Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklama yapan Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Danıştay saldırısının ardından çete operasyonları ile ilgili bazı kurumlarca basına bilgi sızdırıldığının hatırlatılması ve kurumlar nezdinde bir uyarı yapıp yapmayacaklarının sorulması üzerine belli kurallara riayet edilmesi gerektiğini ifade etti. Kamuoyuna bilgi sunma adına yazılan haberlerin alındığı kaynakların meçhul olduğunu ifade eden Çiçek şunları söyledi:
"Güvenilir kaynak, bilmem filan kaynak. O kaynağı bilsek, biz de oturup tartışsak bunu. Bulanık kaynaklardan ya da açıklamadığınız kaynaklardan olunca ben kimi muhatap alıp da bu değerlendirmeyi yapacağım. Kamuoyu yanıltılıyorsa size bu yanlış bilgiyi verenleri oturup sorgulamanız lazım. Neden verdiniz, maksadınız neydi. Onu ben bilmiyorum. Haberi yazan arkadaş biliyor. Kaynağını açıklamak mecburiyetinde değil ama o kaynağı ben bilmiyorum. O kaynak size gerçekten hukuken filtre edilmiş bilgi mi veriyor? Onun için dedim ki kolibasili akan çeşmeden su içiyorsunuz, ondan sonra veba salgını var diyorsunuz. İçmeyin o sudan. O suda her zaman sıkıntı vardır. Bu bilgiler çok amaçla verilebilir. Geçtiğimiz dönemlerde bunu o kadar çok yaşadık ki. Kamuoyu üç gün beş gün ayağı kaldırıldı. O yargılamaların sonucunda insanlar hakkında kıymet hükmü verdi. Karara vardı, sonra tam tersi kararlar çıktı. Onun için bence bu bilgileri her defasında biraz istifamla karşılamak lazım. Bu bilgiler çoğu zaman hukuki bilgi değil. Hukuki olmayan bilginin de yargılama sürecinde bir anlamı yoktur. Siyasi değerlendirmeler yapabilirsizin, fikri bir kısım egzersizler yapabilirsiniz ama ikide bir Türkiye bir hukuk devletidir diyoruz. Ne demek, yapılacak her türlü eylemin, işlemin, faaliyetin ister kurumsal, ister bireysel hukuk çerçevesinde olması gerekir. Hukukun dışına çıkarak hukuki bir konuyu değerlendirdiğinizde geldiğiniz yanlış noktaların başında bunlar gelir. Bu noktada işlenmiş bir suç varsa yetkili tamamen bu soruşturmayı yapan Cumhuriyet Savcıları'dır. Son zamanlarda olup bitenlere baktığınızda Cumhuriyet Savcıları tarafından yapılan bir açıklama yok. Çok teferruatlı açıklamalar yapılıyor. Bunlar doğru mu yanlış mı ben şahsen bilemiyorum. O zaman yetkisiz kişilerin yaptığı açıklamalar üzerinden benim bir açıklama yapmam söz konusu olamaz. Kendi ortaya çıkardığımız bu anormal durum karşısında tereddütler geçiriyoruz. Hazırlık soruşturmaları gizli.
Bir kısım insanları yasalara uymuyor diye yargılıyoruz. Hazırlık soruşturmasının gizliliğine uymamak da yasalara uymamaktır. Kimsenin bu noktada özel bir imtiyazı olmamalıdır. Ama nedense daha savcının önüne gelmeden bakıyorsunuz ertesi gün haberlerde en ince teferruatına kadar yazıldığını görüyoruz. Bunların ne kadarı doğru, ne kadarı gerçek, ne kadarı olayla bağlantılı. Bunları önlemek imkanı elbirliğiyle yapılacak bir çabaya bağlı. Hazırlık soruşturmasında davet edilen her kişiyi biz bu bilgiler ışığında sanık olarak, şüpheli olarak, olayın bizzat faili gibi görüyoruz. Çok değişik sebeplerden dolayı insanların bilgisine başvurulabilir. Sonuçta savcılık önüne geldiğinde bakıyor ki olayla ilgili yok serbest bırakıyor. Bu türlü bilgileri verenler yanlış yapıyor. Bunlara itibar etmememiz lazım. Fırsat da vermememiz lazım. Bir karşılıklı arz-talep meselesi bu konuda oluşmamalıdır. Emniyetin kapısından giren herkesi suçlu kabul edemeyiz. Sonuçta 'biz ne yapalım, savcılar serbest bırakıyor, mahkemeler serbest bırakıyor' tarzındaki bir kısım tartışmaların içine Türkiye'deki kurumları itmiş oluruz. Bunlar doğru değildir. Hukuki bulmuyorum."