Cinsel isteksizliğin ya da sürekli cinsellik düşünmenin farklı sebepleri olabilir. Elbette bahsettiğimiz bu iki durum da uç noktalar. Ama her insan yaşamının bir döneminde böyle durumlar yaşayabilir. Bunların sebebi tamamen ilişkinin duygusal dinamikleriyle alakalı olabilir. Fakat cinsel yaşamı çok ciddi anlamda etkileyen hormon bozuklukları da var. Ve bu fiziksel problemler tedavi edilmezse zaman içerisinde daha büyük sorunlara sebep olabilir. Peki, bahsettiğimiz bu hormon bozuklukları neler ve cinsel yaşama etkileri nasıl?
Testosteron erkeklik hormonu olarak bilinse de aslında kadınlarda da salgılanıyor ve bu hormon cinsel istek seviyesini belirliyor.
Testosteronun normalden fazla salgılanması yüksek libido olarak tabir ediliyor. Libidonun belirli bir seviyeye kadar artışı hem zevki hem de performansı artıyor. Fakat anormal miktarlarda salgılanan testosteron durdurulamayan cinsel istek problemlerine yol açabiliyor.
Kadınlarda cinsel isteğin aşırı artışından kaynaklanan rahatsızlık nemfomani olarak geçiyor. Erkekler de ise bu durumun literatürdeki adı, satiriasis. Her iki cins için kullanılan ortak tabirse, hiperseksüel bozukluk.
Oksitosin, aşk hormonu olarak biliniyor. Bu hormonun kadın için önemi oldukça büyük. Ayrıca araştırmalar, kadın erkek fark etmeksizin, aşık olan kişilerin kanının plazmasında oksitosin hormonuna rastlandığını gösteriyor.
Oksitosin hipofiz bezinden salgılanan bir hormon. Cinsel ilişkinin uyarılma safhasında ortaya çıkan bu hormon, ilişkiden alınan zevkin belirleyicisi diyebiliriz. Özellikle de kadınlar için.
Kadınlarda östrojen seviyesinin aşırı düşmesi de cinsel isteksizliğe sebep olabiliyor. Menopoz döneminde azalan östrojen hormonu bu süreçte kadının cinsellikten uzaklaşmasına neden oluyor.