ANKARA (İHA) - Tarım ve Köyişleri Bakanı Güçlü, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, bu yılın Temmuz ayına kadar afete uğrayan il sayısının 64 olduğunu ve bu afetlerden en çok Karadeniz Bölgesi'ndeki fındık üreticilerinin etkilendiğini söyledi.
Mevcut sistem içersinde tabii afetlere karşın çiftçilere ödeme yapma imkanının olmadığını ifade eden Güçlü, sosyal yardımlaşmadan da çiftçilere çok sınırlı yardımların sağlanabildiğini kaydetti. Güçlü, bu yıl afetlerin kapsam itibariyle yaygın ve çok büyüklük olması nedeniyle konunun özel olarak değerlendirildiğini belirterek, şu ana kadar 20 trilyon liralık bir kaynağın afete uğrayan çiftçilere dağıtılması konusunda prensip kararı alındığını dile getirdi. Fındıkla ilgili zarar tespitinin henüz bitmediğine dikkat çeken Güçlü, "Gelecekte tabii afetlerden zarar görecek çiftçilerin yaralarının sarılması amacıyla çalışmalar yapıyoruz. Tarım Ürünleri Sigorta Yasası, TBMM açılır açılmaz çıkarılacak. Böylece, tabii afetler karşısında çiftçilerimizin gelirlerindeki kayıpları büyük ölçüde karşılayacak bir sistem devreye girecek. Bundan daha önemli telafi edici mekanizma da maalesef yok" diye konuştu.
Güçlü, basın zaman zaman gıda katkı maddeleri ile ilgili çıkan haberlerin toplumu tedirgin ettiğini belirterek, özellikle bir kısım maddelerin belirli periyotlarla gündeme taşındığına dikkat çekti. Gıda ile ilgili konuların uzmanlık isteyen çalışmalar gerektirdiğinin altını çizen Güçlü, da aradan birkaç yıl geçtikten sonra tekrar gündeme taşındığını belirterek, "Katkı maddelerinin belli standardların dışında ve çok kullanılmasının mahsurları ve yan etkileri olabilir. Dolayısıyla hadiseyi çok tedirgin edici üslupla konuşmak yanlış" şeklinde konuştu. Güçlü, ekmekte ve bazı gıda ürünlerindeki katkı maddeleriyle ilgili öne sürülen haberlerin de bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini dile getirerek, ekmek konusundaki iddialar sonrası yapılan araştırmalarda sadece bir ekmek fabrikasında usülsüz kullanıma raslandığını kaydetti. Güçlü, toplumun her kesimini ilgilendiren bu tür olayları yaygın bir tehlike gibi sunmanın insanları tedirgin ettiğini belirterek, bu durumdan toplumun tüm kesimlerinin olumsuz etkilendiğini ifade etti.