarak son yıllarda yapılan araştırmalar, çiçek aşısı yaptırmış olan kişilerin bu yeni tehdit karşısında da belirli bir koruma sağlayabileceğini gösterdi. Bu durum, çiçek aşısının günümüzde yeniden uygulanıp uygulanmadığı sorusunu gündeme getirdi.
Yüzyıllardır tanınan ve geniş bir yayılım gösteren çiçek hastalığı, insanlık tarihinin en öldürücü hastalıklarından biri olarak kabul edilir. Variola virüsünün neden olduğu bu hastalık, insandan insana solunum yoluyla bulaşır. Ancak, çiçek hastalığının tedavisinde kullanılan çiçek aşısı, tıpta devrim niteliğinde bir buluş olarak tarihe geçmiştir. Bu aşı, insan sağlığı açısından önemli bir dönüm noktası olup, canlı virüsler içeren ilk aşı olarak bilinir.
Aşının içeriğinde, çiçek hastalığına neden olan Variola virüsü yerine, Vaccinia virüsü bulunur. Çiçek aşısı, aşılanan kişiyi en az 10 yıl süreyle koruma sağlar. Bu aşı, sadece enfeksiyona karşı uzun süreli bir koruma sunmakla kalmaz, aynı zamanda çiçek hastalığına maruz kaldıktan sonra ilk 4 gün içinde uygulandığında da etkili bir koruyuculuk sağlar. Bu erken müdahale, hastalığın gelişimini önleyebilir ve ciddi sağlık sorunlarını engelleyebilir.
Türkiye'de çiçek aşısı, Hıfzısıhha Enstitüsü tarafından üretilip geliştirilmiştir. Ancak, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Dünya Sağlık Örgütü'nün kararları doğrultusunda bu aşının üretimi ve geliştirilmesi sona erdirilmiştir. Günümüzde pek çok ülke, çiçek aşısı stoklarını artırma çabası içinde olup, geçmişteki bu önemli sağlık aracının etkilerini korumak için çeşitli stratejiler geliştirmektedir.
Çiçek aşısı, bulaşıcı hastalıklara karşı geliştirilen ilk aşı olma unvanına sahiptir. 1796 yılında İngiliz doktor Edward Jenner, sığır çiçeği virüsünün, ölümcül çiçek virüsüne karşı etkili bir bağışıklık sağladığını keşfetti. Bu buluş, aşı tarihinin ilk adımlarını oluşturdu ve tıbbi teknolojinin evrimine önemli bir katkıda bulundu.
Çiçek aşısı, 1796'dan 1880'lere kadar, koldan kola aşılama yöntemiyle bireyler arasında aktarıldı. Birinci nesil çiçek aşıları, canlı hayvan derisi üzerinde üretilmiş ve 1950'lerden 1970'lere kadar geniş bir şekilde dağıtılarak çiçek hastalığının ortadan kaldırılmasında önemli bir rol oynamıştır. İkinci nesil aşılar, daha yüksek saflık ve etkinlik sağlamak amacıyla koryoallantoik membranlar veya hücre kültürlerinde üretilmiştir. Üçüncü nesil aşılar ise zayıflatılmış vaccinia suşlarına dayanır ve çiçek hastalığının eradikasyonundan önce sınırlı bir kullanım alanı bulmuştur. Bu aşama, çiçek aşısının evrimindeki son yenilikleri ve gelişmeleri yansıtır.
Çiçek aşısı, insanlığın en önemli sağlık ilerlemelerinden biri olarak kabul edilir ve bu aşının üretim süreci, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ve hastalıkların önlenmesi adına büyük bir katkı sağlamıştır. Aşı, steril bir ortamda hazırlanır ve şişelenir. Paketleme işlemi, aşının kontaminasyon riskini ortadan kaldırmak için dikkatlice yapılır. Son aşamada, aşılar sağlık kuruluşlarına dağıtılır ve uygulama için hazırlanır. Uygulama genellikle deriye doğrudan enjeksiyon yöntemiyle yapılır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından desteklenen geniş çaplı aşı kampanyaları sonucunda, çiçek hastalığı 1980'lerin başında dünya genelinde tamamen ortadan kaldırıldı. Çiçek hastalığının bilinen son vakası, 1977 yılında Somali'de meydana geldi. Bu büyük başarıyla birlikte, 1980'li yıllardan itibaren tüm ülkelerde zorunlu olan çiçek aşısı uygulaması sona erdirildi.
Bazı ülkelerde askeri personelin aşılanmasına devam edilmektedir. Bilinen son çiçek vakasının 1977'de Somali'de görülmesinin ardından, Türkiye de dahil birçok ülke, daha önce zorunlu olan çiçek aşısı programlarını durdurmuştur. Bu nedenle, Türkiye'de çiçek aşısı uygulaması en son 1980'li yılların başında gerçekleştirilmiştir. O tarihten sonra, yalnızca belirli risk gruplarına ve askeri personel gibi özel durumlara yönelik aşı uygulamaları bazı ülkelerde sürdürülmüştür. Dolayısıyla en son kaç doğumlular çiçek aşısı oldu dendiğinde 1980’li yılların başında doğanlar akıllara gelir.