İZMİR (İHA) - Cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmayı hedefleyen ve iki yıl sürecek olan "Kadınların ve Kız Çocuklarının İnsan Haklarının Korunması ve Geliştirilmesi Programı" çalışmalarına İzmir'de gerçekleştirilen toplantı ile start verildi.
İzmir Valiliği Toplantı Salonu'ndaki programın ilk toplantısına Vali Yardımcısı Fahir Işıksız, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Serpil Güngör, İçişleri Bakanlığı Araştırma ve Etütler Merkezi Başkanı Yılmaz Kurt, Birleşmiş Milletler (BM) Nüfus Fonu Yöneticisi Meltem Ağduk ile çalışmalara katılacak yerel kurum ve kuruluşların temsilcileri katıldı. Toplantının açılışında konuşan Vali Yardımcısı Işıksız, kadınların erkekler ile eşit statüde olmasının kaçınılmaz bir sonuç olduğunun altını çizerek, "Batıda, çağdaş ülkelerde kadın, bu zaferini ekonomik bir kazanım ile elde etmiştir. Kadının ekonomik gücü giderek bağımsızlaşmıştır. Bu hemen olmamış, yüzyıllar geçmiştir" dedi. Kadının erkek ile eşit statüye ulaşma mücadelesinin dünyada halen devam ettiğini, henüz çağdaş gelişmişliğe ulaşamadığını, gayrimenkul zengini olmadığını, gayrimenkulun dünyada yüzde 5, Türkiye'de ise yüzde 2'sinden fazlasına sahip olmadığını bildiren Işıksız, büyük şirket ve holdinglerdeki kadın yönetici sayısının azlığına da dikkat çekti. Kadınlar için en büyük devrimin Mustafa Kemal Atatürk tarafından gerçekleştirildiğini, gerçekleştirildiği zaman batının da ilerisinde bulunduğunu ifade eden Işıksız, ancak uygulamada geri kalındığını dile getirdi. Kadın-erkek eşitliği konusundaki çalışma ve düzenlemelerde son yıllarda bir ivme kazanıldığını, birtakım yasalar çıkartıldığını, temel eğitimin 8 yıla çıkarılmasının bunlardan birisi olduğunu, yıllık ve 5 yıllık kalkınma planlarında kadınlara daha fazla yer verilmesi ve cinsiyet eşitliği konusundaki çabalar bulunduğunu belirten Fahir Işıksız, sivil toplum kuruluşlarının da bu konuda çalışmalar yaptığını anlattı. Işıksız, "Toplumsal eşitlik ile kalkınma hızlanacaktır. Kadının statüsünün gelişmesi ile demokrasi gelişir. Kadın ile daha güzel bir dünya kurulur" diye konuştu. İzmir Valiliği'nin her zaman cinsiyet eşitliği ve kadının statüsünün geliştirilmesi çalışmalarına destek olacağını, katkı sağlayacağını vurgulayan Işıksız, "İzmir, kadının Türkiye'de en çok sokakta görüldüğü, en çok kadının sokakta yüzünün güldüğü kenttir, ancak varoşlar hariç" dedi ve eğitimin varoşlarda yoğunlaştırılması gerektiğinin altını çizdi.
Cinsiyet eşitliğinin evrensel bir hedef olduğunu dile getiren Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Güngör de, Türkiye'nin BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni imzalamasının cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmadığını, uygulamada toplumun ilgili kesimlerine yansımadığını söyledi. Belediyesinin meclisinde 4 tane kadın üyenin bulunduğunu, bunun yanında belediye üst düzey yöneticilerin yüzde 50'sinin kadın olduğuna dikkat çeken Güngör, "Ama belli bir yere kadar. Eğitim her şeyden önemli. Bunu hep birlikte kadınlarımıza öğreteceğiz. İzmir gibi bir ilde bile bilgilendirilmeye ihtiyacı olan çok kadın olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu. İçişleri Bakanlığı Araştırma ve Etütler Merkezi Başkanı Kurt da, geçtiğimiz 10 yılda toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda çok önemli gelişmeler yaşandığını, önemli düzenlemeler yapıldığını belirterek, "Bakanlık olarak bu uygulamaya çok önem veriyoruz ve iyi sonuçlar hedefliyoruz" dedi.
"ÇORBADA TUZUMUZ OLSUN İSTİYORUZ"
Türkiye'de her gün gebelikten 2 kadının öldüğünü, 5 kadından 4'ünün önlenebilir gebelik nedeniyle kaybedildiğini kaydeden BM Nüfus Fonu Yöneticisi Ağduk ise, her üç kadından birinin yaşamında en az bir kere çok ciddi şekilde fiziksel şiddete uğradığını, bundan daha vahiminin de kadınların yüzde 63'ünün bunu doğal saymasının olduğunu ifade etti. 11-13 yaşındaki kız çocuklarının yüzde 43'ünün bile bu şiddeti "olabilir" saydığını bildiren Meltem Ağduk, kadınların yüzde 20'sinin okuma-yazma bilmediğini, 600 bine yakın genç kızın okula gidemediğini, parlamenterlerin sadece yüzde 4.4'ünün kadın olduğunu, kadın yerel yönetici oranının yüzde 1'in altında kaldığını belirterek, Türkiye'deki 10-12 BM kuruluşu ile bir araya gelerek bu nedenle ortak bir program yazdıklarını açıkladı. Ağduk, "Kadınların yaşam düzeylerini yükseltme ve cinsiyet ayrımcılığını azaltmada, çorbada tuzumuz olsun istiyoruz. Diğer güçlerle, Türkiye'deki güçleri birleştirdik, kadınlara yönelik ortak bir program oluşturduk" diye konuştu. İzmir, Kars, Nevşehir, Şanlıurfa, Trabzon ve Van olmak üzere 6 ilde pilot uygulama yapacaklarını, programa özel sektörün de desteğinin söz konusu olduğunu belirten Ağduk, "Kadınlara yatırım ülkelere yatırımdır. Bir ülke kadınlarına yatırım yapmıyorsa, yıllık büyümesinin yüzde 1'ini kaybediyor demektir" şeklinde konuştu.
BM, İçişleri Bakanlığı, Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KA-DER) ortaklığı ile iki yıl sürecek olan ortak programın, seçilen illerde kadınlara ve kız çocuklarına yönelik daha iyi ve kadın odaklı hizmetler geliştirilmesi, kadın haklarının korunması ve bu konudaki bilincin artırılmas ktır. Kadının statüsünün gelişmesi ile demı için tasarlandığı bildirildi. 6 ilde gerçekleştirilecek BM Ortak Programı'nın, iki yıl sonunda bittiğinde, çıkacak sonuçlarının ulusal düzeyde yaygınlaştırılacağı, programın mali olarak Türkiye'de çalışmalar yürüten BM kuruluşları, İsviçre, İsveç, İngiltere, Danimarka, Norveç ve Kanada devletleri ile özel sektör kuruluşları tarafından desteklendiği belirtildi. 6 ilde gerçekleştirilecek program kapsamında, önceden taraflarca belirlenen ölçütlere göre "Önce Kadınlar" sertifikası almaya hak kazananlara sertifikaların verileceği de açıklandı.
Bu arada, BM Toplumsal Cinsiyet Projesi çerçevesinde, Türkiye Gazeteciler Federasyonu ile bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilecek "Genç Gazeteciler Ödülü" yarışmasının bu yılki konusunun ise "Namus cinayetlerinin önlenmesinde medyanın rolü" olarak belirlendiği belirtildi.