ANKARA (İHA) - DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, hükümete talip olduğunu belirterek, olası bir Irak operasyonunda Türkiye'nin Başbakanı olmak istediğini söyledi.
DYP lideri Çiller, Devlet Bakanı Kemal Derviş'le Bilkent'teki konutunda 45 dakika süren bir görüşme yaptı. Görüşmenin ardından bir açıklama yapan Çiller, Derviş'le yaptıkları görüşmede öncelikli olarak ekonomiden bahsettiklerini söyledi. Derviş'e, ekonominin asıl meselesinin millet olması gerektiğini söylediğini kaydeden Çiller, perişan olan tarım kesimini, işsizliği, yeniden gelen kriz dalgasının büyüklüğünü Derviş'le paylaştığını ifade etti. Çiller, görüşmede işsizliğe, üretime ve ihracata yönelik yeni bir atılımın gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladığını belirtti.
Görüşmede Avrupa Birliği (AB) konusunu da ele aldıklarını anlatan Çiller, AB konusunda Derviş'le tamamen hemfikir olduklarını kaydetti. Türkiye'nin AB'ye girebilmesi için Meclis'in hemen açılması gerektiğini söyleyen Çiller, "Eğer birileri 'Kopenhag kriterlerini Eylül'de de çıkarırız, zirveye yetişiriz' diyorsa doğruyu söylemiyor, yalan söylüyor. Bunu bizzat yetkililerin ağzından tespit etmiş durumdayız. Türkiye'nin sadece yasaları çıkarması yetmiyor, aynı zamanda uygulaması lazım. Biz şartsız olarak AB'yi destekliyoruz. Hangi hükümet olursa olsun, kim getirirse getirsin, bir bütün olarak olması kaydıyla, AB'ye giden yolda bütün şartları destekleyeceğiz" dedi. Çiller, önemli olanın Kopenhag Zirvesi'nde Türkiye için bir müzakere tarihini belirletmek olduğunu belirterek, bunun için DYP'nin üstüne ne fedakarlık düşüyorsa yapmaya hazır olduğunu ifade etti. Meclis'i hemen açmayanların kamuoyu önünde, halka bir oyun oynadıklarını deklare etmiş olacaklarını söyleyen Çiller, Türkiye'nin, gerekli yasaları çıkarttıktan sonra bunların uygulandığını AB'ye göstermesi gerektiğine işaret etti. AB yolunun açılmasında Hükümet'e büyük görev düştüğünü belirten Çiller, "Hükümet olarak getirsinler veya getirmesinler, biz getirelim veya getirmeyelim, kim olursa Kopenhag Zirvesi'ne giden yolda yapılacak herşeyi şartsız destekliyoruz" dedi.
Çiller, Derviş'le seçim konusunu görüştüklerini de belirterek, DYP'nin seçime şartsız destek verdiğini ve seçimin sonbaharda olması gerektiğini görüşmede dile getirdiğini anlattı. Kemal Derviş'in aklında 'acaba seçim ilkbaharda mı olmalı?' şeklinde sorular bulunduğunu ifade eden Çiller, seçimin neden sonbaharda olması gerektiği yönündeki görüşlerini Çiller'le paylaştığını kaydetti. Seçimden önce bazı yasalarının çıkmasını öngördüklerini belirten Çiller, görüşmede seçim yasalarını ele alma fırsatı bulduklarını da anlattı. Çiller, Derviş'e yüzde 10 barajının neden indirilmemesi gerektiğini ve ittifakların neden yanlış olduğunu anlattığını söyledi. Çiller, "Bu ittifakı milletin yapması gerektiğini, bu nedenle iki turlu seçimin çok önemli olduğunu ve bunun için Anayasa değişikliğine gerek bulunmadığını ifade ettik. Hiçbir Anayasa değişikliği yapılmadan seçim yasaları değiştirilebilir. Bu yasalar uygulanabilir çünkü geçici madde var. Dolayısıyla iki turlu seçim, dar bölge değil, büyük şehirlerin daha fazla bölgeye bölündüğü bir seçim Türkiye'deki korku refleksini kökünden yok edebilecektir. Bunu çok önemsiyorum. Çünkü Türkiye yüzde 80'i laik Cumhuriyet'e inanmış partilerin, kamuoyunun ve milletin oluşturduğu bir çoğunluğu gösteriyor. Bu çoğunluk, imtiyazlı bir azınlığın kumandası altına girmek istemiyor. Onun için bunu iki turlu seçimle halledebiliriz" şeklinde konuştu.
