HABER

Clarc: Batı'nın Suriye'ye dair 10 yalanı ve gerçekler

Neil Clark, RT'de Suriye hakkında yapılan algı yönetimine dikkat çekti. Clark, yanlış bilinenleri 10 madde halinde sıraladı.

 Clarc: Batı'nın Suriye'ye dair 10 yalanı ve gerçekler

2011'de başlayan şiddet olaylarının Suriye'ye, bölgeye ve dünyaya çok ağır faturası oldu, olmaya devam ediyor. Daha sonra savaşa evrilen ve 6. yılına giren bu olaylarla ilgili çok şey yazıldı, söylendi. Ancak söylenenlerin kaçının doğru, kaçının yanlış olduğu, kime ve neye hizmet ettiğini bilmek oldukça güç. Medyanın 4. güç olma, insanları bilgilendirme görevi kadar kamuoyu oluşturma işlevi de olduğu biliniyor. Bu gücünden dolayı özellikle küresel güçler, medyayı kendi amaçları doğrultusunda kullanabiliyor. Yakın bir zamanda Afganistan ve Irak'ta daha sonra ise Libya'da yaşanan olaylar, milyonların ölmesi, yaralanması, sakat kalması, on milyonların evsiz kalması ya da yer değiştirmesine neden olan olaylar, öncelikle medyanın yansıttığı kadarıyla oluşan kamuoyunun desteğiyle meydana geldi. Neil Clark da medyanın Suriye konusunda insanların bakış açısını nasıl etkilediğine vurgu yaptı.

haber.sol.org.tr'de yer alan yazıda Neil Clark tarafından hazırlanan Suriye'yle ilgili doğru bilinen yanlışlar:

1. Batı Suriye’ye müdahale etmekte başarısız oldu-ve sorun da buydu

Sıklıkla tekrar edilen bu iddia (daha geçen hafta Washington Post “Suriye’deki talihsiz müdahalesizlikten” yakınıyordu) ile gerçekler tamamen tersyüz ediliyor.

Arash Karami: CIA ve Pentagon tarafından Suriye’ye harcanan yüz milyonlarca dolar ve gönderilen ABD silahları müdahale değil zaten.

Batı, 2013 yılında Suriye hükümetini (süper güçler böyle istediği için) doğrudan bombalamasa da çoğunun silahlarına IŞİD’in el koyuverdiği hükümet karşıtı barbar “isyancıları” fonlayarak, eğitip destekleyerek büyük çapta müdahalede bulundu.

Batı bu savaşın fitilini ateşlemekle kalmadı ayrıca beş yıldan fazla süredir bu yangına körükle gitti.

Brendan O’Neill neocon/sahte solun “Suriye’ye müdahale etmiş olsaydık” timine cevabı bir güzel yapıştırmıştı:

"Kuzey Irak ve Suriye’deki kabusun esas sorumlusu Batı müdahalesidir. Birşeyler yapmak mı? Zaten birşeyler yaptınız, bunu siz becerdiniz, bu dehşeti siz yarattınız.”

Iyad El-Bağdadi: Baas Partisi’nin Dera’daki merkez binaları kundaklandı.

2. Savaşın sorumlusu hain Esad’tır (ve onu destekleyen Rusya)

Batıda hakim rivayet odur ki “habis diktatör” Esad Mart 2011’de kendi otoritesine karşı yapılan barışçıl protestoları bastırdığı için savaş başlar. Gerçekte ise barışçıl demokrasi yanlısı protestolar çok daha başlarda Suriyeli otoriteleri şiddetli bir karşılık vermeye itmeye azmedenlerce gaspedildi.

Silahlı çatışmaların ilk ayında en az seksen sekiz asker öldürüldü.

Esad Suriye devletine karşı birçoğu ülkenin dışından gelen teröristlerce başlatılan şiddetli bir ayaklanmayla karşı karşıya kaldı. Geniş çapta bir desteğe sahip olduklarına dair hiçbir kanıt bulunmazken (Batı'nın talep ettiği gibi) bu “isyancıların” iktidarı almasına öylece izin vermesi mi bekleniyordu? Sormamız gereken soru şu; dış destekli “isyancılar” ABD Devleti yetkililerini öldürerek hükümet binalarını havaya uçursa ABD hükümeti ne yapardı? Eminim ki buna verilecek karşılık Suriye hükümetinin şimdiye kadar yapmış olduğundan çok daha gaddar olurdu.

