BÇG ile ilgili bir soruya yanıt veren sanıklardan dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir de "Batı Çalışma Grubu ismini ben verdim, 'Ülkemizin yönü Batı'ya bakmaktadır' mesajını vermek için ismini 'Batı' verdik. İç Güvenlik Harekat Dairesi bünyesinde çalıştı" dedi.
ÇİLLER İFADE VERDİ
28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçundan yargılandığı davada dün dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller mağdur tanık sıfatıyla ifade verdi. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki davada Çiller, ardından sanık ve sanık avukatları ile müştekilerin sorularını yanıtladı.
28 ŞUBAT BİR DARBEDİR
Çiller ifadesinde şunları söyledi: "Daha önce '28 Şubat darbedir' dedim. Bugün ikinci kez huzurunuzdayım. Aynı şeyi ifade ediyorum. Belki alışılmış bir darbe değildir. Bir post modern darbedir. Bu darbe içerisinde çeşitli unsurların, silahlı ve silahsız kuvvetlerin bulunduğu bir koalisyonun icraatıdır. Kimi medyamız içinde vardır. Kimi Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları, kimi yargı üyeleri, kimi sendikalar, kimi sivil toplum örgütleri, kimi dış odaklar vardır.
DEHŞET SÜRECİNİN ÜSTÜNE İNŞA EDİLDİ
Korku, şiddet, baskı icra ederek, hükümeti yok etmekle sonlandırılmıştır.Bunun bir kesit değil süreç olduğunu ifade eden Çiller, "Burada Türk tarihinin hafızasına bir fotoğraf hançer gibi saplı kalmıştır. Bu fotoğraf siyasetçilerin bilincine de saplı kalmıştır. Bu fotoğraf ipe giden bir Başbakanın hüzünlü bakışıdır. Bu bütün topluma dehşet salmıştır. Bu süreç bir dehşet sürecinin üstüne inşa edilmiştir" diye konuştu.
MİLLETİN İRADESİ BAŞKA BİR İRADEYE TESLİM EDİLMİŞTİR
28 Şubat'a "Milletin çoğunluğunu milletin azınlığına indirilmiştir" diyen Çiller şöyle devam etti: "Bu bir plan ve amaç çerçevesinde icra edilmiş ve sonuca ulaşılmıştır. Bunun tankla, tüfekle Meclise gidilerek milletvekillerinin ellerine kelepçe vurularak yapılmasıyla sonuç olarak bir farkı yoktur. Sonuç olarak milletvekillerinin kalplerine, bilinçlerine kelepçe vurulmuştur. Milletin iradesi bir başka iradeye teslim edilmiştir ve bir azınlığa dönüştürülmüştür."
BUNUN ADINA DEMOKRASİ DENMEZ
28 Şubat'ın darbe olduğunu sık sık tekrarlayan Çiller, "Bir tarikat lideri ve onun gönül maceraları ve sonrasında gelen baskılar. Arkasından karalamalar, iftiralar. Hemen arkasından bir parti kurduruluyorsa. Arkasından Gölcük'te yapılan toplantılara Genelkurmay Başkanı ve Genelkurmay 2. Başkanı katılıyorsa. Cumhurbaşkanına brifing veriliyorsa. Bir general, 'irtica PKK'dan daha tehlikeli' diye demeç veriyorsa. Ve irticanın hükümet kaynaklı olduğu söyleniyorsa. Ve arkasında balans ayarı sözleri. Arkasından Cumhurbaşkanı Başbakanı çağırıyorsa ve 'asker geliyor, ayağınızı denk alın' diyorsa bunun adına demokrasi denmez" diye konuştu.
ÇİLLER O SORUYA ÇOK KIZDI
Yaklaşık 2.5 saat ifade veren Çiller, sanık avukatlarının sorularından bazılarına sinirlendi. Çiller, "Milli Güvenlik Kurulunda fiziki ya da psikolojik şiddet gördünüz mü" şeklindeki soruya, bağırarak, "Kimin haddine" diye cevap verdi. "Batı Çalışma Grubu hakkında suç duyurusunda bulundunuz mu?" sorusuna ise "Suç duyurusunda bulunmak için önce teftiş kurullarından geçmesi gerekiyor yavrum"diye çıkıştı. Bu cevaplar üzerine salondan gülüşmeler ve alkış sesleri yükseldi.
AKŞENER'E KÜFÜR EDİLDİ Mİ?
Çiller, bir soru üzerine, dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener'e bir komutanın hakaret ve küfür içerikli ifadeler kullandığını hatırlatarak, "Üzücüdür ama meseleler sadece bundan ibaret değildir. Ben, demokrasi mücadelesi yapan bütün arkadaşlarımın arkasında oldum, onlara siper oldum. Ama yaşananlar, bunlar bir değil, iki değil, üç değil. O dönem bunlar bir atmosferdi, bireysel olaylar da değildi. Bunlar olduğu zaman Genelkurmay, tıpkı Özbek Paşa meselesinde olduğu gibi, en ufak bir şey tepki vermedi. Hatta Özbek Paşa olayında olduğu gibi hakaret ve küfür eden paşa terfi dahi ettirildi." dedi.
BALANS AYARI...
Sanıklardan Çevik Bir'in o dönemde ABD'de, "Demokrasiye balans ayarı" yaptık dediğini, bütün gazetelerde bunun yayınlandığını ifade eden Çiller, sanıklardan Çetin Doğan'ın bir sorusu üzerine, "Merhum Erbakan, 'Buyurun şunları yapın, gidin camilere şunlara bakın. Şunları şunları, özel okulları denetleyin, bakın. Şu valilere kaymakamlara bakın' diye bir emir verdiyse çıkarın gösterin. Bunu gösteremediğiniz takdirde, başka hiçbir yerden vazife çıkardık diyemezsiniz." ifadelerini kullandı.
BELGELERİ MERAL AKŞENER GETİRDİ...
Kendisine BÇG belgelerini İçişleri Bakanı olan Meral Akşener'in getirdiğini tekrarlayan Çiller, "Eğer bunlar gerçekten devletin bakanlarıyla koordinasyon şeklinde yapıldıysa niye şaşkınlık içinde İçişleri Bakanı bana getirsin? Dehşet içinde devletin bakanları bana getiriyor. Bunda koordinasyon nerede? Akşener'in getirdiği belgeler ıslak imzalı belgelerdi" dedi.
EVRAKI ERBAKAN'A İLETTİK
Bu evrakı Necmettin Erbakan'a ilettiklerini, onun da 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e gönderdiğini anlatan Çiller, "Cumhurbaşkanı'nın bunu Genelkurmaya geri göndermesi teamüllere aykırı. Ama bu arada istihbaratın başında olan kişi, bu evrakı gönderenler tutuklanıyor, bir duyum işkence görüyorlar. Mahkemeye intikal ediyor. Mahkeme bu işin gerçek evrakı nedir? Bu evrakın doğrusu vardıysa Genelkurmay bunu niye mahkemeye göndermedi" diye sordu.