Günümüzde anne ve babaların daha duyarlı olduğu ve çocuklarının her türlü sorunu ile yakından ilgilendiğini ifade eden Birinci, bu tür doğru yaklaşımların bazen aşırıya kaçarak çocuğun ruhsal gelişimini etkilediğine dikkat çekti. Özgür, mutlu, huzurlu bireyler yetiştirmenin yanında çocuğa ilgi de bir sınır olması gerektiğinin altını çizen Birinci, "Bebekler ilk altı aydan itibaren istedikleri her şeyin yerine getirilebileceği beklentisine sahip olur. Oysa disiplinli bir davranışın sınırlarını ortaya koyarak ahlak gelişimini sağlamak esastır. Kararlı bir ses tonuyla söylenen tüm sözler bir süre sonra olumlu dönüşümler verecektir. Disiplin asla cezalandırmak değildir. Çocuğa şunu yapma bunu yapma derken, çoğumuz neden yapmaması gerektiğini asla söylemeyiz. Bu davranışımızı değiştirmeli ve önce neden yapmaması gerektiğini anlatmalıyız. Çocuklar önce kendilerine iyi bakan ve mutlu olan ebeveynleri rol model alırlar" diye konuştu.
Birinci, aşırı şımartılan çocukların bir zaman sonra kendilerini dünyanın merkezi olarak görmekte olduğunu belirterek, "Bu davranış onların zaman içerisinde olumsuz davranışlar sergilemesine neden olmaktadır. Çocuğun her istediği yerine getirilmemelidir. Makul istekler sınırlar içerisinde yerine getirilirse, çocuk doyumsuz olmaktan çok mutlu olmak durumunda kalacaktır. İnsanın çocukluğu ne kadar mutlu geçerse, ileri ki yaşamında o kadar başarılı ve mutlu olur. Terbiye sınırları tespit edebilme ve düzenli kişilik gelişimini sağlamaktır. Çocuğa konulan kurallar karşısında tavrınız net olmalıdır. Dün kızdığınız bir davranışa bugün ödül veriyorsanız ,çocuğu şımartmış olursunuz. Ebeveynler mutlu ve huzurlu çocukları olsun istiyorlarsa onları iyi anlamaya, algılamaya çalışmalı, her şeyin bir sınırı olduğunu mutlaka öğretmelidir" şeklinde konuştu.
(İHA)