3. Başkan Esad Suriye’de az desteğe sahip

Ne zaman ABD İmparatorluğu bir ülkede rejim değiştirmeyi hedeflese o ülkenin lideri yasadışı ilan edilir. Bize söylenen bu liderin halk desteğine sahip olmadığı ve iktidarda ancak “zalim bir diktatör” olduğu için kaldığıdır. Ancak batılı elitler onun hakkında ne düşünürse düşünsün Esad’ın kendi ülkesinde dikkate değer bir desteğe sahip olduğuna dair fazlaca delil bulunuyor. 2012 başlarında yapılan bir anket Suriyelilerin yüzde 55’inin Başkanlarının iktidarda kalmasını istediğini gösteriyordu. Guardian’ın emektar dış muhabiri Jonathan Steele (Suriye’yi avucunun içi gibi bilen bir adam) bununla ilgili “Suriyelilerin çoğu Başkan Esad’ı destekliyor, ancak bunu Batı medyasından asla duymayacaksınız” başlıklı makaleyi yazdığında Emperyal Hakikat İnfazcıları tarafından saldırıya uğramıştı.

2014’te ülkede son elli yıldır ilk defa yapılan çok partili Başkanlık seçimlerinden zaferle çıktı.

Bir kez daha batıda pek yankı bulmadı bu durum. Tıpkı Temmuz 2015’te (aynısını batı destekli Özgür Suriye Ordusu’yla ilgili düşünen yüzde 35 ve Suriye Muhalif Koalisyon yanlısı %26 ile karşılaştırıldığında) Suriyelilerin yüzde 47’sinin Esad’ın Suriye’de yaşanan meseleler üzerindeki nüfuzunu olumlu bulduğunu ortaya koyan ankette olduğu gibi. Esad’ın büyük çaplı bir desteğe sahip olduğunun bir başka kanıtı ise savaşın başlamasından bu yana geçen beş buçuk yıla rağmen halen iktidarda olmasıdır. Milyonlarca Suriyelinin ortaçağdan kalma, kafa kesen IŞİD ve fanatik cihatçılar yerine onun (kadınların ve tüm dini azınlıkların haklarına saygı duyulan) seküler yönetimini tercih etmesine şaşırmalı mıyız?

Elbette batının sözde demokratları Başkanlarını destekleyen Suriyelilerin görüşlerini görmezden geliyor. “Yanlış” fikirlere sahip oldukları için “insan değillermiş” gibi muamele görüyorlar. Suriye’de itibar gören görüşler yalnızca batının rejim değişikliği yanlısı görüşleriyle uyum içerisinde olanlar.

4. Esad hiç ödün vermedi ve barış ve müzakereye yanaşmıyor

Aslında Esad ve Suriye hükümeti mütemadiyen savaşı sonlandırmak için tavizde bulunma arzusunu ortaya koydu. 2012 yılında Baas Partisi’nin siyasal iktidardaki onlarca yıllık tekelini sona erdiren bir anayasayı Suriye halkına sunarak yüzde 89.42 gibi bir oy desteği aldı. Yeni anayasanın 8. Maddesinde şöyle diyor: “Devletin siyasal sistemi politik çoğulculuğa ve sandıktan çıkan oyun verdiği yetkinin demokratik bir şekilde kullanılmasına dayalı olacaktır.”

Yine bu mühim reform da batı medyasında birazcık da olsa haber değeri görmedi. Esad’ın “isyancılara” çıkardığı çeşitli aflara (en sonuncusu bu yıl Temmuz’daydı) ya da hükümetin Ulusal Müzakere Programına da benzer şekilde yer verilmedi. Yalnızca “kendi insanlarını öldürmeye” adanmış uzlaşmaz Başkan olarak resmedildiği “resmi hikayeyle” uyuşmazdı bu haberler.

5. Suriye’deki savaş tamamen mezhep kaynaklı

Bu “Sünniler Şii/Alevilere karşı” hikayesi Suriye Arap Ordusu’na hizmet eden ve hatta kilit pozisyonlarda görev yapan Sünnileri görmezden geliyor. Sünniler bunun yanında Suriye hükümetinde de önemli görevler üstleniyor.

