Yargıtay ile yerel mahkeme arasında yaşanan, “cinsel isteksizlikte kadın mı erkek mi suçlu” tartışmasında son noktayı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu koydu. Kurul, “eşinin cinsel ilişkiye girmeyi bilmediğini” iddia eden kadını haklı bularak kocanın “ağır kusurlu” olduğuna karar verdi.
Davaya konu olan olayda, davacı kadın, çocuklarının olmadığını, eşinin bilmediği için cinsel ilişki kuramadıklarını, evliliklerinin ilk gününden itibaren eşiyle aralarında geçimsizlik başladığını ve muhabbet kalmadığını ileri sürdü. Kadın bu nedenle evlilik birliğinin çekilmez bir hal aldığı gerekçesiyle nafaka ile maddi ve manevi tazminat istemiyle boşanma davası açtı.
Davalı eş ise, karısının iddialarını kabul etmeyerek, eşiyle cinsel ilişkiye girdiklerini ancak kadının kanamasının olmadığını, davacı istemediği için ilişkiye giremediklerini eşiyle birlikte hocaya gittiklerini hocanın da kendisine heyecanlandığını söylediğini ifade etti.
"CİNSEL İLİŞKİ SAĞLAMA GÖREVİ ERKEĞE AİT"
Boşanma davasını karara bağlayan Ankara 10. Aile Mahkemesi, raporlarda davacı ile davalının cinsel ilişki kuramadıklarının belirlendiğini ifade etti. Çözüme kovuşturulması gereken sorunun, taraflar arasındaki cinsel ilişkinin hangi tarafın kusuruyla kurulamadığına ilişkin olduğu belirtilen kararda, “Tarafların evlenmesinden sonra, davalının heyecanlanması, davacının da davalıyla ailesinin baskısı sonucunda evlenmiş olmasının da etkisiyle cinsel ilişki kurmaktan kaçınması ve davacının heyecanının geçmesine yardımcı olmaması sonucunda, taraflar arasında birlikte yaşadıkları yaklaşık 7 ay süreyle cinsel ilişki kurulamadığının” anlaşıldığı ifade edildi. Kararda, davacının da davalının da cinsel ilişki kurmalarına engel bir hallerinin bulunmadığı kaydedilerek, “Yargıtay’ın yerleşmiş kararlarında her iki tarafında cinsel ilişki kurmalarına fiziki ve anatomik bir engellerinin bulunmaması halinde, cinsel ilişkiyi sağlama görevinin, cinsel ilişki de aktif olan erkeğe ait olduğu kabul edilmektedir” denildi. Buna karşılık kararda, kadının cinsel ilişki kurmaktan kaçınması halinde erkeğin eşine karşı güç kullanmamasının gerektiğinin de altı çizildi. Mahkeme, davacı eşiyle güç kullanarak onun isteği dışında cinsel ilişki kurmadığı için, davalı kocayı kusurlu bulmanın yanlış olacağına dikkat çekerek, çiftin eşit kusurlu olduğu kararına vardı. Yerel Mahkeme, çifti boşarken davacının tazminat ve yoksulluk nafakası talebini kabul etmedi.
Yerel mahkeme kararının temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Dairesi, fiziki ve psikolojik herhangi bir sorunun bulunmadığı halde, cinsel birleşmeyi gerçekleştiremeyen davalı kocanın boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun anlaşıldığını belirti. Daire, boşanma kararını onarken, kocanın eşine tazminat ödemesi gerektiği yönünde görüş bildirdi.
Dairenin kararının ardından, yerel mahkemenin kararında direnmesinin üzerine dava Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun önüne geldi. Kurul, yerel mahkemenin direnme kararını bozarken dairenin kararını onadı.