ESOGÜ Kurumsal İletişim Uygulama ve Araştırma Merkezi Medya Biriminin çeşitli konularda alanında uzman öğretim üyeleri ile hazırladığı ESOGÜ Gündem’de bu hafta Doç. Dr. Saniye Tülin Fidan, oldukça hassas bir konu olan “Çocuğun Cinsel İstismarı” hakkında bilgiler verdi.
Doç. Dr. Saniye Tülin Fidan, konunun önemi, alınacak tedbirler, istismar sonrası yaklaşım ve sağaltma hakkında aileleri yönlendirici bilgiler paylaştı. Çocuğun cinsel istismarını, “çocuğun bir erişkin tarafından veya çocuk tarafından rıza gösteremeyeceği cinsel eylemlere maruz bırakılması” olarak tanımlayan Doç. Dr. Saniye Tülin Fidan, dokunma olmadan cinsel içerikli materyallerin gösterilmesi ya da sözlerin söylenmesinin de cinsel istismar olduğunun altını çizdi. Çocuğun çocuğa karşı cinsel istismarına da değinen Doç. Dr. Saniye Tülin Fidan, bunun ancak bariz yaş farkı, güç farkı olması durumunda istismar olarak kabul edildiğini, aynı yaş grubunda cinsel içerikli davranışların çocuk oyunları olarak nitelendiğini ifade etti.
Çocuklarda derin izler bırakabilecek son derece önemli bir konu olan cinsel istismarın ortaya çıkmasının çoğunlukla gecikebildiğini ve bu süreçte çocuğun mükerrer istismara uğrayabildiğini belirten Doç. Dr. Saniye Tülin Fidan, bunun çocukta oluşan reddedilme, dışlanma korkusu, kendini suçlama, istismarcının aileyi tehdit etmesi, yaş ve engellilik nedeni ile olayı kavrayamama gibi sebepleri olduğunu söyledi. Doç. Dr. Saniye Tülin Fidan, ciddi boyutlarda olabilen cinsel istismara karşı koruma adımlarını üç aşamada sıraladı: bunlar arasında ilk aşamanın ve en önemlisinin cinsel istismarın oluşmasını engelleme olduğunu belirtti. Bunun için çocuğa böyle bir davranışa nasıl tepki vereceğini, güvendiği bir erişkine durumu mutlaka anlatması gerektiğini öğretmenin önemine dikkat çekti. İstismarın tespit edilmesinin ardından izlenecek adımlar hakkında da bilgiler veren
Doç. Dr. Saniye Tülin Fidan, ikinci aşamanın erken tanıma ve müdahale olduğunu belirtti. Cinsel istismarın tespit edilmesinden sonra uygun müdahale programı ile sürecin yönetilmesinin, ailenin ve çocuğun korunmasın gerektiğini anlattı. Üçüncü aşamanın ise olayın olumsuz etkilerini en aza indirecek sağaltımın ve tekrarının önlenmesi olduğunu kaydetti. Erken tanı ve müdahale için ailenin, öğretmenlerin ve toplumun bazı göstergeleri takip etmesi gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Saniye Tülin Fidan, erken dönemde morluklar, kıyafetlerinde yırtıklar, tuvalet alışkanlıklarında değişim gibi fiziksel bulgular olabildiğini; ruhsal belirtilerin ise beklenmedik ağlamalar, içine kapanma, korkuların başlaması, yalnız kalmak istememe, bebeksi konuşma, kendine zarar verme, okul başarısında ani düşme şeklinde gözlemlendiğini belirtti.
Doç. Dr. Saniye Tülin Fidan, çocuğa özel bölge kavramının, kimsenin oraya dokunamayacağının yaşa uygun şekilde öğretilmesinin, kendisine yapılan olumsuz bir davranış söz konusu olduğunda ortamdan uzaklaşması gerektiğinin anlatılmasının önleyici tedbirler olarak önemli olduğunu ifade etti. İnternet ortamının da tehlikeli unsurlar içerdiğini söyleyen Doç. Dr. Saniye Tülin Fidan çocuğun bilgilerinin her sitede paylaşılmasının sakıncalı olduğunu ve çocuğun anne baba kontrolünde internet kullanımının sağlanmasının gerektiğini belitti.
Çocuğun bu olayı kolay bir şekilde anlatabileceği bir iletişim ortamına ailede, okulda ve toplumda ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Saniye Tülin Fidan, çocuklarla anne babanın iletişiminin artmasının da ani değişimlerin gözlemlenmesin de etkili olacağını belirtti. Sosyal ilişkilerin, olumlu akran ve erişkin ilişkilerinin desteklenmesi gerektiğini; sosyal faaliyetlerin de çocuğun kendine güven duygusunu geliştirdiğini belitti. Doç. Dr. Saniye Tülin Fidan, toplumun her bireyinin, tüm kurum ve kuruluşlarının çocuğun cinsel istismarını önlemede sorumlulukları olduğunun altını çizdi.