Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Onur Okan Demirci, ülkemizde dönemsel olarak patlayan ve binlerce insanı mağdur eden dolandırıcılık olaylarının altında yatan, sosyo-kültürel ve psikolojik nedenler hakkında açıklamalarda bulundu ve çözüm yollarını sıraladı. İnsanların sosyo-kültürel ve psikolojik altyapılarının bu tür oluşumlara zemin hazırladığını belirten Demirci şöyle dedi:
"EKONOMİK OLARAK GÜÇLÜ İNSANLARA DAHA ÇOK İNANIYORUZ"
"Çocukluğumuzla başlayan süreçte para ve maddi imkan genellikle saygınlık göstergelerinden biri olarak görülüyor. Yaşam kalitesini yüksek kazanç ile doğru orantılı olarak algılıyoruz. Bu nedenle ekonomik anlamda güçlü insanlara daha fazla inanıyoruz veya kendilerini güçlü gösteren oluşumlara güven duyma olasılığımız artıyor. Bu da bizleri kolay yoldan daha fazla maddiyat kazanabilme yoluna götürüyor. Çiftlik Bank gibi bir oluşumun da oyun gibi sunulması kazanç umudu yolunda işi kolaylaştıran cezbedici bir yöntem olarak görülüyor. Kulaktan kulağa yayılan söylentiler daha bireysel yaşayan toplumlara kıyasla çok daha fazla önem arz ediyor. Bugün ortaya atılan bir söylenti ertesi gün çok rahatlıkla kitlesel bir etki yaratabiliyor. Üzerine bir de ‘benim amcaoğlu yatırdı çok kazandı’ gibi bir cümle de eklenince bu etki kat be kat artabiliyor. Araştırma yetimiz çok zayıf ve kulaktan dolma bilgilere daha çok önem veriyoruz" dedi.
"DOLANDIRICILAR EN ÇOK 'GARANTİ, KESİN, YÜKSEK KAZANÇ, EN İYİSİ' GİBİ KELİMELERİ KULLANIYOR "
Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Demirci, insanları etkileyen bazı kelimeler bulunduğuna dikkat çekerek dolandırıcılık amaçlı kullanılan kelimeleri sıraladı:
“‘Garanti’, ‘kesin’, ‘yüksek kazanç’, ‘en iyisi’ gibi seçilen kelimelerin etkisi de yüksek olabiliyor. İnsanların umutlarına daha iyi erişebilmek adına sayısal semboller kullanılıyor. Ülkenin en fazla nüfus kesimine hitap edebilecek sayısal rakamlar yer alıyor. Çiftlik Bankı'n yaptığı ‘Bin TL’ye 2 bin 200 TL kazanacaksınız’ gibi. Araştırmalar 'para' kavramının ülkemizde ilk sırada yer aldığını söylüyor. Bu nedenle içinde ‘para’ kavramı geçen tüm oluşumlar çok daha fazla rağbet görüyorlar. Dolandırıcılar küçük meblağlar ile tanıtımlarını yaparlar. Bu miktarları giderek artırırlar çünkü insanda kaybetme korkusu kazanma umuduna baskın geliyor. Yatırdığı küçük miktarı dahi kaybetme olasılığına karşın kaybetmemek için daha fazla miktarlar kaptırabiliyorlar."
"MUTSUZ VE YAŞAM DOYUMU DÜŞÜK ÜLKELERİN İNSANLARI KOLAY KANDIRILIYOR"
"Yapılan araştırmalar mutsuz veya yaşam doyumu düşük ülkelerdeki insanların daha kolay aldanabilir olduğunu gösteriyor" diyen Yrd. Doç. Dr. Onur Okan Demirci, "Dolandırıcılar özellikle bu tür bir kitleyi hedef haline getiriyor. Yaşam doyumu nispeten düşük ülkelerde beyin tarafından üretilen ‘dopamin’ maddesi çok önemli bir motivasyon ve haz duyumu oluşturmaktadır. Bu tür ülkelerde bu maddeyi en çok artıran nedenlerin başında ise ‘para’ gelmektedir. ‘Para’ güçlü bir ‘dopamin’ üreticisidir" dedi.
"MAĞDURLARA PSİKOLOJİK DESTEK 'PSİKOEĞİTİM' DE İÇERMELİDİR"
Sayıları 132 binden fazla olan Çiftlik Bank mağdurları için ciddi bir psikolojik destek verilmesi gerektiğini belirten Demirci şöyle konuştu:
"Psikolojik destek mutlaka psikoeğitim de içermelidir. İleri de bu tür hadiselerin tekrar yaşanmaması adına insanın kendi güdüsel isteklerini tanıması, karşı tarafı daha iyi analiz edebilmesi adına eğitimler verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Kaptırılan paranın geri alınması için beslenen umut bir yargısal sürecin sonucunda belli olabilecek bir durum fakat olası her ihtimalde kişinin yaşayacağı durum ise psikolojik destek ile çözülebilecek bir konudur. Bu tür durumlarda ‘yapacak bir şey yok olan oldu’ gibi kaderci söylemlerden ziyade gelecekte olabilecek benzer durumlara karşı alınacak önlemler çok daha fazla önem arz etmektedir. Bunun en önemli basamağını ise iyi bir psikoeğitim süreci oluşturacaktır."
DHA