İSTANBUL (İHA) - Eski başbakan
Tansu Çiller, Batı Çalışma Gurubu’nun hedefinin Tansu Çiller’i siyaseten bitirmek olduğunu ifade ederek, “Tansu Çiller eğer siyaseten bitirilirse Doğru Yol Partisi (DYP) de bitirilecektir. DYP bitirilirse koalisyon çökecek ve REFAH-YOL hükümeti düşmüş olacaktır. Eğer bu şekilde planlı programlı icra ediliyorsa buna demokrasi demek mümkün değildir”
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, eski başbakanlardan Tansu Çiller’in Yeniköy’deki yalısında dinledi. Görüşme ardından basın açıklaması yapan eski başbakanlardan Tansu Çiller, komisyona 28 Şubat sürecini anlattığını söyledi.
28 Şubat’ın ezber bozan bir darbe olduğunu savunan Çiller, “Çünkü iki konuda diğer darbelerden farkı bir konumu vardır. Birincisi bu darbenin bir kesit olmayışından ve bir süreç olmasından kaynaklanmaktadır. Bir tarihte başlayıp bir tarihte bitmiyor. İkincisi de bu darbenin aslında topla tüfekle yapılmamış olmasıdır. Evet Sincan’da bir takım tanklar yürümüştür ancak bu meclise gelmemiştir. Ancak demokrasimizin en temel ilkesi ihlal olmuştur. Eğer meclisin çoğunluğunu temsil eden partilere ve onların imzalı belgelerine rağmen meclisin çoğunluğuna iktidar kurma yetkisi verilmiyorsa ve hemen ardından azınlığa bu yetki veriliyorsa ve buradan çoğunluk azınlık yapılana kadar beklenerek bir iktidar kurma çabası içerisinde geçen sürede bir parti yavaş yavaş ikna odalarında otellerin arka odalarında bir diğer azınlığa korku şantaj ikbal vaadi menfaat sağlama gibi bir takım unsurlarla çoğunluk azınlık haline getiriliyorsa artık buna demokrasi demek mümkün değildir. 28 Şubatta bir çoğunluk bir azınlığa çevrilmiştir” dedi.
**“BATI ÇALIŞMA GURUBUNUN HEDEFİ TANSU ÇİLLERİ BİTİRMEKTİ”**
Tansu Çiller Batı Çalışma Grubunun kendisine yönelik bir takım çabalar içerisinde olduğunu ifade ederek, “Batı Çalışma Grubu’nun altında en üst düzeyde komutanların imzası olan belgesinde tek ana hedef Tansu Çiller’i siyaseten bitirmek olarak net ve açık şekilde ortaya konmuştur. Bunun neden şu şekilde tanımlanmakta. Tansu Çiller eğer siyaseten bitirilirse Doğru Yol Partisi (DYP) de bitirilecektir. DYP bitirilirse koalisyon çökecek ve REFAH-YOL hükümeti düşmüş olacaktır. Eğer bu şekilde planlı programlı icra ediliyorsa buna demokrasi demek mümkün değildir. Bu bir iradeyi başka bir iradeye teslim ederek azınlığı çoğunluğa çeviren bir iradenin sürecidir” diye konuştu.
**“DARBELERİN ASIL BEDELİ MİLLETE ÇIKMIŞTIR”**
Yaşanan süreçte darbelerin faturasının millete çıktığını ifade eden Çiller, şunları söyledi:
“Bu süreçte görülüyor ki Tansu çiller hedef alınmış. Onun üzerinde toplumsal hafızaya yanlış bilgilendirmeler verilmiş ve tarih yanlış yazılmıştır. Milletvekilleri teker teker DYP’den kopartılmış, korkuyla, şantajla koparılmış ve toplumun hafızasında ve siyasetçinin vicdanında bir hançer gibi batırılmış duran bir eski fotoğrafın bir eski başbakanın dar ağacın giderken o son hazin bakışının ortaya koyduğu refleks ve korku şemsiyesi altında tüm bunlar daha kolay uygulanabilmiştir. Çiller belki Genel başkan olara siyaseten bitirilmiş ve DYP parçalanmış ama biraz önce ifade ettiğim gibi her darbede olduğu gibi asıl bedel yine millete çıkmış. Bu darbenin gerçek faturasının ne olduğunu ondan sonra ortaya çıkan ekonomik krizleri, bütün içi boşaltılan bankaları, krizin toplam bedelinin millet üzerine çıkarılmış faturası 251 milyar TL olarak resmi kayıtlara geçmiş. Bu resmi kayıtlardan çıkarılacak sonuç şudur; bu rakam o günün milli gelirinin aşağı yukarı 1.5 katıdır. Bir yılın bütün geliri yetmiyor bir öbür yılın yarısı kadarı millete bir yük olarak fatura ediliyor. Bu bütün Doğu Anadolu projesi, bütün GAP projesi ve Konya projesinden çok daya büyük, birkaç milyar TL ile ifade edilen yeni köprünün kıyaslanamayacak kadar üstünde bir büyük bedel ödeten bir rakam”
**“TARİH YANLIŞ YAZILMIŞ”**
Bütün meselenin sorumlusu olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) görülmesinin doğru olmayacağını ve herkesin özeleştiri yapması gerektiğini vurgulayan Çiller, konuşmasını şöyle südürdü:
“Hepimizin, herkesin, TSK’nın yanında Sivil Toplum Kuruluşlarının ve medyanın bu özeleştiriyi yapması gerekir. Bu yanlışı düzeltmemiz bir asgari müşterek ortamında buluşturma imkanını aramamız ülkenin bugün en fazla ihtiyaç duyduğu meseledir. Ülke yeterince bölünmüştür. Türkiye tektir ve birdir. Yeni ayrışmalar, nifak tohumları atmadan, yeni hesaplaşmalara girmeden demokrasinin evrensel değerleri ortamında asgari müştereklerde buluşturmaya çalışmak bugün bizim gelecek nesillere borcumuz olduğu kadar milletin de siyasetçiden beklentisidir. Bu nedenle kişisel bir hesaplaşmaya girmiyorum, kimseden şikayetçi olmayacağımı söyledim. Çünkü bunun çok ötesinde ve üstünde birbirimizi anlamaya, neyi yanlış yaptığımı anlamaya, kabullenmeye ihtiyacımız var. Tarih yanlış yazılmış. Bu yanlış yazılan tarihin yeniden doğru olarak yazılmasında hepimizin ortak mesuliyeti bu müşterek paydalarda buluşma sürecinden geçecektir. Umuyorum umudumuz ve azmimizi kaybetmeden yeni anayasa yapımı için bütün bu çerçeve içerisinde bu çalışmalarımıza ve bu buluşma noktalarına itibar ederek bu sonuçları sonraki nesillere aktarma imkanını buluruz. Kısaca söylemek gerekirse siyasete görülüyor ki toplumsal hafızanın alanına büyük ölçüde yanlış bilgi yollayarak siyaseten Çiller çökertilmiştir. Daha önemlisi DYP parçalanmıştır. Bu parçalanmayı da hükümeti düşürme uğruna yapmışlardır. Bütün bunlar kişisel hesaplaşma çok ötesinde millete büyük bedel ödetmiştir. Bugün kişisel hesaplaşma ortamı değildir. Yeniden asgari müştereklerde bütünleşme zamanıdır. Tarihi doğru yazmanın gerçek yöntemi bu olacaktır”