Okul öncesi dönem, çocukların birçok açıdan en hızlı geliştikleri süreçtir. Bu hızlı gelişim sürecinde anne babalar, çocuklarının en iyi şekilde beslenmesini isterler. Buna dayanarak da her öğün çocukların sağlıklı beslenmelerini ve önlerine konan her şeyi sorunsuzca yemelerini beklerler. Ama bu çoğu ailede pek de mümkün olmaz. Çocuk yemek seçer, yemek yemeyi anneye silah olarak kullanmaya başlar, yemek yemeyi reddeder, inatlaşmalar başlar ve sonrasında da yoğun bir öfke savaşı.
Psikomola Bireysel ve Kurumsal Danışmanlık Merkezi’nden Çocuk ve Ergen Psikoloğu Uzm. Psk. Reyhan Uzun, ailelerin başetmekte zorlandıkları konuların başında çocuk ve yemek başlığının geldiğini ifade etti:
“Son zamanlarda ailelerden en çok duyduğum ve baş etmekte zorlandıkları konulardan bir tanesi de çocuklarının yemek saatleri. Evde yemek saatlerinin gerginliğe zemin oluşturmaması, karşılıklı çatışmanın başlamaması ve savaş ortamına dönen akşam yemeklerinin sonlanması için dikkat edilmesi gereken şeyler olabilir. En önemlisi, çocuklarımızın yetişkin kadar porsiyonlarının büyük olamayacağını ve onların bizler kadar yemek yemesinin mümkün olmayacağını kabul etmekle işe başlamalıyız. Çocukların porsiyonlarını küçük tutarak işe başlamak en temelde dikkat edilmesi gereken şeydir. Yemek yemek düzen ve rutin işidir. Aile büyükleri çocuklarına her konuda model oldukları gibi bu konuda da model olduklarını unutmamalılar. Akşam yemekleri mümkün olduğu kadarıyla bir arada, masada ve iletişim halinde yenmelidir. Beslenmek fizyolojik bir ihtiyaç olduğu kadar aynı zamanda ruhsal gelişim içinde temel teşkil eder. Ailenin bir arada olması, aynı masada toplanması karşılıklı iletişimi güçlendirir.”
Uzm. Psk. Reyhan Uzun, çocuklar sözkonusu olduğunda televizyon ve bilgisayar başında yemek yenmesinin kötü örnek oluşturacağının altını çizdi:
“Çocuklar için yemek yeme davranışını gerçekleştirmenin en sağlıksız tutumu, televizyon ve bilgisayar karşısında yemek yedirmektir. Ya da annenin evin içinde sürekli dolanarak, çocuğun ağzına bir şeyler tıkması sonucu çocuğunu beslemeye çalışmasıdır. Evet belki bir şekilde çocuğunuzun karnını doyurmuş oluyorsunuz ama böyle bir yemek yeme alışkanlığı hiçbir zaman sağlıklı değildir. Çocuk kendi başına yemek yemeyi öğrenemez aynı zamanda yemeğini yerken bilinçli yemek yeme davranışından bahsedemeyiz. Açlık ve tokluk farkındalığını yaşayamaz, televizyon karşısında bir şey izlerken o anda ağzına ne verseniz yiyordur belki ancak farkında değildir.”
