Elçilikten yapılan yazılı açıklamada, uzun süredir aile ve yakınlarının akıbetiyle ilgili haber alamayan Uygur Türklerinin, Çin'in Ankara Büyükelçiliği ve İstanbul Başkonsolosluğu önünde eylemler yaptığı, ayrıca çeşitli medya kuruluşlarına röportajlar verdiği kaydedildi.
Çin'in vatandaşlarının bireysel özgürlüklerini ve iletişim özgürlüğünü kanunlarla koruduğu savunulan açıklamada, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde tüm etnik gruplardan insanların yurt dışındaki akrabalarıyla iletişimlerinin "sınırsız ve özgür" olduğu öne sürüldü.
Açıklamada, yurt dışındaki Uygur Türklerinin, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki akrabalarıyla iletişim kuramamaları durumunda, Çin'in Ankara Büyükelçiliği veya Başkonsolosluğuna bilgi vermeleri halinde, büyükelçilik ve başkonsolosluk görevlilerinin kendilerine yardımcı olmak için ellerinden geleni yapacağı iddia edildi.
Öte yandan, büyükelçilik ve konsolosluğun, bir süredir benzer zorluklarla karşılaşan birçok Uygur Türkü'ne yardım sağladığı belirtilen açıklamada, büyükelçilik ve konsolosluk önüne gelerek eylem yapanların, bazı Çin karşıtı güçlerin kışkırtmasıyla Çin'i karalamak için yalanlar uydurduğu ileri sürüldü.
Açıklamada, Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde, "mesleki eğitim merkezi" adı altında kurduğu yeniden eğitim merkezlerine atıfta bulunularak, bu tip girişimlerin uygulanmasında, Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi birçok ülkenin uygulamalarından tecrübeler edinildiği ifadesine yer verildi.
Çin'in bu uygulamalarıyla Amerika, İngiltere ve Fransa'daki topluluk düzeltme sistemleri arasında hiçbir fark olmadığı da savunulan açıklamada, bu uygulamaların Birleşmiş Milletlerin (BM) amaç ve ilkeleriyle de uyumlu olduğu öne sürüldü.
Açıklamada, Uygur Türkleriyle ilgili haberlere yer veren Batılı bazı medya kuruluşlarının basın yayın etiğine sahip olmadıkları iddiasında bulunularak, bu medya kuruluşlarının, Çin'i bastırmak ve karalamak için Sincan Uygur Özerk Bölgesi'yle ilgili gerçeklikten uzak haber yayınladıkları iddia edildi.
Türk medya kuruluşlarının sadece Batı medyası kaynaklı haberlerden faydalanmaması dileğine yer verilen açıklamada, Türkiye'deki basın mensupları, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki duruma kendi gözleriyle tanık olmaya ve Çin-Türkiye dostluğunun gelişmesine daha fazla pozitif enerji katmaya davet edildi.
Çin'de son yıllarda Uygur Türklerinin kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller, uluslararası kamuoyu tarafından eleştiriliyor. Pekin'in "mesleki eğitim merkezleri" olarak adlandırdığı, uluslararası kamuoyunun ise "yeniden eğitim kampları" diye tanımladığı yerlerde Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre en az 1 milyon Uygur Türkü kendi rızası dışında tutuluyor.
Pekin yönetimi, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermiyor. BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken Çin, şu ana kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi.
Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini ise geri çeviriyor.
(AA)