Suriyelilerin yaklaşık yüzde 74’ü Sünni, yani şayet hepsi (ya da büyük çoğunluğu) Başkan Esad’ın karşısında olsaydı beş buçuk yılın ardından halen iktidarda olabilir miydi? Gerçek şu ki seküler Suriye hükümeti Sünniler ve Şiiler tarafından destekleniyor ve Wikileaks’in ortaya çıkardığı üzere dini bölmeleri kendi çıkarına uygun kullanmak ve gerilimi beslemek için elinden geleni ardına koymayan ABD’nin ta kendisidir.

2006’da Şam’ın ABD Büyükelçiliği’nin maslahatgüzarı William Roebuck Suriye hükümetini istikrarsızlaştırmak için “Olası Harekat” listesi yapıyordu: “İran nüfuzunun Sünni korkularına yatırım yap”

Böl ve yönet emperyal güçlerin asırlardır uyguladığı bir taktik olmuştur ve ABD İmparatorluğunun da bir farkı yoktur.

Haydar Sumeri: CIA destekli “ılımlı isyancılar” (Araplar) Kuzey Suriye’de Pentagon destekli “ılımlı isyancılarla” (Kürtler) savaşıyor.

6. Suriye hükümetinin Guta’da kimyasal silah kullandığı su götürmez bir gerçektir

John Wight: MIT (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) uzmanları Guta’da 2013’te kimyasal silah saldırısı gerçekleştiği konusunda hatalı istihbarat yapıldığını açığa çıkarıyor.

Eğer “Esad Guta’da kendi halkını gazladı” ifadesini ya da bunu ima eden sözleri her okuyuşumda on pound alsaydım çok zengin bir adam olurdum. Ne var ki batılı savaş propagandacılarının değiştirilemez bir gerçek olarak öne sürdükleri şey hiç de öyle değil. Üç yıldır halen kimyasal silah saldırısını kesin olarak kimin gerçekleştirdiği bilmiyoruz. Evet Suriye otoriteleri yapmış olabilir ama hükümet karşıtı “isyancıların” yürüttüğü bir yanıltma harekatı olması da gayet mümkün.

Ortak akıl Esad’ın, üstelik BM müfettişlerinin Şam’da bulunduğu ve batılı savaş yanlılarının onu bombalamak için bahane kovaladığı bir sırada böyle bir saldırının emrini vermesinin delilik olacağını söylüyor. Bir daha bir savaş yanlısının “Esad’ın kendi halkını gazlamasının” su götürmez bir gerçek olduğunu iddia ettiğini görürseniz kanıt isteyin.

Bir yanıt almanız olanaksız.

7. Rusya ve Suriye hükümeti IŞİD’e yardım etmekteydi

Bu iyi bir makbul “komplo teorisi” örneği. Rusya’nın Suriye’de IŞİD’i ve diğer terörist grupları bombalamaya başlamasının ardından Rusya’nın IŞİD’e hava desteği verdiği söylenmeye başlandı.

Bununla birlikte birkaç hafta sonra bir Rus yolcu uçağı düşürülünce taktik değişti- saldırı IŞİD’ten Rusya’ya bir “uyarı atışıydı”. Ama eğer Rusya IŞİD’e hava desteği sağlıyorsa o halde neden bir Rus uçağını düşürmek istesinler?

Glenn Greenwald: IŞİD’in Rusya’ya kin kusması ve gözdağı veriyor olması çok garip zira @thedailybeast’e göre Rusya IŞİD’e hava desteği veriyordu

Doğrusu Rus ve Suriye ordusu geçen yıl IŞİD’i ABD ve müttefiklerinden çok daha fazla zarara uğrattı. Mart ayında Palmira antik kenti Rusların havadan desteğini alan Suriye ordusu tarafından IŞİD’in elinden kurtarıldı.

Danielle Ryan’ın o sırada kaleme aldığı üzere “halifeliğini ilan ettiğinden bu yana IŞİD’in aldığı biricik en büyük yenilgiydi bu; ancak Batı pek ilgili görünmedi. Neden? Çünkü Rusya’ya prim vermeleri gerekecekti.