BAĞIRMAK VE ÖFKE İNATLAŞMAYI GETİRİR
Çocuk ve Ergen Psikoloğu Uzm. Psk. Reyhan Uzun, bağırarak, tehdit ederek ya da zorlama ağzına yemek tıkayarak yemek yedirmenin çocuk için inatlaşmayı ve öfkeyi tetikler hale getirdiğini vurguları:
“Yemekle eşleştirdiği şeyler inatlaşma ve zorlama davranışlarıdır. Dolayısıyla aslında yapmak istediğimiz şeyin tersine, bu durum çocuğun olumsuz davranışlarını pekiştirerek yemek yeme saatlerinin sürekli huzursuz bir ortama dönüşmesine zemin teşkil etmeye başlar. Onun yerine çocuğunuzun yemek yemediği yahut daha fazla yemek istemediği zamanlarda anne olarak, ne kadar zor da olsa, masadan kalkmasına izin vermek, istediği kadar yemesine izin vererek çatışmayı körüklememek en doğrusudur. Böylece yemek aracılığıyla ortaya çıkan çatışmanın ve karşılıklı güç mücadelesinin başlamadan sona ermesini sağlamış oluyoruz. Fizyolojik olarak çocuğun karnının doyması çok önemli ama, ruhsal açıdan anneyle olan ilişkide yemek yemeyi savaş konusu yapmamak daha da önemlidir.”
Uzm. Psk. Reyhan Uzun, aileleri yemek konusunda da diğer çocuklarla kıyaslamamasının önemine değindi:
“Anne baba olarak bizler onlara ayna görevi görürüz. Yemek konusundaki algıları da çoğu zaman böyle şekillenir. Sebze yemeyen ve çoğu zaman tepside, farklı zamanlarda yemek yemeyi tercih eden bir aile yapısı içinde, çocuklarında yemek yeme düzenlerinin çok rutin ve düzenli olmasını bekleyemeyiz.Çocukların açlık-tokluk kavramlarının gelişmesi için yemek yeme saatlerine yakın karnının acıkmaya başladığını dile getirmek, ya da ‘az sonra yemek zamanımız’ gibi ufak hatırlatmalar yapılabilir. 4-5 yaşlarındaki çocukların masa hazırlamasında yardımları alınabilir, yahut yemek yemeyi eğlenceli hale getirmek için onların da hoşuna gidecek ufak süslemeler yapılabilir.Yemek yemeyi reddeden ya da az miktarda yemek yiyen çocuğunuzu zorlayarak, bağırarak yemek yedirmek yerine masadan kalkması sağlanmalı, bir dahaki öğüne kadar karnının tam acıkmasını engelleyici abur cubura ulaşmasına engel olunmalıdır.Çocuğun kendi başına yemek yemesine izin verilmelidir. Döküp saçması, ellerinin yağlanması ne kadar bir anne için dayanılmaz olsa da, çocuğunuzun tek başına yemek yeme davranışını taktir etmeli ve her zaman bunu teşvik edici davranışlarda bulunmalısınız. Böylelikle, çocuğunuz yemek yerken başarabilmenin mutluluğunu da aynı anda yaşadığı için yemek yemek onun için daha keyifli bir hal alacaktır.”
Psikomola Bireysel ve Kurumsal Danışmanlık Merkezi’nden Çocuk ve Ergen Psikoloğu Uzm. Psk. Reyhan Uzun, çocuk ruh sağlığı ve gelişiminde Ebeveyn-çocuk ilişkisi bizim için çok önemli ve değerli olduğunu belirtti:
“İleriki yaşantılardaki ilişkilerinin temelinin atıldığı bu dönemdeki çatışmalı ve ısrarcı tutumlar, ileride çocuğun yaşantısında duygusal problemlere yol açabileceği görülmektedir. Aşırı kontrolcü, kendi başına yemek yemesine izin verilmeyen, katı kurallar çerçevesinde yemek yedirilen ve sürekli yemek üzerinden tehtit edilen çocuklar karşıt gelme davranışını geliştirmekte ve yemek yeme problemleri artmaktadır. Çocuk kontrol edebildiği bir alan olan yemek yeme davranışı üzerinden anneyi kontrol etmek ister ve üstünlük kurmaya çalışır. Verdiği mesaj şudur aslında ‘Senin dediğin değil, benim dediğim olur, ben istersem yerim, kontrol bende’ İşte çocuklara bu gizli mesajlara fırsat tanımadan yemek yeme davranışı kazandırmalıyız. “