Çiller, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını da cevapladı. 'DYP bir Hükümet'e hazır mı?' sorusu üzerine Çiller, "Biz DYP olarak öncelikle AB ve seçimi destekliyoruz. Şartsız destekliyoruz. Milletin şu anda bu belirsizlikten çok rahatsız olduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız. Biz muhalefet olarak Türkiye'yi tabii ki Hükümet'siz bırakmayacağız. Milletimiz rahat olsun. Bize ihtiyaç duyulursa o zaman orada olacağız. Ama bizim için öncelikli mesele Hükümet olma değil, şartsız seçim şartsız Avrupa Birliği" diye konuştu.
Çiller, 'idam cezasının kaldırılması konusundaki tavrınızdan geri adım mı attınız?' sorusuna ise şu karşılığı verdi: "Hayır, aynı yerde duruyorum. Baştan beri şunu söyledim. AB mi idam mı denirse AB'yi seçeriz ama herkesin kendi terörist başına neler yaptığını görüyorsunuz. Ben terör mücadelesini bizzat yapmış birisiyim. Onun için bu konudaki hassasiyetim devam ediyor. Benim endişem şu: Türkiye bunu da yapar ve AB'ye giremezse hem elindeki kozu kaybeder hem de kamu refleksi aleyhe döner. Dolayısıyla Kopenhag kriterlerinin bir bütün halinde kucaklanması lazım. Öcalan'ın müebbet hapis cezasının affa uğramayacağı yönünde Anayasal güvence gibi bir takım pekiştirilmiş değişikliklerle birlikte Kopenhag kriterlerinde artık bir gün alınacağı ortaya çıktığı an biz AB'yi seçeriz. Bir teröristin kaderiyle Türkiye'nin kaderini aynı kefeye koymayız".
Çiller, Derviş'i DYP'ye davet edip etmediği yönündeki soruya, 'Hayır böyle bir davette bulunmadım' karşılığını verirken, Hüsamettin Özkan'ın başını çektiği yeni oluşumla ilgili değerlendirmesinin istenmesi üzerine şunları söyledi: "Türkiye'deki mesele bölünmüşlük meselesi değildir. Türkiye zaten bölünmüş siyaseten. Bundan Türkiye'ye bir hayır gelmez. Önemli olan bütünleşmedir. Önemli olan merkez sağın ve merkez solun bütünleşmesidir. Bunun formülasyonu iki yoldan geçiyor. Ya Meclis iki turlu seçimi benimseyecek, bir merkez sağ, bir mekez sol sonuç itibariyle ikinci tura kalacak, millet onların etrafında birleşecek, veya Meclis bunu yapma basiretini göstermezse biz milletten gidip doğrudan emanet oy isteyeceğiz. Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik durum ve uluslararası konjonktür, bu seçimden sonra güçlü bir Hükümet'in çıkması gerektiğini ortaya koymakta. Bu Hükümet'e talibiz ve özellikle olası bir Irak operasyonunda Türkiye'nin Başbakanı olmak istiyorum. Çünkü burada Türkiye'nin başında olan kişinin terör mücadelesini çok iyi bilmesi lazım. O coğrafyada terörün etkilerini ve bu mücadelenin ayrıntılarını iyi biliyor olması lazım. Ekonomiyi çok iyi biliyor olması lazım ve tecrübeli olması lazım. Üçüncüsü de AB'ye Türkiye'yi sokacak iradeye sahip olması lazım".