8. Batı Suriye’de “iyi adamların” yanında

Gerçek şu ki Batı Suriye’de “teröre karşı” savaşmaktan ziyade yardım ediyor. ABD, İngiltere ve müttefiklerinin desteklediği “ılımlı isyancılar” bir Batı ülkesinde ya da Batı müttefiki bir ülkede üstlenmiş olsalardı, hangi nesnel ölçütle bakılırsa bakılsın, kesinlikle “terörizm” olarak sınıflandırılacak olan dehşet verici katliamlarından dolayı suçlu olurdu. IŞİD’in yükselişinden korkmaya gelince, 2012’nin gizliliği kaldırılmış ABD istihbarat belgelerinden biliyoruz ki doğu Suriye’de kurulmakta olan “Selefi” bir emirlik beklentisi “Suriye rejimini tecrit edeceğinden dolayı tam da muhalefeti destekleyen güçlerin istediği şeydi.”

Sami Ramadani: ABD Türkiye’nin Suriye işgaline yardım ediyor. ABD ayrıca Türkiye’yle savaşan Kürtleri, IŞİD’e karşı El Nusrayı, Suriye ve Irak’a karşı IŞİD’i, hepsine karşı İsrail’i destekliyor

9. Suriye’de 70.000 ılımlı isyancı var

Bu tuhaf ve mesnetsiz iddia İngiltere Başbakanı David Cameron tarafından geçtiğimiz Kasım ayında İngiliz Parlamentosu’nu Suriye’de hava saldırıları yapmaya ikna etmeye çalışırken dile getirildi. Cameron’ın sözleri tam olarak şöyleydi: “Aşırılıkçı gruplara tabi olmayan (başta Özgür Suriye Ordusu olmak üzere) 70.000 Suriyeli muhalif savaşçı olduğuna inanıyoruz...onlarla IŞİD’e karşı saldırılar düzenleyebiliriz.” Ancak Ocak’ta (oyunu almış olan) eski İngiltere Başbakanı “70.000”in bir kısmının “görece katı İslamcı” olduğunu kabul ederek geri adım atıyordu.

RT’den Eisa Ali’nin “Neden siz ya da Savunma Bakanı sözümona ılımlı grupların hangi isimlerle savaş alanında olduklarını açıklamıyorsunuz?” sorusu üzerine “Başkan Esad’la hedeflemesi gereken grupların, kişilerin ve imkan dahilinde alanların bir listesini etkin olarak paylaşacağız.” cevabını veriyordu.

“70.000 ılımlı isyancı” iddiası Tony Blair’ın Irak’ın “45 dakika içerisinde aktive edilebilen” kitle imha silahları olduğuna dair 2002’de ortaya attığı iddianın Cameron versiyonu olarak tarihe geçmesi muhtemel.

10. Batının Suriye’deki hedefleri insancılken Rusya kendi iyiliğini düşünüyor

@Partisangirl:Şu iğrenç kibre bakın; ABD, Suriye hava kuvvetlerini kendi hava sahası üzerinde uçmaması konusunda uyarıyor

Dediklerimi tekrar edin (Neocon’ların emriyle): “Ruslar kendi bencil sebeplerinden ötürü “canavar Esadı desteklerken” Batı sadece Suriye halkının özgürleşmesini istiyor”. Aslında Suriye’de rejim değişikliği 2011 yılında başlayan hükümet karşıtı protestoların çok öncesinde, İsrail’in 33 gün süren savaş sonucu Lübnanlı grubu yenilgiye uğratmayı başaramamasından Suriye’nin Hizbullah’a olan desteğinin sorumlu tutulduğu 2006 yılı gibi erken tarihlerde Batı’nın gündemindeydi.

Rusya uzun zamandır ABD müttefiki olan bir ülkede şiddetli bir rejim değişikliği gerçekleştirmeye koyulduğunda ABD’nin vereceği karşılık nasıl olurdu yalnızca hayal edin. Rus müdahalelerinin “özverili” ve “insancıl” olarak resmedilmeyeceğinden emin olabiliriz.

Editörün notu: Suriye'nin kuzeyi ile ilgili kafalarda çok fazla soru yer alıyor. Bu konuda bölgeyi çok iyi bilen Araştırmacı Gazeteci Banu Avar, Haber Türk televizyonunda katıldığı programda Suriye'nin kuzeyindeki Türkmenler'le ilgili önemli açıklamalar yaptı. Avar, kuzeyde bulunan Türkmenler'in 2012'de Türkiye ve Mısır'a gittiklerini, Suriye'nin kuzeyine başkalarının yerleştirildiğini ifade etti.

En Çok Aranan Haberler